|
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler

Kurban bayramınız mübarek olsun.

Başlangıç zamanına göre hareket alanımız kısmen genişletilmiş olsa da, pandemiden kaynaklanan tedbirli ve tedirgin yaşayışın etkisinden henüz çıkamadık. Bu yüzden bir alacakaranlık içinde sürüyor gündelik hayatımız; dışarıya atabileceğimiz adımlardan eminiz ama adımımızı attığımız yerde ne olacağından emin değiliz.

Bu ve benzeri meşkuk hallerin hakimiyet kuracağı bir bayramın aynı alacakaranlık hissi içinde geçeceği aşikardır ama olsun, kurbanın idrakine ermek, bu vesileyle mümin kulaklara tebrik ve esenlik kelimeleriyle erişmek de bir nimettir. Yeter ki mezkur alacakaranlıkta gönüllerimiz karanlığa boğulmamış olsun. Asıl tehlikeli olan budur.

Bu manada ihtiva ettikleri hakikatlerin güzelliğiyle duyan, anlayan ve hüzünlenen kalplerimize aynı zamanda bir ödül olması dileğiyle, bayram günü için Fütûhât-ı Mekkiyye’den (FM; Ekrem Demirli çevirisiyle) seçtiğim sözlerin dokuzuncusunu sunuyorum:

Diyor ki Şeyh Muhyiddin:

“Vasat (...) zahir ve batında kendisinde meydana gelen iddianın bulunduğu yerdir. Allah’ın, ilk yaratılışı ile o yaratılışa dönüşü görmeyi nasip ettiği insan iddiada bulunmaz.” (FM, 17:82)

“Kuvvet ancak toplamın (mecmu’) hakikatiyle tezahür eden şeydir. (FM, 17:82)

“Dünya insana hamiledir ve herem yani yaşlılık hali onun doğum ayıdır. Bu doğumla birlikte yeryüzü insanı karnından çıkartarak ahiret menzillerinin ilki olan berzaha doğurur. (...) Kendisine duyuda gerçekleştirmek üzere güç ve kudret yetirilemeyen bir şeyi ise insan kendi hayalinde meydana getirebilir. Hayalde meydana getirilen söz konusu şey, ahiret yurdunda duyulur olarak histe meydana gelir.” (FM, 17:83)

“Görülen, bizi görüyor olması bakımından var olan bir şeydir.” (FM, 17:132)

“Batın olan Allah değil, biziz.” (FM, 17:135)

“Bir varlık ancak kendinde bulunan bir şeyden haz alabileceği gibi, ancak kendisinde bilfiil bulunandan acı duyabilir.” (FM, 17:135)

“Görebilmenin sebebi, görülenin istidadıdır.” (FM, 17:205)

“Söyleyenin sözü, dinleyende nikahtır.” (FM, 17:229)

“Duyuya bağlı herhangi bir bilgide karışıklık bulunmazken fikrin ortaya çıkarttığı bilgilere itimat edilmez. Böyle bir bilgi süratle inkar edilir” (FM, 17:246)

“Söz, söyleyenin hakikatine göre değerlendirilir. Bazı sözler sürekliyken, bazı sözler yok olucudur; bazı sözler harfler söylenir; sözün anlamı karşısında harf zarf gibidir. Bazı sözler ise harfsizdir ve yiter gider.” (FM, 17:274)

“Hayal, kemalin ta kendisidir. Hayal olmasaydı insan diğer canlılardan üstün olamazdır. İnsan hayal gücü sayesinde koşuşturur, başarıya erer, iftihar eder, nimetlenir.” (FM, 17/274)

“İman kardeşliği emniyet kazandırır. İman bereket demektir ve mahrumiyeti götürür. Akıllı iseniz, eman/emniyet bulduktan sonra nefisleri korkutmayınız! Emin kimseler iseniz, yeminlerinizi aranızda bir kazanç kapısına çevirmeyiniz. İman, İslam ile ihsan arasındaki berzahtır. Bu itibarla iman, cisimler aleminin talep ettiği hususları İslam’dan kazanırken, ihsan sahibinin müşahede ettiklerini ihsandan elde eder. Her kim iman ederse, hiç kuşkusuz, Müslüman olmuş ve aynı zamanda ihsan sahibi (Allah’ı görür gibi ibadet eden biri) olmuştur. İki ucu birleştiren, iki iyiliği elde etmiş demektir. İman vasıtasıyla seninle Rahman arasındaki nispet kurulur ve sabit olur. O seninle ve senin için el-Mümin’dir; arzuna aykırı bir işe seni yerleştirse bile böyledir. Sakınmayı gerektiren ilahi isimler olmasaydı, emniyetin anlamı olmazdı.” (FM, 17:275-276)

“Emeli var eden iradedir.” (FM, 17:277)

“İnsanı saptıran şey benzerliklerdir.” (FM, 17:279)

“İrade, hiç kuşkusuz itidalden sapmak demektir, çünkü irade ilgilenilen ve taalluk edilen şeyin belirlenmesi demektir.” (FM, 17:285)

“Cömertlikteki ihsan ve asıldaki cömertlik faziletten kaynaklanır.” (FM, 17:293)

“Mizah yaptığında onu az yap, sıkıntıya yol açma!” (FM, 17:293)

“Ferasetin şartı imandır.” (FM, 17:315)

“Yolcu (...) yönelendir. Yolculuk Hakkın bir niteliğidir ve ancak yaratılmışa verilir. Yolculuk Hak için iniş demekken, yaratılmışta yükselmek ve ayrılmak demektir.” (FM, 17:352)

“Değişmenin nedeni yaratılmışların talep ettiği ilavelerdir.” (FM, 17:353)

“Başkalarının varlığı olmasaydı, sırlar olmazdı.” (FM, 17:357)

“Akıl, yaratılmışın bir niteliğidir ve bunun için Hak onunla nitelenmiştir. Şeriat dünyada şehvetin tasarruflarını sınırlamamış olsaydı, aklın dolaşabileceği bir alan kalmazdı.” (FM, 18:17)

“Aklın geride kalması, nakli geride olmasından kaynaklanır.” (FM, 18:17)

“Mümin yalancıyı teşhir etmez, mümini tasdik eder” (FM, 18:45)

#Şeyh Muhyiddin
#İman
#Bayram
4 yıl önce
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü