|
Sorular, sorular...

-Türkiye de kimsenin bilmediği bir “Türk Baharı” mı oldu ki, kimileri dini meseleleri –onları çözebilecek kabiliyetteki– bir “Müslüman Emir”e havale etmenin rahatlığı içinde tüm zamanlarını rütbelerini yükseltmeye, kazançlarını artırmaya harcayabiliyorlar?

-Eskiden hapisten çıkan solcular reklam ajansı kurarlardı. Hapisten çıkmayan eski İslamcılar ise şimdi araştırma şirketleri kuruyorlar. Kuruluş niyetleri ve faaliyetleri açısından bu kuruluşların ve onları kuranların arasında ne fark vardır?

-Eskiden sanat amaçlı vakıfların çok bilmiş küratörleri kendilerini solcu olarak tanıtırlar ve bu krediyle vakıflarına / kendilerine iş imkanı sağlarlardı. Bunlar şimdi kendilerini liberal olarak tanıtıp yine işlerini tıkırında yürütüyorlar. Yönetici (işveren) kadrosunda nasıl bir “zihni sabitlik” hüküm sürüyor ki bunlar her dönemde aynı itibarı görebiliyorlar?

-Ajda Pekkan''ın Somali''ye götürülmesi, Avrasya Maratonu, havaların birden soğuyuvermesi, doğal gaza, sigaraya yapılan zam “olay”dır; yardımlaşmanın bir halkla ilişkiler başarısına dönüştürülmesi, oyun ve eğlence düşkünlüğünün modern bir din olan sporla kamufle edilmesi, yoksullar ve yurtsuzlar için kışın –yardım eli uzanmadığında– bir cehennem mevsimi olması, zamlarla süren yaşantının sabit gelirliler için ciddi bir yüke dönüşmesi ise “olgu”dur. Çoğu kalemşörlerin “olgu”lara değil, sadece “olay”lara ilgi duymaları, sadece onları çeşitlendirerek yazmaları, içinde bulundukları bir kültürel / entelektüel düşkünlüğün göstergesi olamaz mı?

-Adaletsizliğe, saçmalığa, indirgemeciliğe karşı asil bir öfkeyi dışlaştırmaktan kaçınıp, bunlar karşısında oluşan (ve giderek yaygınlaşan) yumuşaklığın yılışıklığına sarılmak, modernleşmenin sağladığı bir fayda(!) mıdır?

-Her insanın içinde var olan menfaat duygusunu sorumsuzca besleyerek baba-oğul arasında bile menfaat çatışmasını kaçınılmaz kılan Kapitalizm, ikiyüzlülüğü, sevilmeyen kişilere karşı tebessüm ve hoşgörü maskesinin takılmasını da meşrulaştırma gücüne sahip midir?

- “Şuna karşı şöyle davranırsam onun vebalini yüklenmiş olurum” düşüncesinden, “Şuna karşı söyle davranırsam, ola ki gelecekteki bir işime engel olur” düşüncesine evrilmenin bireysel ve toplumsal nedenleri ne olabilir?

-Nezaket önemli bir haslettir. Ancak menfaat ilişkilerine göre şekillenen nezaketler, nezaket değil nezaket-pornografisidir. “Bak ben sana ne kadar nezaketli davranıyorum; beni hep böyle bil ve benimle ilgili görüşlerini bunun üstüne bina et” demenin, sözden teşhire aktarılmasıdır. Nezaket-pornografisinin ayrımında olamayanların, onu itiyad haline getirenlerce işlenen suçları, densizlikleri bile salt nezaketli oluşları nedeniyle makul karşılamaları iflah olmaz bir körlük değilse nedir?

-Mevcut güç çarkının içinde yer alıp, o güce yaslanarak devlet imkanlarını babalarının malı gibi kullananların, yüzlerine gülen en yakınlarının bile bu hallerine vakıf olmadıklarını sanmamaları tam bir yanılsamadır. Vukufsuzluk üzerine bina edilen bir normallik algısı, anormalliğin kanıksanmasından başka hangi anlama gelebilir?

-Gündelik menfaatleri için mevcut gücün kadrolu borazanı olanlar sadece yüzlerini, seslerini, düşüncelerini değil aynı zamanda kimliklerini de satmış sayılmazlar mı?

-”Odamın iki kapısı vardır, sultan birinden girerken, ben diğerinden çıkarım” diyen ahlak sahiplerinin soylarının tükenmesi, sadece modernleşmeyle, Batılılaşmayla izah edilebilir mi?

-İki televizyonda program, bir belediyede proje danışmanlığı, bir gazetede köşe yazarlığı, bir dernekte yöneticilik vs. yaparak aylık gelirini hatırı sayılır bir meblağa ulaştıranların kazancı gerçek bir kazanç mıdır? Söz konusu kazanca erişenler aslında neleri(ni) kaybetmektedirler?

-Mustafa Özel''in “İnsanlar bir araba, ayakkabı veya eşarp sahibi olmanın değil; bir locaya “yükselmenin” bedeli olarak ciddi fiyat farkları ödüyor. Kabe''deki putlar kozmik alemin varlık sebebi sayılan Yaratıcı Güç ile insanlar arasındaki aracılardı. Günümüzün markaları da sosyal alemin varlık sebebi sayılan Tasarımcı Güç ile kalabalıklardan kopmak isteyen hırslı insanlar arasındaki aracılar. Marka düşkünlüğü ile ''site yurttaşlığı'' böylece birbirini tamamlıyor.” (Yeni Şafak, 17.10.2011) düşüncesinin altına imzalarını atamayanların, aslında neye imza attıklarının bilincinde oldukları belirlenebilir mi?

12 yıl önce
Sorular, sorular...
Palavradan Tarih olur mu?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak