|
Edebiyat ve fayda
İyi edebiyatın sadece Batı'da olduğunu sandığımız ve oradaki şeklini taklit etmeye gayret gösterdiğimiz zamanlar,
edebiyat-fayda ilişkisi
(ya da ilişkisizliği) konusunda yaman bir çelişkinin içinden de geçtiğimiz zamanlardı.


Çünkü, “

Hayır söz hariç, dilini tutan, şeytanı mağlup eder

” buyuran Peygamber'e inanıyor ama “Batı edebiyatında fayda, edebiyatın kendisinden ibarettir” tembihine itibar ediyorduk.



Edebiyatlara, kendi hakikatlerinden (oluş ve eyleniş tarzlarından) bakarak, benzerlikleriyle değil birbirlerine göre

farklarıyla

nüfuz etmemiz söz konusu çelişki nedeniyle pek kolay olmadı.



Çünkü asıl sorunun edebiyat – fayda ilişkisinden çok, bunu da içkin olan

bilgi

-lenme anlayışından doğduğunu geç öğrendik; Batı merkezli bilginin

güç ve malumattan

(bkz.:

Thomas Hobbes

), İslam merkezli bilginin ise

merhamet ve zorunlu ferdi ihtiyaçtan

(bkz.:

İbn Arabî

) kaynaklandığını bilenler bize geç duyurdular seslerini.



Edebiyatla bir faydayı gözetmenin, onun kendi hakikatine bağlı bir durum olduğunu, tıpkı bir varlığın hakikatiyle uyumlu olmayan davranışların, varlığın kendisine zarar vermesindeki gibi, mezkur konudaki zorlamaların da edebiyata zarar verdiğini

ancak kendi edebiyatımız üzerinden öğrendiğimiz

gün, Batı edebiyatındaki faydasızlık hakikatinin de son tahlilde nasıl bir faydaya bağlandığını daha iyi anlamaya başladık.



Geldiğimiz bu sonucu,

Ferîdüddin Attar

'ın (Mehmet Kanar tarafından Türkçeleştirilmiş)

İlâhînâme

'sinden yapacağım bir alıntıyla pekiştirmek isteriz:



“Vaktiyle bir yerde bir fırıncı vardı/ Fırıncı Şiblî'nin bir macerasını işitmişti



Onun şöhretini çok duymuştu / Ama onun yüzünü hiç görmemişti



Onun şevkiyle çok oturmuş, beklemişti / Onun daimi aşıklarından biri olmuştu



O, görerek aşık olanlardan değildi / Aksine duyarak aşık olanlardan biriydi



Bir gün sıcak basmışken Şiblî / Alelacele uzaktan çıkageldi



O fırıncıya gitti; ondan haberi vardı / O fırından bir somun ekmek aldı



Fırıncı onun elinden ekmeği çekti / 'Hey yoksul! Ben sana ekmek vermem' dedi



Ekmeği vermeyince, Şiblî yürüdü gitti / Birisi fırıncıya onun hakkında bilgi verdi



O Şiblî'dir; sen uyumlu biriysen / Neden bir somun ekmeği geri alırsın?



Fırıncı çöle kadar koştu / O üzüntüyle elini ısırıyordu



Yüz kez yalvararak ayağına kapandı / Her an bir başka elini tuttu



Çok özür diledi; ona saygı gösterdi / Yaptığını telafi etmeye çalıştı



Şiblî onu yola gelmiş görünce dedi: / Yaptığının affedilmesini istiyorsan



Git, yarın davet et bizi / Açıkça toplu yemek ver



Velhasıl fırıncı derhal gitti / Yüksek bir kasrı süsledi, bezedi



Güzel bir ziyafet sofrası hazırladı / Bu iş için yüz altın dinar harcadı



Hiçbir şey esirgemedi, elinden geleni yaptı / Başka birisi onun yaptıklarını yapamazdı



Her cinsten insana haber verdi / 'Şiblî bize gelecek dedi



Nihayet herkes geldi, sofraya oturdu / Şiblî duayı okuyunca yemeğe koyuldu



Coşkulu biri vardı, aziz biri / O sırada Şiblî'ye bir şey sordu



Ben ne güzellik ne çirkinlik tanırım / Söyle bana cennetlik kim, cehennemlik kim?



Şiblî o ahîye cevap verdi / Görmek istersen cehennemlik birini



Bak bizi davet eden adama /

Ziyafet verdi bizim şöhretimiz adına


Allah rızası için bir somun ekmek vermedi

/ Ama bizim için yüz dinar verdi



Şiblî için yüz cereme çekti / Allah için kıyamete kadar vermez bir somunu



Kabalık etmeden bir somun verseydi / Cehennemlik olmaz, cennetlik olurdu



Şimdi cehennemlik istiyorsan, bak ona / Karart onun ekmeğini, suyunu



Sen de cehennemlik olmak istersen / Öyle yap, böylece cömert adam olursun



Allah'a ihlas ile ibadet edersen / Çaba göster, böylece riyadan arınırsın



Bir köpekten kaçınır, uzak durursun / Ama Hak için kaçınmazsın, işte sana kîfir!”



Elbette, Attar'ın bu şiiriyle sağlamak istediği faydayı doğru okuyabilmek için önce

Şiblî

'yi bilmek ve

hangi faydanın daha faydalı olduğu bilgisini onun nereden ve nasıl doğru öğrendiğini anlamak

gerekir.



Sonra sıra, edebiyatın fayda üretme(me)k sorunu üzerine düşünme(me)ye gelir.


#Edebiyat
#Fayda
#Ferîdüddin Attar
7 yıl önce
Edebiyat ve fayda
Memnuniyetle müşahede edilmiştir ki...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…