|
İleri demokratın incileri

''Keçiye içki içirmişler, dağa kurt aramaya çıkmış".

İleri demokrat Mustafa Akyol''a da "laiklik şarabı" içirmişler, İslamcı dövmeye çıkmış.

"Baba durumundan köşe yazarı" olarak, ebeveyninin "çabucak büyüsün köşe yazarı olsun" diye ağzına zorla tıkıştırdıkları testi kebabının verdiği enerjiyle Müslümanları laikliğe davet etmek için 3 pare top atışı yaptıktan sonra çevirmiş İslamcılara ağzını.

Ardına –Başbakan''ın "siyaseten" olumlu baktığı– laiklik gazını, önüne şimşir kaşık gibi cehaletini alıp İslamcı düşüncedeki düşüncesizliği ispata kalkışmış aklınca.

İslamcıların ömürlerini laik zulüm yüzünden hapishanelerde, sürgünlerde geçirmiş Nur talebeleriyle gönül gönüle, diz dize yaşadıklarından habersiz olarak, "Onyıllarını Risale-i Nur hizmetine adamış" birkaç meçhul dostunu(!) da getirmiş İslamcıları dövme oyununa. Bununla Nur cemaatinin tümünü töhmet altında bıraktığının, "Müslümanlık İslamcılar''dan ibaret değildir, artık sistemin içine yerleşerek din kadar güçlenen Yeni Nurculuk Müslümanlığın yerini tutmaktadır" demeye çalıştığının ayrımına bile varamamış üstelik.

Hangisine dokunmalı Akyol''un incilerinin:

Bir yandan AK Parti''nin muhafazakarlaşmayı öne geçirdiğini söylerken, diğer yandan mücahitlerin müteahhite dönüşmelerindeki ironiyi anlayamayışını mı?

"Benimse bu İslamcı ideolojiye iki temel eleştirim var" külhanbeyliğiyle "Sistem mi, ahlâk mı? ve ''İddiasız'' kalmak" ara başlıkları altında sapla samanı, çöple üzümü birbirine karıştırmasını mı?

İslamcılık''la, "İslamcılık İdeolojisi"nin (en azından yerli tarafıyla) birbirleriyle aynı olmadıklarını, ilkinin bir kimliğin adı, ikincisinin "sistem" tarafından yürütülen uzun vadeli bir proje olduğunu bilmeyişini mi?

Ancak bir materyalistin kullanması halinde "normal" sayılabilecek bir dilin içinden konuştuğu halde Moiz Kohen''e bile dudak ısırtacak tarzda sağcı bir ezbere sahip oluşunu mu?

"...İlahî sistem'', ''beşerî sistem'' ayrım(ı) bence hayalidir" diyerek Abdullah Cevdet''in, A. Emin Yalman''ın safında duruyor intibaı uyandırmasına rağmen sadece Doğan Medya''nın sosyal tesislerinde atçılık oynayarak büyümüş ve Discovery Institute (ABD) ekmeği yemiş olmasını mı?

Kur''an''da ve Sünnet''te devlet yapısına, ekonomik sistem tarifine ilişkin çok açık hükümlerin olmayışının "vahyin özüne, retoriğine" ilişkin bir husus olduğunu, söz konusu durumlara mahsus Kur''an''a ve Hadis''e dayanılarak yapılan yorumların belli esaslara tabi olduğunu fehmetmeksizin İslamcıları yanılgıyla ve kutsamacılıkla –bir yavuz hırsız pişkinliği içinde– suçlamasını mı?

İslam''ı "ölü bir düşünce" olarak ilan etme, Müslümanları da Batı tarafından kolonize edilmiş toprakların mensupları sayma hinliğiyle İslamcıları kapitalizmin pisliği içinde temiz kalmanın yollarını aramamakla, "demokratik bir düzende İslami ilkelere uygun siyaset nasıl yapılabilir?" sorusuna cevap bulamamakla itham etmesini mi?

"Eleştiri" olarak ileri sürdüğü şeylerin, Granada''dan beri Müslümanlara "dayatılan" şeyler cümlesinden olduğunu, kendisinin aynı bağlamdaki eleştirilerinin de bir son olmadığını, bundan sonra da birçok mülhid''in İslamcılara bu tür eleştirileri yöneltebileceğini idrak edemeyişini mi?

İmam Şatibi''nin bir yorumunu diline dolarken, ulemanın da tıpkı arifler gibi "tenzih-teşbih" anlayışının tam ortasında durduklarını, bu iki kavramın diyalektiği içinden düşünceye ve hayata ışık tutmaya çalıştıklarını bilmeyişini mi?

Batı''da sağlandığını zannettiği "dinin, canın, malın, aklın ve neslin korunması" hususunun, kriz metaforuna özel bir güzellemeden ibaret olduğunu idrak edemeyişini mi? (İlgisi nedeniyle lütfen okuyunuz; Akyol sen de oku: Mustafa Kutlu, Kafayı çizmek, Yeni Şafak, 28.09.2011)

"İslamcılık''taki ikinci ve daha da büyük problem, sistem tutkusunun Müslüman zihni siyasi bir ütopyacılığa hapsetmesi, iman, ahlak ve kültür gibi kritik meseleleri atlamasıdır." derken, asıl kendisinin "ahiret" kavramını yoksadığını, İslamcıları da ahiretsiz bir hayatın yani tersinden bir sekülerizmin içine çekmeye çalışmasını mı?

İslamcıların, "Bilimsel materyalizme" karşı duran "Nurcu geleneğe"(!), "çiçekle, böcekle" uğraştığı için değil, aynı ciddiyetle "Bilimsel kapitalizm"le uğraşmayıp, bilakis onun yerli dişlilerinden biri olmaya aşırı şekilde heves göstermesi yüzünden karşı çıktıklarını bilmeyişini mi?

En iyisi hiçbirisine dokunmamalı Akyol''un incilerinin.

"Sen bu incilerinle kurulacağını zannettin dünya cennetinde iyi Müslüman olarak yaşa. İslamcı hafıza senin gibilerin mezarlarıyla doludur, oraya bir mezar da sen kazma yeter" diyerek yazısını kendisine iade etmeli Akyol''un.

13 yıl önce
İleri demokratın incileri
FETÖ’cüleri görevden alırken nelere dikkat edilmelidir?
Kaportacı Hasan"ın aşkı 312 kapsamına girer mi?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!