Bizim toplumumuz bidayetinden beri siyaset konuşmayı, kahvehane sohbetlerinde iktidarı yıkıp, yeniden kurmayı; muhtelif kararları nedeniyle devleti çekiştirmeyi pek sever.
Çünkü görünebilir (gazete haberlerinden okunabilir) olan hal ve hadisat, fertler tarafından bir şekilde kendilerini doğrudan ilgilendiriyor yanılsamasını doğurduğundan, herkes kendi yararını merkeze aldığının farkında bile olmaksızın konuşmayı bir tür meslek haline getirmiştir.
“Neymiş bunlar savaş karşıtıymış. Bölgede çakışma istemiyormuş. Neymiş Türkiye’nin sınırlarını korumasının yolu YPG ile sulh içinde yaşanmasından geçiyormuş. Yememiş, içmemişler bunun gibi bir sürü hezeyanın altına imza atmışlar. Sonra da utanmadan bunu milletvekillerine göndermişler. Adama sormazlar mı şimdiye kadar aklınız neredeydi. Madem çatışma istemiyorsunuz, terör örgütü son bir senede 700 defa ülkemize saldırırken, siz neredeydiniz. Kan dökülmesine karşıydınız da bölücü örgüt Suriye’de on binlerce insanı vahşice katlederken niye gıkınız çıkmadı. Polislerimiz, askerlerimiz şehit edilirken niye sesiniz çıkmadı. Onların kanı yerde kalmayacak bunu böyle bilesiniz.”