Tevrat'a göre ilk Fısıh (Pesah, Hamursuz) Bayramı, Hz. Musa'nın gündüz verdiği kurban emrinin, onu izleyen gecede gerçekleşen Mısır'dan çıkış emrine birleşmesiyle başlamıştır. Diğer bir ifadeyle
Aynı zamanda Fısıh, kutlanış tarzı, ilgili ritüelleri bakımından Yahudilerin seçkinliğini, kendilerinin dışındakilere karşı kesin bir ayrımı ve ötekileştirmeyi vurgular ki, bu hususlar Tevrat'ta şöyle kayıt altına alınmıştır:
“Rab Musa ile Harun'a şöyle dedi: 'Fısıh Bayramı'nın kuralları şunlardır: Hiçbir yabancı Fısıh etini yemeyecek. Ama satın aldığınız köleler sünnet edildikten sonra ondan yiyebilir. Konuklar ve ücretli işçiler ondan yemeyecek. Fısıh eti evde yenmeli, evin dışında çıkmamalı. Kemikleri kırmayacaksınız. Bütün İsrail topluluğu Fısıh Bayramı'nı kutlayacak. Yanınızda yabancı bir konuk Rab'in Fısıh Bayramı'nı kutlamak isterse, önce evindeki bütün erkekler sünnet edilmeli; sonra yerel halktan biri gibi İsrail halkına katılıp bayramı kutlayabilir. Ama sünnetsiz biri Fısıh etini yemeyecektir. Ülkede doğan için de, aranızda yaşayan yabancı için de aynı kurallar geçerlidir.”
Öte yandan, Tanrının Kuzusu olarak nitelenen Hz. İsa'nın kan ve beden (güya çarmıha gerilerek öldürülme) yönünden Fısıh sofrasıyla özdeşleştirilmesi Tevradi Fısıh kavramını İncil'dekiyle birleştirdiği için, Hristiyanlar da Eski Ahid'in zikrettiğimiz kurallarına tabidir.
'in ikinci kez ihya ettiği
'nın 70 yılında
tarafından yıkılmasıyla birlikte, sadece Yahudi aileler arasında kutlanarak sürdürülen Fısıh, Kudüs'ün Yahudiler tarafından işgal edildiği 1967 yılından beri adeta nitelik değiştirmiş bir şekilde kutlanmaya başlamıştır.
Söz konusu değişiklik şöyledir:
. Diğer bir ifadeyle,
.
Nitekim bu yıl da söz konusu şiddet tekrarlanmış ve Yahudiler, Beytü'l-Makdis'e zorla girmişlerdir.
.
, 1967'den itibaren münferit teşebbüsler şeklinde başlayan
,
Üstelik İsrail, Beytü'l-Makdis'in korunmasından asıl sorumlu olan
ı, karşı durmaları nedeniyle olay çıkaran taraf olarak niteleyip tutuklamak suretiyle buradan uzaklaştırmakta ve dolayısıyla Beytü'l-Makdis'i kendi sivil ve resmi silahlı güçleriyle adım adım kuşatırken, yine
Dolayısıyla, Hristiyanların yukarıda zikrettiğimiz nedenle sessiz bir kabulle geçiştirmeye çalıştıkları Fısıh günleri, salt Müslümanlara yönelik Yahudi şiddetinin bayramı olarak makulleştirilmeye çalışıldığı gibi, Yahudilerin Beytü'l-Makdis'te söz sahibi olma taleplerini normalleştirici bir siyasi enformasyona da dönüştürülmektedir.
Dolayısıyla,
, Fısıh günlerinde, Yahudilerin elinden yeni akreplerle takviye edilmiş olunmaktadır.
Bu olan bitenlere karşı, naçarlığın da ifadesi olarak nostalji sayılabilme ihtimalini bile bile, bir Yahudi'nin,
ne
mahsus şu sözlerini sizlerle paylaşırken, bugünkü
'nı sadece bir Müslüman olarak değil, salt insan olarak da yorumlamakta büyük bir güçlük çektiğimi iletmek istiyorum:
“Yahudilerin Purim Bayramı'nda Müslüman ve Hristiyan Araplar, geleneksel Yahudi kıyafetleri giyer, herkes Şam Kapısı'nın kuzeyinde Adil Şimon'un türbesinde yapılan Yahudi Pikniği'ne katılırdı.
.”
Paylaştığım bu bilgilerden sonra, Fısıh'ı '
'na dönüştüren Yahudilerin, diğer Yahudiler için de büyük bir tehlike oluşturduklarını söylememe ayrıca gerek kalmıyor sanırım.