|
Varlık ağacı

İyi kitapları ve onların yazarlarını konuşmaktan daha güzel ne var? Bence yok.

Bunun için şimdi size güzel bir yazarın iyi bir kitabından söz edeceğim:

Kitabın adı: Varlık Ağacı – Şeceretü''l-kevn.

Yazarı: İbn Arabî

İz Yayınları arasından çıkmış (İkinci basım, 2010).

Hüseyin Şemsi Ergüneş tarafından tercüme edilmiş; Ercan Alkan, Osman Sacid Arı, M. Nedim Tan tarafından yayına hazırlanmış.

İstitraden hatırlatayım: İbn Arabi''nin, kendi düşüncelerinin bir tür klavuzu, sözlüğü, anahtarı diyebileceğimiz Marifet Kitabı''nı da Hüseyin Şemsi Ergüneş tercüme etmiş ve bu kitap da Ercan Alkan, Osman Sacid Arı tarafından yayına hazırlanmıştı (İz Yay., ikinci basım, 2009).

Varlık Ağacı''nın yirmi dokuz sayfalık "giriş" yazısını okuyunca, kitabın İbn Arabî''ye ait olmadığını öğreniyoruz.

Garip ama gerçek; kitap İbn Arabî''ye değil, el-Makdisî''ye (vefatı: 678/1280) ait; üç başlık altındaki giriş yazılarında da zaten büyük bir titizlikle el-Makdisî''nin izi sürülmüş, eserinin İbn Arabî''ye atfedilme nedeni üzerine "... Metafiziğin büyük konularını yüksek bir edebî üslupla ele alabilmesi, değindiği hususların İbn Arabî''nin öğretisiyle bağdaşan unsurlar taşıması, sıradışı bir kurguya sahip olması, İbn Arabî ile netleşen vahdet ve hakikat-ı Muhammediyye merkezli dili kullanması ve daha buna benzer üslup ve tema kaynaklı bir çok" sebebin sıralanabileceği belirtilerek, İbn Arabî''nin İttihâdü''l Kevnî fî Hazreti''l-Eşhâdi''l-Aynî isimli risalesi (Nurlar Risalesi - İttihâdü''l Kevnî, Çev.:Mahmut Kanık, İnsan Yayınları, 2004) örnek olarak gösterilmiş.

El-Makdisî''nin, tümüyle Kur''an''ın ve Hadis''lerin içinde durarak, Müslamanca bir muhayyile ile "Kün/Ol" emrinden başlayıp, varlık - hakîkat-ı Muhammediyye arasıda nasıl bir sûret-mânâ ilişkisi kurduğunu ve böylelikle İslamî ontolojiyi nasıl yapılandırdığını öğrenmek için bu kitabı okumalı; onu okumanın dışında bu konuda benim ya da başkalarının yapacakları bir özetlemenin yeterli gelmeyeceğini bizzat görmelisiniz.

"Kün/Ol" emrini bir çekirdeğe, tüm oluşları bir ağaca ve dallarına benzeten el-Makdisî, Adem – ağaç – İblis konusunu da böyle anlatır:

"...Sonra İblis, Adem''i başka bir dala isali (ulaştırmayı) murat ederek Adem ile Havva''ya vesvese verdi. Onlar da men'' olunduklarından yediler ve kayacak yerlerinden kayıp "Şu ağaca yaklaşmayın" emrine karşı muhafette ve isyanda bulundular. Fakat Adem "Rabbimiz! Biz kendi kendimize zulmettik" dalına sımsıkı sarıldığı için kendisine "Bazı kelimeler aldı" meyvesi delalet olundu."

El-Makdisî, Allah tarafından Adem''e getirilen yasağı, onun bu yasağı ihlalini, hemen ardından kendilerine zulmettiklerini anlamasını ve O''ndan aldığı kelimelerle "eğer bizi bağışlamaz, merhamet buyurmazsan, şüphe yok ki, hüsrana uğrayanlardan oluruz!" diye yakarmasını, "isyan – tövbe" kelimelerine vurgu yaparak anlatırken aynı zamanda, Tevradî ve Hristiyanî ontolojideki "Yaratıcı-günahkar insan" ilişkisinin yerine, İslamî ontolojide "Yaratıcı-tövbe eden insan" ilişkisini ikame eder.

Olan her şey Varlık Ağacı''nın içindedir; Adem''in kendisi, muhatabı olduğu emir ve olaylar birer dal olmakla, onun tutumundaki değişmeler de dal değişmesinden başka bir şey değildir ve her şey, her durumda Varlık Ağacı''nın ve dolayısıyla yaratılış sırrının (İlahi takdirin) içindedir.

Ağacın / yaratılış sırrının içinde oluş, ilk''ten son''a insanî idrake ve duruma mahsus (doğumdan ölüme) tüm süreçleri de ihtiva eder ve bizler dünya hayatını (Eş''arîlik''teki) etki – tepki ya da (Maturidîlik''teki) neden – sonuç ilişkisine bağlı olarak yaşarız; bu yayışta bize göre meydana gelen "değişmeler" de yine Varlık Ağacı''nın içinde "dal değişimi"nden başka bir şey değildir. Hakikatte ise değişen birşey yoktur çünkü Allah, "Kün/Ol" emriyle, her ihtimali, "ihtimalin de ihtimalini ihtimal ederek" Varlık Ağacı''nı yaratmıştır.

Buradan bakıldığında bir Müslüman, idrak ve dil düzeyi dahil olmak üzere tüm düzeyleri Varlık Ağacı''nın içinde olma bilinciyle yaşar. Onun her işe "Besmele" ile başlaması, potansiyel olanı "in-şâ-Allah" sözüyle talep etmesi, kendisinin dışındakilerle "Selam"la ilişki kurması bu bilince mahsus bir "kod''lama"nın ürünüdür.

Bunlardan hareketle mimari de dahil tüm İslam sanatlarıyla, irfanî düşüncenin neden "biricik" ve emsallerinden neden farklı olduğunu da daha iyi anlayabiliriz.

İlahî güvenle tahkim edilmiş, trajik olmayan bir hayatı sürûr''la yaşamak ve bunu edebî plana layıkıyla aktarmak için de okumalıyız el-Makdisî''nin Kur''an ve Hadislerin ışığında yazdığı Varlık Ağacı''nı...

Not
: Hilmi Yavuz''un son abartılı yazısına karşı söyleyebileceğim tek şey, bundan sonra da Malcolm X''in "İyi nişan al! Kuklayı değil kuklacıyı vur" sözünü izlemeye gayret edeceğimdir. Bu nedenle Hilmi Yavuz''un kendi anlayışını zoraki dayatmaya çalıştığı yazıya ve yazabileceği benzeri yazılara karşı cevap vermekten müstagni olmayı tercih ediyorum.
13 yıl önce
Varlık ağacı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler