“Berzah” der İbnü’l-Arabî, “iki durumu ayıran ve hiçbir zaman uç olmayan bir şeydir. (...) Duyu onları ayırt etmeyi başaramasa bile, akıl o ikisinin arasında onları ayıran bir engelleyici bulunduğuna hükmeder. İşte bu akledilir engelleyici şey berzahtır. Duyuyla algılanırsa o zaman söz konusu olan berzah değil, başka bir şeydir. Birbirine komşu olan ve -birleşmemek için- berzaha muhtaç olan her iki şeyi var saydığımızda, berzah onlardan hiçbirisi değildir. Ancak her birinin gücü berzahta bulunur.”
“Boşluk” der İbnü’l-Arabî “...âlemin yeri ve zarfıdır, çünkü âlem olmasaydı, boşluk ortaya çıkardı. Boşluk, cisim olmayan her şeydeki mevhum uzanımdır. Bu amâ vasıtasıyla her şeyin yaratıldığı Hakk’tır. ‘Hakk’ diye isimlendirildi, çünkü nefesin ta kendisidir. Nefes ise nefesi verende gizlidir ve böyle akledilir. O halde nefes bâtın özelliğindedir. Ortaya çıktığında ise zuhur etme özelliği kazanır. Öyleyse nefes bâtında evvel, zâhirde âhir olandır.”
Çünkü, “Her insan, berzah aleminde kendi kazancıyla rehin ve amellerinin suretinde hapistir.” (İbnü’l-Arabî)