|
Mehmed Niyazi’yi kaybettik

Allah, ailesine, sevenlerine, arkadaşlarına tahammül gücü ve sabırlar ihsan eylesin… bütün hayatını, elde ettiği ilim ve irfanı uğruna harcadığı aziz milletimize de mehmed niyazi gibi nice evlatlar ihsan eylesin…

rahmetli arkadaşımı yâd ederken hangi özelliğinden, hangi hatıralarımdan başlıyayım bilemiyorum..

bendeniz, yirmi sene sultanahmed’e bitişik kadırga semtinde oturdum..

niyazi bey de aynı semtte osmanlı oteli yanıbaşındaki binanın üçüncü katında otururdu.. tabiatıyle sık sık buluşuyor sık sık görüşüyorduk.. nur yüzlü validesinin yaptığı yemeklerin tadını unutamıyorum.. ev, kitap dolu bir mekân olduğu kadar fikir ve siyaset adamı tanınmış kişilerin de devamlı bir ziyaretgâhı idi.. çünkü niyazi bey, milliyetçi çevrelerin ve siyaset adamlarının önemsediği bir kişiydi.. onun fikirleri, tavsiyeleri, destekleri; gündemdeki fikir ve politika olaylarında yönlendirici etkilerde bulunurdu…

ömrünün sanıyorum bir yirmi senesi almanya’da hukuk ve felsefe sahalarında kariyer çalışması yapmakla geçmiştir.. bu esnada bir alman kızına âşık olmuş, o sevdanın acılarını ve sevinçlerini yaşamıştır.. o serencamı “iki dünya arasında” isimli romanında hikâye etmiştir.. aslında sanıyorum asıl alman kızının niyazi’ye aşık olduğunu kabul etmek gerektir.. niyazi bey evlenmeye ramak kalmış bu macerânın detaylarını seksenli-doksanlı yıllarda bana anlatmıştır.. kendisine nerede haklı nerede haksız olduğunu söylemekten geri kalmadığımı hatırlıyorum.. bir alman’la evlenmenin, onu kendi milletimize kazandırmanın isabetli olacağını tekrar tekrar dile getirmiştim.. fakat kanaatim odur ki, kız ailesinin taraftar olmadığı bu izdivaçtaki ana-baba tavrını niyazi bey, bir gurur meselesi yapmıştır..

almanya’dan döndükten sonra niyazi’nin bütün hayatı, kadırga, beyazıt, babıâli, sultanahmet mekânlarında, yollarında, kıraathanelerinde geçmiştir.. daha doğrusu vakitlerinin pek çoğunu beyazıt ve belediye kütüphanelerinde geçirmiştir.. beyazıd kütüphanesinin geniş ve kasvetli okuma salonunda ikimizin de günlerimiz ve yıllarımız harcanmıştır.. o arkadaki sıralarda otururdu.. ben de sık sık konuşmak zorunda kalmayalım diye ön sıralardaki bir sandalyeye yerleşirdim.. yazısını bitirdikten sonra bana da okutur, tavsiyelerimi ve tenkitlerimi isterdi.. romanlarının çoğunu kütüphanede yazmıştır.. ilk romanı “ölüm daha güzeldi” azerbaycan’da kurulan ilk devletin hikâyesini dile getiren bir eserdir.. okuduğum zaman dilini çok beğenmiştim.. “deliler ve dahîler” beyazıd kıraathanesine devam eden milletvekili, yazar, profesör takımının etrafında toplanan ve ziyanur aksun, necip fazıl, orhan şaik gökyay, prof. mükrimin halil yinanç, ahmet caferoğlu, ziyad ebüzziya, izzettin şadan, sezai karakoç, malik aksel, prof. saip atademir gibi fikir ve sanat adamlarının da sık sık uğradığı beyazıd kıraathanesi müdavimlerinden bahseden romanını okuduğum zaman kendisine sordum: “niyazi bey bu tarihi bir roman mıdır, yoksa bir hâtırâ mıdır?”

rahmetlinin “romandır” şeklinde verdiği cevap beni pek tatmin etmedi..

kıraathaneye devam eden seçkinlerden bahsediyor, ama bir iki tane de hayali şahıs var ki, onlara benzeyen kimseyi hatırlamıyorum..

fikir ihtilâfını neye ve nereye bağladığımızı şimdi pek hatırlamıyorum ama benim kanaatime göre tarihi şahsiyetlerin ismen yer aldığı bir romanda, adamların ağzından çıkan sözler de, hareketleri de hakikatin, fiilen cereyan etmiş olan alıntılarından ibaret olması gerekir..

niyazi çok cepheli bir adamdır.. zaman zaman adını anmak fikir tarihi bakımından zaruri olur kanaatindeyim..

Allah gani gani rahmet eylesin !

#Mehmed Niyazi
6 yıl önce
Mehmed Niyazi’yi kaybettik
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset