|
Mersin Hamidiye Kışlası nasıl kayboldu?

Mersin’in mutena bir semti olan Çamlıbel’de, Müftü Deresi ile sahil yolunun kesiştiği kısımda, okaliptüs ağaçlarıyla kaplı, yaklaşık 50-60 dönümlük arazi, oldum olası dikkatimi çekmiştir.

Mersin’deki birkaç yıllık ikametimde, kız meslek lisesine yakın bir evde evde oturduğum için, dereye ya da sahile her inişimde gizemli bir boşluk olarak önüme açılan mezkur arazinin, Çamlıbel gibi güzel ve arsaları çok derece değerli olan bir semtte metruk duruşuna hayret ederdim.

Benim geçici mukim, bir sıradan vatandaş olarak dikkatime takılan ve merakımı celbeden bu hususun, mesleki sorumluluk sahiplerinin ilgisi dışında olması elbette düşünülemezdi ama dünya telaşı içindeyken benim onları arayacak ve konuyu soruşturacak bir zamanın hiç olmadı.

Neyse ki, o sorumluluk sahiplerinden, Mersin ve ilçeleriyle ilgili kitaplarıyla da tanınan, şehir tarihçisi ve aynı zamanda, kendi adıyla kurduğu Mersin Kent Tarihi Özel Müzesi’nin de sahibi olan Mustafa Erim ile Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Songül Ulutaş mezkur hususu, Mersin tarihi hakkındaki bir tür mikro tarih çalışması içinde, efradını cami ağyarını mani olarak incelemişler.

İncelemenin, belgelerle tahkim edilmiş olan metnine ise Akdeniz Belediye Başkanı M. Mustafa Gültak sahip çıkmış ve neticede, benim gibi birçok insanın merakını giderek yetkinlikte bir kitap ortaya çıkmış: Mersin Hamidiye Kışlası.

Akdeniz Kent Konseyi Yerel tarih Çalışma Grubu’nun projeleri kapsamında hazırlanan bu çalışman, beş ana bölümden ve büyük bir kısmı Osmanlıca olan ilgili belgelerin eklerinden oluşuyor. Kitabının birinci bölümünde “Mersin’in de içinde yer aldığı, antik adı Klikia olan bölgenin coğrafi ve tarihi önemi, Mersin’in kısa tarihi ile kültürel ve mimari dokusu üzerine” genel bilgiler verilmiş.

Diğer bölümlerin mahiyeti ve kitabın ana omurgasını oluşturan Hamidiye Kışlası’nın kaybolma hikayesi hakkında ise Giriş kısmında şunlar söylenmiş:

“...Kışlanın kurulduğu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu genel durum hakkında bilgi verilerek bir arka plan çizilmeye çalışılmıştır. (...) Genel olarak Osmanlı askeri teşkilatlanması ve tarihsel değişim süreci hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Ayrıca çalışmamızın teme konusu bir kışla yapısı olduğu için Osmanlı Askeri Mimarisi ve kışla yapımlarına değinilmiştir. Böylece Osmanlı’da kışla yapıları ve mimarisi hakkında genel bir durum değerlendirmesi yapıldıktan sonra, yerel bir örnek olan Mersin Kışlası’nın tarihçesi ele alınmıştır.

Kışla, I. Dünya Savaşı sürecinde Mersin Fransız işgali altında iken Fransızlar tarafından tadilat yapılarak üs olarak kullanılmıştır. (...) Cumhuriyet döneminde ise bir süre Deniz Okulları’na ev sahipliği yapmış olan kışlanın bu süreçte ne gibi faaliyetler için kullanıldığı da canlı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bölümde Deniz Okulları tarihçesine de kısaca değinilerek, tarihsel değişim süreci Mersin bağlamında değerlendirilmiştir. Bu bölümü daha da değerli kılan en önemli kısmı Mersin Deniz Okulları’nda bulunmuş kişilerle yapılmış sözlü tarih çalışmalarıdır. Yapılan bu sözlü görüşmeler tarihe tanıklık etmiş değerli insanların anıları ile çalışmamızı zenginleştirmemizi sağlamıştır. (...) Son bölümde ise kışla üzerine yapılan güncel tartışmalar değerlendirilmiştir. Bu bölümde Kışla’nın yıkılma süreci ve Kışla arazisinin imara açılması tartışmaları ile birlikte Kışla’nın yeniden inşa edilmesi üzerine düşünceler değerlendirilmiştir. Böylece Kışla’ya hem tarih içinden hem de bugünden bakılarak gelişim süreci daha net anlaşılabilmektedir.”

Milli Emlak’ın 1984’te yıkım ihalesine konu olan Hamidiye Kışlası’nın hikayesi hem çok uzun, hem de çok karmaşık. Aslı kışla olduğu için, karargah ve askeri okul olarak kullanılmasının anormal bir yanı yoktur. Şehir stadyumun yapılmasından önce Mersin İdman Yurdu’na mesenlik olması da şehir yararına kullanılması bakımından olumludur. Fakat, yönetiminin 12 Eylül darbesinde OYAK’a verilmesiyle işler karışıyor, çünkü takas yoluyla OYAK İnşaat’ın sahipliğine geçtiğinde buraya lojman yapılmakla kalınmıyor, bu maksada tabi olarak Kışla binası da yıkılıyor. OYAK, Kışla arazisini imara açarak tümüyle iç etmeye kalkınca da mahkemeleşmeler başlıyor.

Halen, millet parkının arazisine dahilmiş gibi duran Kışla arazisi hakkında, Mersin’in basiretli yöneticileri ve elbette Mersin halkı karar verecektir.

Kışla’nın eski haline uygun olarak yeniden inşa edilmesi ise, herkesçe arzulanan ilk durum olsa gerektir.

#Mersin
#OYAK
#Hamidiye Kışlası
3 yıl önce
Mersin Hamidiye Kışlası nasıl kayboldu?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı