Bu manada, ölümün münadisi (ecel bilgisi) tarafından yapılan hatırlatmanın, uyarının vb. onunla ilgili bir düşüncenin ilk kelimesi olduğunu farz edersek, ecel sanki onun son kelimesiymiş gibi ölüm suretinde karşımıza çıktığında allak bullak oluruz; aşinası olduğumuz şeyin çaresizlik kipinde birden bire somutlaşıvermesinin, ürkütücü / ürpertili olması da bu bakımdan kaçınıl(a)maz hale gelir.
Bir fideyi sökmüşçesine, bir fidanı kırmışçasına, bir göğ ekini biçmişçesine... bir vefat!
Kelimelere nasıl dökülebilir ki?
Ecel / vefat gerçeğinin soğukluğu ve ağırlığı, bunların periferisinde (bir adı da kaçmak olan) gevezeliğime dönüştü işte.
Ecrin’e rahmet, anne ve babasına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.