|
Silüet mi dediniz, ya buraya stat mı olur?

Olimpiyatları almayı henüz başaramadık ama, turizm denilince akla sadece kumu, denizi ve güneşi gelen Türkiye, geçtiğimiz iki yılda sessiz sedasız çok önemli bir konuda dünya birincisi oldu.

Bu birinciliği daha da değerli ve sürekli kılacak adımlar atmak mümkün. Nitekim İstanbul"un silüetini dert edinen herkesin konuya bütüncül bakarak sürece katkıda bulunmalarında yarar var.

Başbakan Erdoğan dün partisinin Kızılcahamam"daki il ve ilçe başkanları toplantısına katılarak önemli bir konuşma yaptı.

Konuşma devam ederken baktım; Hürriyet gazetesinin web sayfası "İstanbul için şok haber" başlıklı manşetten verdiği bir haberle, konuyu anında ajite etti. Haberin anonsunda; "Başbakan Erdoğan, Taksim"de yapılacak Topçu Kışlası"nın AVM ve rezidans olarak faaliyet göstereceğini açıkladı" ifadelerine yer verildi.

Devam eden inşaat nedeniyle Taksim"de duyarlılığın üst seviyeye çıktığı, Emek sineması ve AKM konusunun suiistimal edilmeye başlandığı şu günlerde, üstelik 1 Mayıs arifesinde bu tür bir haber hiç şık olmadı.

Yeniden inşa edilecek topçu kışlasında herhalde asker yetiştirilip top atışları yapılacağını, ya da dışı kışla görünümünde içi boş bir mekân olacağını düşünmüyorlardı…

Ben Topçu Kışlası içindeki AVM olayını, bildiğimiz türden alışveriş merkezleri gibi değil, Türk kültürünü yansıtan turistik eşyalar satan otantik mekânlar gibi algıladım. Doğrusu Başbakan Erdoğan"ın anlatmak istediğinin de bu olduğunu düşünüyorum.

Kızkulesi bir marka ve bir sembol. Buna rağmen alçıdan ya da ahşaptan yapılmış maketlerini henüz yerli yabancı turistlere satmayı başaramadık. Miniatürk"te sergilenen her eserin alçıdan ya da ahşaptan yapılmış hediyelik eşyaları rahatlıkla yapılabilir. Nedense bu konularda çok geç kaldık. Ülkemize gelen turist sayısı artmasına rağmen, turist başı harcama oranında çok gerilerde kalmamızın bir nedeni de bu. Turistik eşya ürün çeşitliliğimiz az.

Yurtdışından gelen dostlarımın hediye olarak getirdiği eşyaların çoğunu bu tür maketler oluşturuyor. Ev ve ofislerimizde dünyadan çok sayıda örnekler var ama, dünyanın hayranlığını kazanan Peribacaları"nın, Kızkulesi"nin üçüncü sınıf alçı maketlerinden başka örnekler yok.

Başbakan Erdoğan konuşmasının devamında, "kışlanın Divan Oteli"ne bakan tarafında bir şehir müzesi yapılacağını" da açıkladı.

Eğer İstanbul"da bir şehir müzesi olacaksa, bu konuda Taksim bölgesinden daha güzel bir yer mi olur?

Türkiye kongre turizmi alanında çok iyi mücadele vererek kısa süre içinde 44. sıradan birinci sıraya yükseldi. Uluslararası Kongre ve Konvensiyonlar Derneği (ICCA) istatistiklerine göre, büyük kongreler sıralamasında İstanbul dünya birincisi oldu.

Yazının başında, söz konusu olan İstanbul"un silueti ise, konuya bütüncül bakmakta yarar var demiştim.

Taksim bölgesi Harbiye"den deniz tarafında Ortaköy – Kabataş"a kadar bir kongre vadisi oldu. Kongre turizmi için İstanbul"a gelen ve çoğu sosyo-ekonomik açıdan AB kategorisinde olan yüz binlerce insan bu vadide dolaşıyor. Gelenlerin her biri çoğu defa vakit darlığı nedeniyle Tarihi İstanbul"u gezme imkânı bulamıyor.

