sevgili okuyucularım, bugün size hukukçu bir şairin şiirinden bahsedeceğim.. hukukçudan yazar olur, ama şair çıkması ender rastlanan bir olaydır.. zira hukuk nosyonunun, mantık, fikir ve düşünceyi tahrik ettiği halde duygu, hayal ve hassasiyeti ileri derecelerde beslediği söylenemez..
kaymakamlık, mülkî âmirlik ve valiliklerde bulunmuş olan, halen de bursa''da avukatlık yapan ferhat baştürk''ün şiirinin de düşünce ağırlıklı olduğunu görüyoruz.. mantığının keskin bakışlarını sosyal, siyasi ve ekonomik olaylara tevcih ediyor, çeşitli aksaklıkları, adaletsiz ve olumsuz halleri, az sözlü, kavi özlü mısralarla dile getiriyor.. size bu mısralardan numuneler takdim etmeden önce sayın baştürk''ün sözlerinin didaktik bir özellik taşıdığını söylemeliyim.. şiirinin düşünce sevkiyatına dayananbir vasfı var.. sade, arıduru, âdetâ konuşma lisanına benzer sözler söylemiş.. mâlumunuz, sade, yalın ve fakat etkili sözlerde “sehlimümteni” vardır denir.. yani “zor kolaylık”.. söylenilmesi kolay olmayan kolaylık.. seçkin avukatımızın da tasannuya, gösterişe, süslü kelimelere tenezzül etmeyen, doğrudan mânaya ulaşan mısralar söyleme kaabiliyeti var.. idarecilik yapmasa bu şiirleri yazamazdı.. yöneticilik tecrübesi ve birikimi hukukçulukla birleşince, düşünce ağırlıklı şiir tipi doğduğunu kabul etmek gerekir.. örnek parçaları görünce bana hak vereceğinizi sanırım:
diller,dinler,karışık,
ırklar karışık..
çeşitli ağaçlarla bezenmiş
orman gibidir insanlık
*
boş oturanlarla dolu
dersin onların okulu
kağıtlar deste deste
oynuyorlar aheste...
*
alevi sünni;
sağcı solcu
laik..antilaik
kürt türk,
oyuna gelip
bölünürsek ikiye
gün doğar
çakal ile tilkiye...
tadına doyulmayanı
bazıları
bazıları devlete hizmet etti
bazısına da devlet hizmet etti
bazısı devamlı, devlete verdi
bazısına devamlı, devlet verdi
gelecek
siyasi, gelecek seçimi düşünür
bürokratsa yasal düzeni..
bürokrat da siyasidir,
o da seçimi düşünür..
görüyorsunuz halk dilinden, günlük konuşma dilinden işaretler taşıyan hikmet dolu mısralar ve deyişler yazmış.. hukukçudan coşkun mısralar inşadetmesini isteyemezsiniz.. o bir düşünce ve köşeli fikir adamıdır..
vaktiyle, ferhat baştürk, kütahya''nın emet kazasında kaymakamlık yaparken emet için bir beyitlik bir şiir yazmış:
emet
insanları bir demet çiçek
rengârenk... rengârenk...
emetlileri çok seviyor.. onlara dair bir fıkrası var.. emetliler günlük konuşmalarında “gaali” kelimesini çok kullanırlar:
bir kaç emetli, istanbul''a gelmişler.. (istanbula geldik gaali.. gaali demeyelim gaali) demişler..
“gaali” deyimi (gayri, artık, bundan sonra) anlamlarına gelen kelimenin emet şivesinde söylenişidir.. bu emet''in kendine mahsus pekçok kelimesi vardır.. birgün kısmet olursa bunları toplayıp yayınlamak istiyorum..
hani vardırya: bir boluluya istanbul''da kibar konuşması tembih edilmiş.. istanbul''a geldiği bir gün tramvayda sormuşlar: “nerelisin?” bolulu tebessüm etmiş.. sonra da ağzını büzerek “bülülüyüm” demiş..
celdim ciddim, nereyesün, gelirem gidirem, haçan, geliyon, gidiyon, gelcan, gitcan...gibi sayısız miktarda ki mahalli tabirler bizi hem güldürür hem de edebi bir haz verir.. niceleri.. anteplisi.. vanlısı.. aydınlısı.. hepsinin şiveleri dilleri şekerlidir, tatlıdır.. bu ülkenin her beldesinin her kasabasının bir güzelliği bir güzel dili vardır.. o güzellikler saymakla bitmez.. cingözlükler.. e.. yani.. saflıklar, hattâ kalınkafalılıklar da eksik değildir.. bu ülkenin taamı ile, alın teri ile, bereketi ile büyümüş insanların; bu toprağı da onun insanını da tükenmez bir sevda ile sevdiğinden şüphe edilemez...
görüyorsunuz sevgili okuyucular şiir deyince işe fikir karışıyor.. düşünce karışıyor.. sevgi karışıyor.. sevda karışıyor.. yani düşüncenin de, fikrin de, sevgiye bitişik aşka bağlanmış bir tarafı var.. herşey dönüp dolaşıp neticede sevgiyle buluşuyor...