|
Kelimelerin istikameti

Ruh, hafıza, hayal, hiss-i müşterek, musavvire, kuvve-i hayal, vehim, resim, suret, vesem, sezgi, kalp, nefs, rü'yet, rüya, nazar terimleri İslam sanatının bir idrak ve dolayısıyla bir bakış, duyuş, işitme terbiyesi olduğunun delilidir.



Bu terbiye hayatı ve ahireti birlikte gözeten bir terbiye olmakla her durumda bir gerçekliğe (ona değgin bir düzeye) oturur. Çünkü gayb da bizim için bir gerçekliktir, dolayısıyla hayalimiz, rüyamız ona bitişik olmaları nedeniyle muteberdir. Bu konularda Şari'den gelen bilgiye tereddütsüz inanır ve onları tahayyül ve tefekkürle yorumlayarak hayatımızdaki karşılıklarını çoğaltırız, süsleriz (telvin ederiz).



Örneğin, “İnsanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar” Hadis-i şerifinin üzerimizdeki hükmü (etkileri) böyledir.



Bu Hadis bize dünya hayatının tıpkı bir rüya “gibi” olduğunu öğretmekle kalmaz, bizlerin bu hayatta olup bitenlere dair yorumlarımızın da bir tabirden ibaret olduğunu bildirir.



Nitekim İbn Arabi de İshak fassında “Hak Teala İbrahim aleyisselam'a seslendiğinde, ona, 'Ey İbrahim! Sen rüyanda gördüğünü doğruladın' (Saffat, 37:104) dedi; yoksa 'rüyada gördüğün doğruydu' yani ' rüyanda gördüğün gerçekten de oğlundu' demedi. Çünkü İbrahim, rüyasını tabir etmeyip, gördüğü şeyi kendisine göründüğü şekilde aldı. Halbuki rüyanın tabir edilmesi gerekirdi. Ve bundandır ki Aziz, yanındakilere 'Eğer rüya tabir etmeyi biliyorsanız…' (Yusuf, 12:43) demişti. Tabir, rüyada görülen suretten başka bir şeyi uygun görme demektir. Ve öküzler kıtlık ve bolluk yıllarıydı.



İbrahim aleyhisselam'ın rüyasında gördüğü doğru olsaydı, oğlunu kurban etmesi kaçınılmaz olurdu. Ama o, sadece rüyada gördüğünün oğlu olduğunu doğruladı ve Allah indinde ise oğlu suretinde görünen şey gerçekte koçtan başkası değildi. Bundandır ki, İbrahimin zihninde oğlunu kurban etme düşüncesi doğunca, koçu İshak için feda etti. Ama bu koç Allah indinde feda edilen bir şey değildi. İmdi hissi koç olarak biçimlerken, hayali de İbrahim'in oğlu olarak biçimledi. Eğer hayalde bir koç görmüş olsaydı, onu oğlu olarak veya başka bir şey olarak tabir ederdi.



Ve sonra Hak Teala şöyle buyurdu: 'Bu apaçık bir imtihandır' (Saffat, 37:106). Yani bu İbrahim'in, rüya uğrağının tabir gerektirdiğini bilip bilmediği konusunda bir imtihandır; çünkü O (Allah), rüya uğrağının tabir gerektirdiğini bilir. Ama İbrahim gördüğü rüyayı tabir etmesi gerektiğini düşünemedi ve rüya uğrağının gereğini yerine getirmediğinden dolayı da, rüyasında gördüğünü doğruladı.”



Bunlardan hareketle bir yoruma ulaşacak olursak.



Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir; rüya ise tabiri zorunlu olandır; Allah'ın kendilerine kelime bahşettiği insanların yani sanatçıların, edebiyatçıların dünyayı sanat diliyle tabir etmeleri zorunludur.



İşte Müslümanların bu idrake bağlı olarak sanat yaptıklarına; şiiri buradan söylediklerine, hikayeyi buradan naklettiklerine, resmi, tezhibi, ebruyu vd. buradan yaptıklarına dair bir anlayışı üretmek ve buna mahsus bilgileri çeşitlendirmek mümkündür



Sanatı bir uğraş olarak seçen Müslümanların yeni sanatı üretecekleri esas da mümkündür ki burada ve söz konusu gayrette yatmaktadır.



Artık Şeyh Galib gibi “Bir taze edaya kailiz biz” diyerek rüya ve tabir etme esasından hareketle sanatımızı yenileştirmemizin gerekliliği üzerine de yoğun olarak düşünebiliriz.



Çünkü hayali, rüyayı kendi hükümlerine (hakikatlerine) göre değelendirebilecek olan akıl tohumdur, kelimeler onun tarlasıdır ve eser de onun sonucudur. Şari'nin aklımızı aydınlatan bilgileri ise ayetler ve hadisler olarak malumdur.



Neticede, eser bilginin, düşüncenin ve kelimelerin evliliğinden eser doğar. Bu eser figürlerle, renklerle bir tasvir (suretlendirme) olabileceği gibi kelimelerle bir suretlendirme yani metin de olabilir.



İdrak gücümüz olarak hayal ve tabirinde zorunlu olduğumuz rüya bu üçlünün zeminidir; söz konusu ilişkiler onlarda kurulur, onlarla olgunlaşır ve onlardan sonuçlanır.



Bunun için, zihniyetimize ve kültürümüze mahsus terbiye ve düşünme biçimini kendi biricikliği ve hakikati içinde idrak etmemiz, özümsememiz gerekir. İlgili kelimeler ve kavramları doğru anlamak ve bu sayede kazanacağımız istikamete yönelmek bizi geriye değil ister istemez ileriye (yeniliğe, yenileştirmeye) itecektir.




#Ruh
#hafıza
#hayal
#hiss-i müşterek
#musavvire
#kuvve-i hayal
#vehim
#resim
#suret
#vesem
#sezgi
#kalp
#nefs
#rü'yet
#rüya
#nazar
8 yıl önce
Kelimelerin istikameti
"Ürdün ve Irak Orduları Filistin"e girdi"
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!