|
Güvensizlik baykuşları

Geçtiğimiz Mayıs ayındaydı.



ABD özel sömürge kuvvetleri

, Rakka operasyonu sırasında üniformalarındaki YPG armasıyla görüntülenmişlerdi.



O günlerde, haber kanallarından birinde, sıcağı sıcağına yapılan bir tartışmayı hatırlıyorum.



Gazeteci konuklar büyük bir bezginlik, yenilmişlik, pişmanlık edası ve diskuru içinde müştereken, şu mealde konuşuyorlardı:



“Siz misiniz ABD'ye karşı nazlanan, birlikte operasyon yapma taleplerini yokuşa süren. İşte ABD, Kürt güçlerini yanına çekip, sizi böyle tasfiye eder. Hadi bakalım, stratejik ve moral sınır olarak ilan ettiğiniz Fırat'ın batısı da kalmadı artık.”



Onlara göre, Türkiye'nin bidayetinden beri zaten yanlış olan Suriye politikası,

ABD'nin uzun zamandır koruduğu, kolladığı ve yönlendirdiği PKK=PYD=YPG ile ittifakının somutlaşmasıyla

birlikte çökmüş, Türkiye, masanın dışına itilmişti.



Yine onlara göre, 17/25 Aralık'tan beri, zaten dünya üzerinde yalnızlaştırılan ama bunu bir problem olarak görmeyen Türkiye, şimdi ektiği rüzgarın fırtınasını biçmeye, ABD ve AB ülkeleri karşısında el ovuşturmaya mahkum olarak, kendi bağımsızlığının telaşına düşer hale gelecekti.



Medyatik hegemonyanın pompaladığı bu olumsuzlukların peşine takılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, o günlerdeki grup toplantılarından birinde, malum görüntülerden hareketle, Türkiye'nin dış politikasında ciddi bir itibar kaybı yaşadığını belirterek, iktidarı şu sözleriyle güya topa tutuyordu:



“Amerikan askerleri PYD kokardını takmışlar. Kıyamet kopuyor, o kokardı neden takarsın diye. Ya, bırak kokardı kardeşim, kokart takmış takmamış, onun daha ötesine git sen. Sen demiyor muydun, 'PYD terör örgütüdür' diye söylüyordun. Amerikalılar onunla beraber iş tutuyor mu? Tutuyor. Onu savunuyor mu? Savunuyor. Peki, PYD'yi savunan uçaklar nereden kalkıyor? İncirlik'ten kalkıyor. Kim izin veriyor buna? Sen izin veriyorsun. Adama sormazlar mı bu ikiyüzlülük nedir diye? Tabii böyle olunca kim takar bunları 'Sen istediğin kadar konuş, ben bildiğimi okurum' diyor.”



Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ise, şu sözleriyle yeni sorular eşliğinde haberin vahametini artıranlar kervanına katılmakta gecikmiyordu:



“Türkiye süratle Suriye, Irak ve Rusya ile olan ilişkilerini normale çevirme zorunluluğu var. Gazete manşetlerinde Suriye Rakka bölgesine yapılan operasyon yer alıyor. Burada PKK'nın Suriye kolu olan YPG, PYD'den. YPG Suriye demokratik güçleri içerisinde şu anda yer almış durumda. Rakka operasyonunda Suriye demokratik güçleri deniyor ama ana iskeletini YPG ve PYD'nin oluşturduğu bir gerçek. Şimdi YPG Fırat'ın batısına geçti mi, geçmedi mi? Yarın Rakka IŞİD'den alınır ise burası kime ait olacak? Kime verilecek? Maalesef özellikle Suriye konusunda yapılan yanlışlıkla bugün YPG'yi, PYD'yi ABD'nin müttefiki haline getirdi. Aynen bunu Irak'ta da yaptık. Irak'ta yaptığımız yanlış politikalar neticesinde Peşmerge nasıl orada ABD'nin müttefiki olmuşsa, bugün YPG ABD'nin adeta müttefiki olmuş durumda.”



Konunun arma takmaktan ibaret olmadığına dair, “ABD, bölgedeki sekiz bin askerini PYD=PKK ile birleştirmiştir; ABD ve İngiltere çoğu keskin nişancıdan oluşan gönüllü sivil güçlerini PYD'nin emrine vermiştir” şeklindeki haberler de peş peşe patlatılıyordu.



O günlerden, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi gibi, istiklalimize yönelmiş bir büyük saldırıyı elbirliğiyle püskürtüp, Fırat Kalkanı oluşturma günlerine geldiğimizde, medyatik hegemonyanın malum baykuşlarıyla, onların gazına açık olan malum siyasilerin, korku üretimine endeksli yeni ataklarına tanık olduk.



Önce, Türkiye'nin Suriye'ye asker çıkarmasının oradaki bataklığa girmek olacağını söylediler. Suriye'ye güvenlik amaçlı olarak girildi. Bu kez, “Maksat hasıl olmuştur, Cerablus'tan dönülsün” demeye; Türkiye'nin kendi sınırında güvenlik alanı oluşturmasına büyük güçlerin izin vermeyecekleri vurgusuyla itiraz üretmeye başladılar. Güvenlik alanı da oluşturulunca, bu kez, “Alanı derinleştirmek de neymiş, batağa çekilebiliriz, burada durulmalıdır” nakaratını söylemeye başladılar.



Armalı görüntüler krizinde söylenenleri alıntılarla verdim, tüm somutluğuyla hepimizin önünde duran son fotoğrafı da özetledim ki,

yaşanan asıl sorunun Türkiye içinde bulunup da yöneticilerine güvenmeyen hatta kendi güvensizliklerini genelleştirerek süreklileştirmeye çalışan bir grühun varlığıyla doğrudan irtibatlı olduğu daha iyi anlaşılabilsin.


Bidayetinden beri üretilmeye çalışılan mezkur güvensizliğin adı tek nedeni:

Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıdır.


FETÖ başının ve elemanlarının, medyatik yerli hegemonyanın, CNN'nin, NYT'nin DW'nin, BBC'nin güvensizlik üreten baykuşları bir günde gökte zembille inmedikleri gibi, geldikleri yere de kısa vadede dönmeyecekler. Yöneticilere mahsus bir güvensizlik üretimini her fırsatta sürdürmeyi, öküz altına buzağı aramayı, umutsuzluk aşılamayı sürdürecekler. Geçen Mayıs'ta böyleydiler, Eylül'de de böyleler; gelecek Aralık'ta, Nisan'da da böyle olacaklar.



Önemli olan milletimizin bunlara karşı uyanık bulunması; azami güvenle yöneticilerinin yanında durmasıdır.



Başta ABD olmak üzere sömürgeci güçler bölgemizde bulunduğu sürece, rüyada bile uyanık olmak, yöneticilerinden yana emin olarak istiklal ve istikbal gayretini her işinin önüne almak, millet bilincine, vatan duygusuna sahip olanların üzerine kesin bir haktır.


#Rakka operasyonu
#YPG
#Cerablus
8 yıl önce
Güvensizlik baykuşları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi