|
Mısır’dan çıkış bayramından 'şiddet bayramı’na: Fısıh
Yahudi takviminin ilk ayı olan Nisan'ın 15'inden 21'ine kadar kutlanan bayramın adıdır:
Fısıh
.


Tevrat'a göre ilk Fısıh (Pesah, Hamursuz) Bayramı, Hz. Musa'nın gündüz verdiği kurban emrinin, onu izleyen gecede gerçekleşen Mısır'dan çıkış emrine birleşmesiyle başlamıştır. Diğer bir ifadeyle

Fısıh Bayramı, İsrailoğulları'nın Mısır'daki kölelikten kurtulmalarının simgesidir.


Aynı zamanda Fısıh, kutlanış tarzı, ilgili ritüelleri bakımından Yahudilerin seçkinliğini, kendilerinin dışındakilere karşı kesin bir ayrımı ve ötekileştirmeyi vurgular ki, bu hususlar Tevrat'ta şöyle kayıt altına alınmıştır:



“Rab Musa ile Harun'a şöyle dedi: 'Fısıh Bayramı'nın kuralları şunlardır: Hiçbir yabancı Fısıh etini yemeyecek. Ama satın aldığınız köleler sünnet edildikten sonra ondan yiyebilir. Konuklar ve ücretli işçiler ondan yemeyecek. Fısıh eti evde yenmeli, evin dışında çıkmamalı. Kemikleri kırmayacaksınız. Bütün İsrail topluluğu Fısıh Bayramı'nı kutlayacak. Yanınızda yabancı bir konuk Rab'in Fısıh Bayramı'nı kutlamak isterse, önce evindeki bütün erkekler sünnet edilmeli; sonra yerel halktan biri gibi İsrail halkına katılıp bayramı kutlayabilir. Ama sünnetsiz biri Fısıh etini yemeyecektir. Ülkede doğan için de, aranızda yaşayan yabancı için de aynı kurallar geçerlidir.”



Öte yandan, Tanrının Kuzusu olarak nitelenen Hz. İsa'nın kan ve beden (güya çarmıha gerilerek öldürülme) yönünden Fısıh sofrasıyla özdeşleştirilmesi Tevradi Fısıh kavramını İncil'dekiyle birleştirdiği için, Hristiyanlar da Eski Ahid'in zikrettiğimiz kurallarına tabidir.



Hirodes

'in ikinci kez ihya ettiği

Kudüs Tapınağı

'nın 70 yılında

Titus

tarafından yıkılmasıyla birlikte, sadece Yahudi aileler arasında kutlanarak sürdürülen Fısıh, Kudüs'ün Yahudiler tarafından işgal edildiği 1967 yılından beri adeta nitelik değiştirmiş bir şekilde kutlanmaya başlamıştır.



Söz konusu değişiklik şöyledir:

Yahudiler, Fısıh nedeniyle kestikleri kurbanların etlerini evlerinde yiyerek, ondan elde ettikleri enerjiyi, karşı duranların kanlarını da dökme kastıyla, Beytü'l-Makdis'e tecavüze tahvil etmişlerdir

. Diğer bir ifadeyle,

Yahudilerin Mısır'dan çıkışlarının tarihsel neşesi olan Fısıh Bayramı, bugün onların Müslümanlara mahsus mekanlara yönelik şiddetinin adı haline gelmiştir

.



Nitekim bu yıl da söz konusu şiddet tekrarlanmış ve Yahudiler, Beytü'l-Makdis'e zorla girmişlerdir.

Mescid-i Aksa külliyesine giren dört yüz Yahudi, burada eğitim gören öğrencileri ve el-Aksa Mescidi'nin cemaatini taciz ederek, küfürler içeren sloganlar eşliğinde Harem'i işgal etmeye kalkışmışlardır

.



İsrail

, 1967'den itibaren münferit teşebbüsler şeklinde başlayan

bu şiddete

,

2003 yılından beri resmi bir müsamaha göstererek ön vermekle kalmamakta, aynı zamanda şiddetin taraftarlarına silahlı koruma sağlamaktadır.


Üstelik İsrail, Beytü'l-Makdis'in korunmasından asıl sorumlu olan

Murabıtlar

ı, karşı durmaları nedeniyle olay çıkaran taraf olarak niteleyip tutuklamak suretiyle buradan uzaklaştırmakta ve dolayısıyla Beytü'l-Makdis'i kendi sivil ve resmi silahlı güçleriyle adım adım kuşatırken, yine

Fısıh'ta sorun çıkarma potansiyeline sahip bulundukları gerekçesiyle Filistinli gençleri gözaltına alarak, beş, on yıllık süreler şeklinde Harem'e girişlerini yasaklama fırsatı elde etmektedir.


Dolayısıyla, Hristiyanların yukarıda zikrettiğimiz nedenle sessiz bir kabulle geçiştirmeye çalıştıkları Fısıh günleri, salt Müslümanlara yönelik Yahudi şiddetinin bayramı olarak makulleştirilmeye çalışıldığı gibi, Yahudilerin Beytü'l-Makdis'te söz sahibi olma taleplerini normalleştirici bir siyasi enformasyona da dönüştürülmektedir.



Dolayısıyla,

içi akreple dolu olan altın Kudüs kadehi

, Fısıh günlerinde, Yahudilerin elinden yeni akreplerle takviye edilmiş olunmaktadır.



Bu olan bitenlere karşı, naçarlığın da ifadesi olarak nostalji sayılabilme ihtimalini bile bile, bir Yahudi'nin,

Osmanlı Kudüs'ü

ne

mahsus şu sözlerini sizlerle paylaşırken, bugünkü

Fısıh 'şiddet bayramı

'nı sadece bir Müslüman olarak değil, salt insan olarak da yorumlamakta büyük bir güçlük çektiğimi iletmek istiyorum:



“Yahudilerin Purim Bayramı'nda Müslüman ve Hristiyan Araplar, geleneksel Yahudi kıyafetleri giyer, herkes Şam Kapısı'nın kuzeyinde Adil Şimon'un türbesinde yapılan Yahudi Pikniği'ne katılırdı.

Yahudiler Arap komşularına matzah ikram eder ve onları Hamursuz Bayramı yemeğine davet ederken, Araplar da bayram bittiğinde Yahudilere yeni pişmiş ekmek ikram ederlerdi

.”



Paylaştığım bu bilgilerden sonra, Fısıh'ı '

şiddet bayramı

'na dönüştüren Yahudilerin, diğer Yahudiler için de büyük bir tehlike oluşturduklarını söylememe ayrıca gerek kalmıyor sanırım.


#Yahudi takvimi
#Tevrat
#Mısır
7 yıl önce
Mısır’dan çıkış bayramından 'şiddet bayramı’na: Fısıh
Kalanlara da gidenlere de selam olsun!
İsrail devlet terörü ve uluslararası tepki!
Hükümetin Uludere"ye yaklaşımı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek