|
Halkın haberdar olduğundan CHP’nin hâlâ haberi yok

TBMM'deki anayasada değişiklik paketinin, daha doğrusu başkanlık sistemine ilişkin anayasada yapılan yeni düzenlemenin görüşmelerinde beni en çok şaşırtan konuşma, Deniz Baykal'ınkidir.



Bunun nedenini uzaklarda veya derinlerde aramaya gerek yok. Kılıçdaroğlu'nun o konuşma ile ilgili yaptığı

güzelleme

, en yakin ve en isabetli nedendir.



Hatırlayalım, ne demişti Kılıçdaroğlu:



“Önceki genel başkanımız tarihe geçecek bir konuşma yaptı. Bizim adımıza konuşan ve tarihe not düşen önceki genel başkanımız CHP'ye yakışan bir konuşma yaptı.”



Evet, tarihe geçer mi bilmiyorum ama Baykal'ın konuşması, gerçekten

tipik bir radikal muhafazakarın konuşması

olması bakımından CHP'ye yakışan bir konuşmaydı.



Bu manada, Baykal'ın “Bu değişiklik alel acele hazırlanış sipariş bir projedir. Millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyası geliyor. Bu tekliften Türk halkının haberi yok. Üniversitelerin, baroların, sendikaların, esnafın, milletin haberi yoktur” şeklindeki iddialarına birlikte bakalım:



Öncelikle, bu sözlerin

şahıs hegemonyasıyla kurulmuş

, şekillenmiş ve baskıcı yönetimiyle yeni Türkiye'nin ilk çeyrek yüzyılına yılına damgasını vurmuş, demokrasiye (halk tarafından yönetimden uzaklaştırılmasına) karşı hazımsızlığı nedeniyle ya (27 Mayıs'taki gibi)

darbe tezgahçılığı yapmış

ya da (12 Eylül'deki gibi) başkalarınca hazırlanan

darbe kumpaslarına karşı sessiz kalmış

bir partinin, çekirdekten yetişme bir mensubuna ait olması çok ilginçtir.



İstitraden belirtmeliyim: İlgili konuda sanırım

İnönü

'ye biraz fazla yükleniyoruz.

Franco

,

Mussolini

ve

Hitler

gibi diktatörlerin akranı olarak onun milli şef olması belki de gerekliydi. Halk üzerinde demir yumrukla baskı kurabilmek için gerektiğinde bir ateisti veya bir Müslüman'ı başbakan olarak atayabilmesi milli şeflik tahakkümünden başka neyle mümkün olabilirdi?



Konumuza dönecek olursak halk,

Atatürk'ün tek-adamlığı, İnönü'nün milli şefliği konusunda,

kendisine sorulmadan yapılan düzenlemelerin o gün nasıl farkındaysa, bugün de tv ekranlarından

canlı

olarak izlediği söz konusu değişikliğin, içeriği ve uygulaması yönünden kendisinin onayına sunulacağının çok çok farkındadır.



Dolayısıyla Baykal, “Millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyası geliyor” derken CHP'nin tarihini ne kadar ıskalamışsa, “Bu tekliften Türk halkının haberi yok” derken de konuyu bir o kadar ıskalamıştır.



Üstelik Baykal, CHP'nin Şeyhülislamlığın kaldırılmasıyla doğan boşluğu, yeni cübbeliler olarak akademisyenlerle, yargıçlarla doldurmaya çalıştığını, kriz dönemlerinde onları sünnet çocuğu tertibiyle sokaklarda yürüterek kendi görüşlerinin destekçisi olarak kullandığını unutup, “Üniversitelerin, baroların, sendikaların, esnafın, milletin haberi yoktur” sözleriyle o günlere olan özlemini adeta bir bilinçaltı patlaması olarak serip saçtığının farkında da değildir.



Bunlardan hareketle, üzerinde durduğumuz konuda

halkın haberdar olduğundan CHP'nin hâlâ haberinin olmadığına hükmedebiliriz

. Bunun nedenini ise herkes bilir. CHP'nin sözlüğünde

halkın irfanı

terimi yer almaz. Ona göre halk bilgisiz, görgüsüz, yobaz, irtica eğilimli, gerici bir kitleden ibarettir ve dolayısıyla güdülmeye layıktır. Nitekim CHP, halkı millet içinden seçtiği elemanlarla, tek-adamlık, milli şeflik yoluyla gütmüş, onların demokrasi yüzünden kendilerini bir varlık olarak görme (milletin yerine talip olma) gafletine düştüklerinde ise (her on yılda bir) burunlarına burunlarına vur(dur)muştur.



Hal böyle olunca, Kılıçdaroğlu'nun, ıskaladıklarıyla, unuttuklarıyla ve özledikleriyle CHP zihniyetinin tam ortasından konuşan Baykal'ı (tezkiye babında) güzellemesine şaşırmamalıdır.



Benim şaşırmamın nedeni ise çok daha başkadır.



Baykal, CHP zihniyetindeki sabitliğine, radikal muhafazakarlığına, değişmeye karşı aşırı bir direniş göstermesine rağmen, vatanseverliğinin sabit olması yönünden (siyasetçi, yönetici hiçbir CHP'liyi zerrece sevmediğim gibi, onu da asla sevmediğim halde) kendisine saygı duyduğum bir siyasetçidir.



Umuyordum ki, mirasına bağlı olduğu, siyasi emanetini taşıdığı, laik zihniyetini temsil ettiği İsmet Paşa'nın, Lozan hezimetinden sonra “

bir yüz yıl kazandık

” sözüne de sahip çıksın.



Çünkü İsmet Paşa Lozan'da yaptıklarından çok yapamadıklarının farkındaydı. İstiklal Savaşı'nı masada kaybettiğini ve çok değil bir yüzyıl sonra Türk milletinin yeni bir istiklal savaşını yapmak zorunda kalacağını iyi biliyor ve o sözüyle bunun haberini veriyordu.



Baykal da bu haberi doğru okuyamıyorsa, hangi CHP'li doğru okuyabilirdi ki?


#Anayasa değişikliği
#CHP
#Franco
#Mussolini
#Deniz Baykal
7 yıl önce
Halkın haberdar olduğundan CHP’nin hâlâ haberi yok
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’