|
özhaseki ve (gesi bağları)

sevgili okuyucularım;

hayatta acılar var: evlat, ana-baba ve kardeşin yitirilmesinin ilâcı var mıdır.. diye size sorsam hem yoktur diyeceksiniz hem de bunun ilâcı Allah’ın takdirine uymaktan başka bir şey olamaz derken, bir kısmınız da bu acıların yaşadığınız müddetçe içinizden çıkmadığını beyan edeceksiniz.. bu çeşit bir acı her aklınıza geldiği vakit içinizi yakar geçer.. aklınızda kaldığı dakikalar içinde o yangın yanar durur..

hayatta mutluluk veren vakitlerimiz yok mudur? olmamış mıdır? olmaz olur mu? rabbimizin verdiği nimetler o kadar çoktur ki saymakla bitiremeyiz.. maddi nimetleri bir kenara bırakıyorum.. dostluğa ne dersiniz? bir merhamet, bir fazilet, bir zorda kalmış insanı sevindirmek gibi icraat ve ameller insanoğlunu yücelere çıkarmıyor mu, kanatlandırıp göklerde uçurmuyor mu?

haâ.. bir de sevgi-muhabbet olayları var.. san’at tezahürleri var.. san’at hadiseleri hem sizin gönlünüzden kopar gelir, hem de sizi seyredenleri, dinleyenleri sevinç ve şetaret içinde bırakır..

şu türküyü dinleyenler, yahut söyleyenler hüznün, sevginin, hasretin, hassasiyetin yüreğinizde uyandırdığı acılar bir mutluluğun işareti midir, ezginliğin, mahrumiyetin, kalp ağrılarının alâmeti midir.. bana sorarsanız ben hangisine sahip çıkacağımı tayin edemiyorum:

kayserinin içli, buğulu, enfes türküsünü, bütün milletin bildiği adeta ilahi cümleleri hatırlatıyorum; bir kere daha okuyun:

gesi bağlarında dolanıyorum

yitirdim yârimi aranıyorum..

bir çift selâmına güveniyorum

gel otur yanıma hallerimi söyleyim

hâlimden bilmeyen yâri neyleyim

gesi bağlarında bir top gülüm var

hey Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var

ölüm var da şu dünyada zulüm var

gel otur yanıma hallerimi söyleyim

hâlimden bilmeyen yâri neyleyim

galib ihtimalle ankara’mızın müstakbel reisinin kayserili olduğunu.. o mübarek şehirde 4-5 devre reislik yaptığını, uyanık, zeki, çalışkan insanların diyarında gelip yıllardır da başkentte bütün türkiye’ye hizmet ettiğini elbette bütün millet biliyor..

benim öteden beri her önüme gelene söylediğim bir fikrim vardır.. derim ki: ‘’hükümetin veya TBMM’nin bir problem için karar almasında bir zorluk çıkarsa, o problemi kayseri’ye havale edin.. kayseri halkı ne derse, o en iyi hal tarzıdır, onu uygulayın.’’

şükür ki kayserili bir adayımız var: pırıl pırıl, akıllı, çalışkan ve becerikli.. üstelik sevimli ve vicdanlı.. kalbinin mümessili olan dili de, beyanları da sıcak, adaletli ve dobra dobra..

ankaralılara bu cevherli arkadaşımızı hatırlatmak acaba fazla, gereksiz bir gayret mi? şüphesiz ankaralılar onu benden daha iyi tanır..

benimkisi sadece bir kayseri ve kayserili muhabbetinden ibarettir. hacı ömer sabancı’ların, kadir has’ların beldesi.. kayseri halkının her kuşağına ait keramet ve hususiyetler; elbette ki günümüzde de tezâhür edecektir..

31 mart seçimlerinde kazanacak olanları şimdiden tebrik ederim.. kazanamayanlara da halk hizmetinin bitmeyeceğini, yeni sahalara, yeni girişimlere yönelmelerini tavsiye ederim.. hayat bir didinme ve gayret sahasıdır.. bir görev kısmet değilse öbür görev.. başka bir iş başka bir konu.. hayat gelişme ve değişme halkalarından ibaret bir süreçtir…

#TBMM
5 yıl önce
özhaseki ve (gesi bağları)
Zekâtın ihyâsı ümmetin ihyâsıdır
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim