|
‘Felsefe Sözlüklerimiz’

Halen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Din Felsefesi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak çalışan Recep Alpyağıl'la Meridyen Derneği'nin (sonpeygamber.info'nun) 2010 yılında gerçekleştirdiği Siyer Atölyesi'nde tanışmıştım.



Dar vakitte, romancı Ayşe Kara Hanımefendi'nin de katılımıyla yaptığımız üçlü sohbette, Alpayğıl'ın çok konuşkan biri olduğunu görerek, şu temennide bulunmuştum:



“Mevcut felsefi miras içinde, kendinden emin bir seyyaliyetle dolaşan bu konuşkan zihnin, inşallah tez zamanda eser çalışmalarına yönelir de, felsefeyle ilişkisi genel kültür kabilinden yürüyen ben ve benim gibi alaylılar ondan ziyadesiyle müstefid oluruz.”



Gerçi bunu temenni ederken, felsefeyle uğraşan teologların, özellikle Batılı felsefecilere olan iflah olmaz hayranlıklarına dair (yoksa 'komplekslerine' mi deseydim) oluşmuş önyargımı gözardı ediyor değildim ama birilerinin, sadece bende değil, birçok kişide oluşmuş bulunan bu önyargıyı kırmasını da samimiyetle arzuluyordum.



Çok geçmedi, Alpyağıl'ın konuşkanlığı, peşpeşe gelen şu büyük hacimli eserlere tahvil olmakla kalmadı, zikrettiğim önyargının sarsılmasına da neden oldu:



-Türkiye'de Otantik Felsefe Yapabilmenin İmkanı ve Din Felsefesi (2010).



-Türkiye'de Bir Felsefe Gelen-ek-i Kurmaya Çalışmak -Feylesof Simalardan Seçme Metinler (2010).



-Gelen-eksel ve Çağdaş Metinlerle Din Felsefesine Dair Okumalar, derleme (2011).



-Evrim ve Tasarım: Gelen-eksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi (2013)



-Kimin Tarihi, Hangi Hermenötik? Kur'an'ı Anlama Yolunda Felsefi Denemeler (2013)



-Din Felsefesi Açısından Mutezile Gelen-ek-i: Klasik ve Çağdaş Metinler Seçkisi (2014)



-Lûgatçe-i Felsefe, İsmail Fennî Ertuğrul, çeviri yazı (2015)



-Mufassal Kâmûs-ı Felsefe, Rıza Tevfik, çeviri yazı (2015)



Alpyağıl'ın İz Yayınları arasından, 2 cilt halinde çıkan yeni çalışmasının adı da, “Felsefe Dili Olarak Türkçenin Gelişim Aşamaları ve Felsefe Sözlüklerimiz (1851-1975).”



Felsefenin (bizde Kelam'ın) ve hukukun (bizde Fıkh'ın), doğrudan doğruya dil (lisan) ile gerçekleştirilen ve aynı zamanda düşünceyi kuran ilimler olmaları bakımından önde (ve hatta öncü) oluşları göz önüne alındığında, felsefe ve sözlük ilişkisinin değeri daha iyi anlaşılabileceği gibi, Alpyağıl'ın “Felsefe Sözlüklerimiz” adlı çalışmasının önemi de daha iyi anlaşılacaktır.



Şundan ki, bizim dil serüvenimiz, sıkça tekrarladığımız gibi aynı zamanda din serüvenimizdir. Tarihimiz boyunca, dilimize yönelen (olumlu ya da olumsuz) her eylem, aynıyla dinimize de yönelmiştir.



Bu manada, maruz bırakıldığımız son alfabe değişikliğinin, bununla beraber gelen kabile diliyle düşünme ve yazma zorunluluğunun zihniyet, kültür ve eser üçlüsü açısından açık etkilerini ve sonuçlarını görebileceğimiz en iyi yer de, son tahlilde ancak ilgili sözlüklerimiz olacaktır.



İşte Alpyağıl, “Felsefe Sözlüklerimiz”le, öncelikle bunu imkan katına taşımıştır.



Nitekim kendisi de onun, “Türkiye'de Bir Felsefe Gelen-ek-i Kurmaya Çalışmak -Feylesof Simalardan Seçme Metinler” başta gelmek üzere, önceki çalışmalarıyla aynı çizgide olduğunu da belirterek, “Felsefe Sözlüklerimiz”i hakkında şunları söylüyor:



“Özellikle 1850'lerden itibaren Batı kaynaklı yeni terim ve tabirlerin Türkçe'de nasıl karşılanacağına ilişkin çok sayıda tartışma olmuştur. (…) Cumhuriyet'le birlikte bu tartışma, Latince kökenli felsefe terimleri ile öz-türkçe terimler ikilemine dönüşerek devam etmiştir. Tarihsel süreçte, bu diller ve onların sunduğu kavramlar birbirleri karşısında yenişemediği için Türkçe, üçlemeli bir felsefe diline dönüşmüş oldu. Bugün telif ya da tercüme herhangi bir felsefe metnini irdeleyen bir araştırmacı, bu sorunun hâlâ devam ettiğini görecektir. Kanaatimizce bu durum ülkemizdeki felsefe faaliyetleri için çok temelli bir sorundur. Zira felsefe, öncelikle dil içinde icra edilen ve dille inşa edilen bir faaliyettir. Başka bir deyişle, bir filozofun filozofluğu, her şeyden önce, dil içinde vücut bulan bir metinle ortaya çıkar. Meselenin bu yönü, elinizdeki çalışmanın ortaya çıkışına da açıklık getirecek bir muhtevadadır.”



Yukarıda isimlerini zikrettiğimiz çalışmalarından ve onlarla ortaya koymak istediği şeylerin cümlesinden baktığımızda Alpyağıl'ın 2010'dan 2016'ya çok velüd bir dönem geçirdiğini söyleyebiliriz.



Böylece, ilk temennimizin de gerçeklemiş olmasından hareketle, Alpyağıl adına şu yeni temennide bulunabiliriz:



“İnşallah, Alpyağıl'ın felsefi metinleri derleme, ilgili sözlükleri ihata etme ve güncelleme çalışmaları, makul bir zamanda yerini, doğrudan kendisinin felsefe yapmasına bırakır ve bizler de bu sayede, yeni bir felsefecimizin doğuşuyla övünmeye başlarız.”




#Recep Alpyağıl
#Din Felsefesi
#Ayşe Kara
#Siyer Atölyesi
8 yıl önce
‘Felsefe Sözlüklerimiz’
Bir anda gelirimiz 20-30 milyar artabilir…
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!