Kapalıçarşı"daki genel havayı yansıtacak bir alışveriş merkezinin Taksim bölgesinde olması geleneksel el sanatlarımızın ve ürünlerimizin kongre turizmi amacıyla gelenlere satışı açısından büyük yarar sağlar.

Başbakan Erdoğan dünkü konuşmasında ayrıca, Marmaray inşaatının gecikme nedenlerinden bahsederken; "Yahu, denizin kenarında üç beş çanak çömlek, üç beş çatal bıçak bulunmuş onu koruyorsun da, Taksim"deki tarihi kışlayı neden korumuyorsun" dedi.

İki sene önce, "Buraya stadyum mu olur Allah aşkına" başlık bir yazı kaleme almıştım. Sözünü ettiğim, Dolmabahçe Sarayı"nın hemen yanındaki İnönü Stadı idi. Hani bugünlerde yıkılıp yeniden yapılmaya başlanacak olan stat.

Taksim"de Topçu Kışlası"nı yeniden inşa ederek, Taksim bölgesinin tamamen bir kongre vadisine dönüşmesi konsepti konusunda hassasiyet gösteren Başbakan Erdoğan, dünyanın en değerli sarayının yanında bir stat inşasına izin vermemelidir. Kaldı ki bu stat, Topçu Kışlası"ndan sökülen taşlarla yapılmıştır.

Galatasaray"a ait Ali Sami Yen Stadı Mecidiyeköy"den Seyrantepe"ye taşındı. Eğer İnönü ve Ali Sami Yen Stadı"ndan birinin yıkılıp yeniden aynı yerde yapılması söz konusu olsaydı, bu hiç kuşkusuz Ali Sami Yen olmalıydı. Mecidiyeköy gibi yeni yerleşim alanı sayılabilecek alandan Ali Sami Yen taşınıyor da, tarihi eserlerin dibindeki İnönü Stadı neden daha cesametli bir şekilde aynı yerde yapılıyor.

Kaldı ki on binlerce seyircinin aynı anda yaptığı tezahüratın oluşturduğu yüksek ses kirliliğinin sarayın duvarları üzerinde oluşturduğu hasar konusunda uzmanların defalarca uyarısı oldu.

Stadyumlar sık kullanılan mekânlar değil. Her hafta maç bile olsa en fazla yarım gün kullanılıyor. Deplasman maçları nedeniyle bir hafta kullanılıp bir hafta kullanılmadığı oluyor. Kullanıldığında da şehir trafiğini merkezde felç ediyor.

Tıpkı Ali Sami Yen stadında olduğu gibi, İnönü Stadı da kesinlikle aynı yere yapılmamalıdır. Bu alan, Türkiye"nin dünyada yükselen prestijine ve İstanbul"un cazibe merkezi olma özelliğine uygun olarak yeniden planlanmalıdır. 24 saati dipdiri yaşayan bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmelidir.

İstanbul"un silüetini dert edinenlerin, hatta yapılmış yüksek binaların yıkılarak Süleymaniye Camii silüetine düşen karabasan görüntünün ortadan kalkmasını arzu edenlerin, dünyanın en değerli sarayının dibine stadyum yapılması çelişkisine de razı olmayacaklarını düşünüyorum. Ben konuyu yol yakınken ve henüz fırsat varken ikinci defa yazdım, vicdanımı rahatlattım. Gerisi yetkililerin takdirine kalmış.

11 yıl önce
Silüet mi dediniz, ya buraya stat mı olur?
Gurbette Ramazan… Reis ne demek istedi? Yeni bir AK Parti şart…
Sur’da eserler açmak...
Necip Fazıl"ı anlamayan Anadolu"yu anlayamaz
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek