|
seçimle gelen rektör işe yaramaz

muhalefet temsilcileri ve bir kısım akademisyen takımı, üniversite senatosu veya kurulları tarafından yapılan rektör adayı seçiminde niçin en çok rey (oy) alan kişinin cumhurbaşkanınca rektör seçilmediğini merak ediyor ve cumhurbaşkanının az rey almış bir kişiyi seçmesini tenkit ediyorlardı..



bildiğimiz kadarıyla amerika'da belli başlı avrupa ülkelerinde “mütevelli heyet”ler vasıtasıyle üniversite rektörü seçilmektedir.. mütevelli heyeti de ya üniversiteyi kuran vakıf, yahut devlet tespit ve tayin etmektedir..



hocaların yahut öğretim üyelerinin oylarıyle rektör veya rektör adayı seçmek birçok mahzuru barındırmaktaydı... bir kere bu usul, öğretim üyelerini gruplara ve kliklere bölmekteydi.. partiler siyasi hayatta nasıl birbirleriyle didişmekte ise, hoca efendiler de bu seçim yüzünden birbirlerine düşmekte ve bölünmelere uğramaktaydı.. bir tarafın oylarıyla seçilen rektör, kendisine rey veren öğretim üyelerine iyi davranmakta, diğerlerinin işlerini zorlaştırmaktaydı.. yani üniversiteye bir nevi particilik sokulmuştu..



ikinci mahzur ise rektör, yandaşlarının oylarıyle o makama geldiği için onların vazifelerini yapıp yapmadığını gerektiği gibi kontrol edememekteydi.. en azından öğretim üyelerinin reylerini kaybetmemek için onları hoşnut etmek ihtiyacını duymakta bu da idari ve akademik hizmetlerin aksamasına sebebolmaktaydı..



akademik seleksiyonda görülen bazı sûistimallerde; evlad, akraba ve eş dost çocuklarının asistan, araştırmacı veya öğretim üyesi adayı olarak tercih olunmasında ortaya çıkan haksızlıklarda da üniversite idaresinde görülen bu kontrolsüzlüğün ve gevşekliğin rol oynadığına şüphe yoktur..



bir kurumda disiplin ve otorite yoksa, o kurum asla fonksiyonunu icra edemez.. çalışanı, başaranı takdir etmek, çalışmayanı başarmayanı dışlamak bir düzen ve verimlilik kanunudur.. bu kanuna uyulmak lazımdır.. Neyse ki, çıkarılan kanun hükmündeki bir kararname ile rektörlerin seçimle gelmesi uygulamasına son verildi, bir devir kapandı..



propaganda hedefli araştırmacılar


son zamanlarda sosyal ilimlere ait sosyal psikoloji, sosyoloji, antropoloji v.s. gibi dallarda güya araştırma yapan politikacı mı, akademisyen mi olduğu belli olmayan bir kısım doçent yahut prof. ünvanlı kişilerin, bilgi ve araştırma konularını siyasete alet ettiği görülmektedir.. bu gibi kimselerin mahalle baskısı gibi, alevi sünni itikadında olanların birbirine bakışı gibi, etnik kökeni değişik gruplara ait tarihi ve sosyal özellikler gibi her toplumda bulunması, görülmesi pek tabii olan farklılıkları dile getirerek ve kaşıyarak toplumsal barışa, toplumsal istikrara zarar vermekte ve tek taraflı, peşin hükümlü bu sözde araştırmaları broşür, rapor ve kitap haline dönüştürerek resmi makamlara hatta başbakana bile sunmaya çalışmaktadırlar...



araştırmacıların akademik hüviyetleri altında saklı bulunan siyasi hüviyetleri ise, bu çeşit sözde inceleme raporlarının hakiki maksadını ve gerçek değerini zaten açık bir surette ortaya koymaktadır.. ortada problem teşkil edecek bir husus olmadığı halde siyasi ve özel bir maksat güden bir kişinin durup dururken bazı grupları alakadar eden mevzularda araştırma yapmaya kalkışması; işin propaganda ve tahrik maksadıyla ele alındığını gösteren en kuvvetli bir hüccet teşkil etmektedir..



devlet adamlarına veya hükümet makamlarına istenmeden sunulan bu çeşit raporların veya kitapların ihtiyatla karşılanması ve resmi uzmanlara iyice incelettirmeden dikkate alınmaması gerekir.. ve zannederim resmi uygulamalar da bu merkezde cereyan etmektedir.. fakat bu araştırma meraklıları, medyada açık oturum ve kitap tanıtımı düzenleyerek, düzenleterek raporlarının daha doğrusu siyasi maksatlarının propagandasını mükemmelen yapmaya muvaffak olmaktadırlar.. televizyon ve gazetelerdeki adamları bu işte onların en iyi yardımcısı oluyorlar..



gazete okuyucusunun ve televizyon seyircisinin işin farkında olduğunu temenni ederim...




#Rektörlük seçimleri
#mütevelli heyet
#Akademi
7 yıl önce
seçimle gelen rektör işe yaramaz
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi