|
nureddin durman

adının orjinal telâffuzu her işittiğimde dakkatimi çeken bir arkadaştır.. adını hem sık işitmişimdir, hem de birçok yazıda pek sık görmüşümdür.. bizim özcan ünlü, bu kerre onun için hazırladığı bir kitabı bana verdiği zaman, seçkin edebiyatçılarımızın onun hakkında söylediklerini okumak fırsatını buldum.. eserde 50 ye yakın edib ve şairin, sayın durman hakkındaki tesbitleri, ihtisasları biraraya getirilmişti.. hemen ilk anda, kitabın önsüzünde şairin "hayretim artıyor arttıkça yaşım" deyişi gözüme çarptı.. bu cümleyi bu mısra sarfeden adamın, insan hayatını özetleme iktidarına sahip bir beyin olduğunu görüpte onu daha yakından tanımak arzusunu duymaz mısınız? mühim bir san''atçı olmasa, 50 ye yakın edebiyatçının, onun hakkında kelâm etmesi gerekir miydi..

yazıları okumaya başlamadan önce, ilk sayfadan son sayfaya kadar, kitabın yapraklarını çevirdim.. ve içinde ne var.. ne yok.. şöyle bir kuş bakışı anlamaya çalıştım..

benim eski alışkanlığımdır.. elime yeni bir kitap geçince onu evvelâ baştan sona kadar, bölüm bölüm gözden geçirir, sonrada ne zaman okumaya fırsat bulacaksam, ona göre, masamın üstünde bir yere bırakırım.. "bir düş yolcusu: nureddin durman" isimli kitabı da son sayfasına kadar çevirerek aynı muâmeleye tâbi tuttum..

özcan, kitabın sonuna, tam 12 sayfa tutan bir nureddin durman albümü ilâve etmiş.. şairin ilk talebelik yıllarından itibaren haatının muhtelif devrelerine ait siyah-beyaz ve renkli fotoğrafları sayfalara serpiştirilmiş..

sayın şairle, konferanslarda ve edebi toplantılarda karşılaşmış ve selâmlaşmış bulunmaklığımız pek mümkündür.. ama yüzyüze şöyle bir sohbet etmek, şiirin ve edebiyatın yakamızı bırakmayan mevzularında dolaşmak fırsatına mazhar olamadığımız, olamadığım, benim için ağlebi ihtimaldir, diyorum.. çünkü edebiyat ve fikir toplantılarında bazen ismen tanışmadığınız, fakat sima olarak âşina olduğunuz kişilerle konuşmak ve sohbetetmek kısmet olur, fakat muhatabınızın ismini sormadan ayrılmak inceliğine mahkûm olursunuz..

sözümü şuraya getirmek istiyorum.. şairin, kitapta muhtelif resimlerini gördüm.. siması, muzdarib insanların duruşunu veriyor.. şair, sevinç ve neş''eden çok acıya, ciddiyete, hattâ öfkeye yakın bir adamdır.. sayın durman''ın çehresi böyle bir ifadeye bürünmüştür.. bürünmek yanlış olur.. doğrudan ve içten bu ifadeyi beyan ediyor..

şükretmek için pek çok sebebe mâlik bulunsak da üzülmek ve ağlamak için kat kat katmerli bir kaderle çevrili oludğumuzdan şüphe edebilir miyiz!..

şimdi ben sevgili okuyucularıma şair hakkındaki yazıları kitaba alınmış edebiyatçıların isimlerini vereceğim:

metin ünal mengüşoğlu, yusuf kaplan, adem özbay, rasim özdenören, cevdet karal, cevad akkanat, adem turan, cihan aktaş, hüseyin akın, mehmet atillâ maraş,mehmet aycı, vahap akbaş, mustafa özçelik, mustafa oğuz, ömer erdem, özcan ünlü, ramazan seydaoğlu, recep garib, sadık yalsızuçanlar, süleyman çelik, şeref akbaba, ârif ay, taha süren, mustafa uçurum, ibrahim yiğit, tayyib atmaca, sıddık ertaş, osman koca, nazım payam, müştehir karakaya, mürsel sönmez, metin kaykalak, hüseyin karaca, hasip bingöl, gökhan akçiçek, ferman karaçam, eyyüb akyüz, erdal sarıçam, cumali hasannebioğlu, ahmet mercan, cengiz coşkun, abdurrahman erduyan, arif dülger, mahmut feyzi...

*

şimdi de şairin mısralarından gelişi güzel seçtiğim nümuneler veriyorum:

"hayretim artıyor arttıkça yaşım

şimdi herşeyin rengi değişti

dostluklar bile başka

havalara girdi

edeb ve hayâ aldı başını gidiyor

*

yani bir hâl oldu dünyâmız

dünyamız belki de utancından

bize bakıp değiştirdi yüzünü

çıkarsın karşıma böyle

çıkmasan aklımda kalırsın

peki diyorum şimdi emi

ya çıkar kalbinden beni

ya kalbine al beni

*

şehir konuşursa konuşur

susarsa susar insan şehir, insanın ruhudur

insansa şehrin çocuğu

*

şehir, mağlubların yurdu

galiblere oyuncak

şehri yaşanır kılan

rüyalardır ancak

bu kadar edib ve şairin ilgisine ve takdirine mazhar olmak, nureddin durman''ın yüreğini ve dilini dalgalandırırsa şaşmamak gerekir.. bir şairin kalbini yakan acı başka sayısız şairinde ruhunu yakar.. bir başka şekilde şöyle de diyebiliriz.. şair dediğin ebediyyen hürdür, pervasızdır ve tek başınadır.. fakat, şairlerin hepside aşkı, sevinci, acıyı, şefkati ızdırabı tatmakta aynı kaderin mahkumudur.. aynı yazgının tutsağıdır.. tek bir gerçek şairin kaderi, bütün gerçek şairlerin kaderini temsil etmeğe muktedirdir..

12 yıl önce
nureddin durman
Sizi de sigaya çeken bir Molla Kasım gelir
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!