|
iki teklif

sevgili okuyucularım;

milletimizin gençliğine meslek, kültür ve manevi hasletler kazandırmak için eğitim teşkilatı ve okullarımızın ilmi ve gerçekçi metodlara göre tanzim edilmesi gerektiğine şüphe yoktur..

evlâdlarımızın hepsine de hiçbir istisnaya yer bırakmadan bir mesleği uygulamalı bir surette öğretmek, bir vazifedir. (ağaç yaşken eğilir) prensibine göre çocuklarımızın her birini küçük yaştan itibaren bir mesleğe yöneltmeliyiz.. ilk devrelerdeki bilgiler ve maharetler kazandırıldıktan sonra sıra daha komplike, daha girift bilgilere ve uzmanlıklara gelecektir..

tekrar edersek, meslek seçiminin, meslek sahibi kılma düzeninin küçük yaştan itibaren devam etmesi öğrenciye zaman kazandıracaktır.. çocuğumuzu bir an evvel meslek sahibi yapmanın çaresine bakmak zorundayız..

denilecektir ki, veya denilmektedir ki öğrenci, fizik, kimya, matematiği yahut genel tarihi, genel ve özel coğrafya bilgilerini öğrenmeden onun hangi mesleğe yatkın olduğunu tespit etmek zordur. onun için ortayı, hattâ liseyi bitirmesi lâzımdır ki, bilgi ve istidadının hangi mesleği öğrenmeye müsait olduğunu anlayabilelim.. bu fikir ve bu tez; kanaatimce tamamıyla geçersizdir.. öğrencinin fenni mesleklere mi, yoksa sosyal ve edebi vasıflı mesleklere mi daha çok alâka ve kabiliyet taşıdığı daha ilkokul sıralarında ölçülebilmektir.. günümüz psikoloji ve pedagojisinin gücü bunu tespit etmeye muktedirdir.. kaldı ki, insan, mutlak surette tek taraflı, tek yüzlü bir varlık da değildir.. insan sevmediği, sevemediği bir mesleği bile zaruret ve gayret sayesinde benimseyerek kendine mâledebilmektedir.. ömrü boyunca o mesleğin sahibi olarak mutlu bir hayat sürebilmektedir..

sözü bu minval üzere sürükleyerek asıl konuya gelmek istiyorum.. benim bugün üzerinde durmak istediğim iki problemden birisi; uzun yıllardan beri tatbik edilen (test usulü)nün öğrencilerin kafasını karıştırmakta ve özgüvenlerinin sarsılmasına sebep olmakta bulunmasıdır..

test usulünde ortaya bir soru atılmaktadır.. bu soruya çözüm olarak 5 ayrı cevap maddesi verilmekte, doğru yanıtın bu 5 maddeden biri olduğu belirtilmektedir.. 4 maddesi saçma sapan veya gerçekle alâkasız hükümlerden ve tezlerden ibarettir. Sınava girmiş olan talebe bu saçma cevapların muhtevası üzerinde zihin yorarak (acaba olabilir mi?) diye düşünmekte.. düşündükçe kafası karışmakta, zanlara, şüphelere düşmekte, (acaba şu sebeple, şu unsur, şu faktör rol oynadığı için mi ortaya böyle bir hüküm çıkmaktadır?) şeklinde düşünce yalpalamalarına kapılmaktadır.. böyle onlarca hattâ yüzlerce acayip soru maddeleriyle karşılaşan çocukta akıl selâmetinin rencide olmayacağını ileri sürmek imkânı var mıdır?

ben sualimi ortaya attım.. pedagog arkadaşlarımız, eğitimcilerimiz, psikologlarımız ne diyecek.. nasıl cevap vereceklerdir.. merakla bekliyorum..

bu seneye ait sınavlar bitmiştir.. milli eğitim bakanı ciddiyeti ve tabii, makul tavırları ile takdir toplayan bir şahsiyettir.. önümüzdeki yıllar için bu test usulüne alternatif olacak bir imtihan sistemi bulunmasını sağlayacağını ümit ediyorum..

belki de küçük yaşlardan itibaren mesleki yönlendirmeye imkân verecek topluca bir organizasyon ve ayarlamayı hedef alan çalışmalar yapılırken test usulünün terkedilmesi de gündeme gelebilecektir..

test usulüne alternatif ararken misal teşkil edecek eski bir uygulamayı hatırlatmak istiyorum..

1940’lı yıllarda liseyi bitirirken talebe, (kompozisyon, edebiyat, felsefe ve matematikten) , (matematik, kompozisyon, fizik, kimyadan) olgunluk imtihanına girerdi.. kenarında kapanacak isim yeri olan imtihan kağıtları kullanılırdı.. sorular ankara’dan, bakanlıktan gelirdi.. imtihandan sonra sınavın yapıldığı lisenin öğretmenlerinden kurulmuş sınav komisyonu, isim yeri kapalı imtihan kağıtlarını okuyarak her kağıdın hak ettiği notu tespit etmekle mükellef bulunurdu..

**

imtihan soruları imtihan yapılacak okullara ankara’dan gönderilse;

imtihan kağıtlarını okuyacak komisyonlar, imtihan bittikten sonra belli olsa veya açıklansa;

sınavlar 10 sorudan ibaret olsa, çok sayıda teşkil edilen komisyonlar, milyonluk talebenin kağıtlarını okuyacak fiziki varlığı ve kâfi zamanı bulacaktır..

gerekli teftiş ve kontrol mekanizmaları da işin içine dahil edilirse:

bir alternatif doğacaktır kanaatindeyim.. aziz okuyucularım..

proje çalışması için sayın bakan inisiyatif kullanır ve makamından emir çıkarırsa mevzuun incelenmesi ve vuzuha kavuşması mümkün olabilecektir..

#Ankara
#Öğretmek
#Soru
il y a 7 ans
iki teklif
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak