|
Havada neler dönüyor?

İlgililer haberi çoktan duymuştur; ABD, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 8 Müslüman ülkeden uçacak yerli havayolu şirketlerine bağlı uçakların, yolcu kabininde cep telefonu dışında elektronik alet taşınmasına izin vermeyecek.



Uygulama, ABD'ye direkt uçuş yapan Kahire, Amman, Kuveyt, Kazablanka, Doha, Riyad, Cidde, İstanbul, Abu Dabi, Dubai şehirlerini kapsayacak, buna göre ABD'ye sözgelimi Lufthansa'yla Almanya aktarmalı uçtuğunuzda kindle'ınızı, ipad ya da laptopunuzu yolcu kabininde bulundurmanız ve kullanmanız sorun teşkil etmeyecek, ama İstanbul'dan THY ile New York'a uçuyorsanız cep telefonunuz dışındaki bütün elektroniklerinizi bagaja vermek durumunda kalacaksınız.



Binlerce dolar ödenen laptopları, bavulların külçe gibi atıldığı alt bagaj birimine teslim etmek istememeyi, değerli elektronik eşyalarla ilgili çalınma, kaybolma, hasar görme gibi güvenlik endişesi taşımayı, bilgisayarlardaki bilgilerle ilgili istihbarat erişimi endişesi yaşamayı filan geçtim. Ama, Türkiye-ABD gibi en kısa mesafesi 10 saat süren iki ülke arasında uçarken, sadece sürekli yerle irtibat halinde olması gereken Business Class yolcuları değil, ekonomi bölümü yolcuları da oyalanmak için bilgisayara ihtiyaç duyar. Zira, o 10 saat –bazen daha fazlası- film izlemekle, uyumakla, sohbetle geçmez; ya kitap okumak, ya oyun oynamak, ya maillerinizi cevaplamak ya da internette sörf yapmak ihtiyacı hasıl olur. Bunları yapamayacağınız bir havayolunu neden seçesiniz ki?



Açık ve net: “Terör” gerekçesine dayandırılan uygulama, o 8 Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinin havayollarına mali anlamda devasa bir zarar verecek. Sadece o da değil, aktarmalı uçuşlarda günübirlik şehir turları yapan turistleri de azaltacağı için, dolaylı olarak turizm sektörüne de sekte vurmuş olacak. İşin tuhafı; Dubai ve İstanbul havaalanlarında ne tür bir güvenlik sorunu olduğu belirsiz. Ki sözünü ettiğimiz durum, dünyanın en iyi ve güvenli havayolu şirketlerinden Emirates'i, global çapta prestijli marka Qatar Airways'i ve son dönemde Avrupalı havayolu şirketleriyle büyük bir rekabet içinde olan, yer yer onları geride bırakan THY'yi etkiliyor.



Doğrusu, işin içinde ”terör endişesinden” daha fazlasının olduğunu düşünmek için elimizde her şey var. Kaldı ki, Avrupa IŞİDçi kaynarken, herhangi bir terörist Avrupa başkentlerinden uçarak da ABD'yi vuramaz mı? Onu da bırakın, “İstanbul'dan direkt ABD'ye uçan THY'nin yolcuları terör tehdidi kapsamına giriyor da, aynı meydandan başka havayollarıyla ABD'ye transit yolculuk neden girmiyor?” sorusu cevapsız.



Bütün bu çelişkili durumlardan çıkılarak varılabilecek tek nokta var: Trump yönetimi, Ortadoğu'daki devlet destekli başarılı havayolları karşısında, yıldızı sönmüş Amerikan havayolu şirketlerinin yaptığı lobiyi ciddiye almış durumda ve onlara haksız bir rekabet ortamı sağlayarak durumu değiştirmeye çalışıyor. Bu arada THY'nin, Lufthansa ve Air France gibi Avrupalı rakipleri de, bu işten oldukça kazançlı çıkıyor.



Öte yandan, Trump'ın müdahalesi bile sorunu çözer mi, emin değilim. Nitekim, birkaç kez, Amerikan JetBlue, Delta, American havayollarıyla –ki bunlar arasında en yüksek standartlara sahip olanı JetBlue diye bilinir- iç hatlar yolculuğu yapmak durumunda kaldım. Bu yolculuklarda yaşadığım hayal kırıklığını kelimelerle tarif etmem sahiden zor. Bu şirketlerin THY ya da Emirates ile rekabet edebilmesi için Trump'ın örtülü desteğinin yeterli olacağını da hiç sanmam. Bırakın Amerikalı havayolu şirketlerini, ciddi bir şöhrete sahip Lufthansa'nın bile ne servis kalitesinde, ne de uçak/koltuk konforunda THY ile boy ölçüşebileceğini düşünmüyorum.



Durum buyken o klasik “bizi kıskanıyorlar” ilenmesine savrulmak hiç istemem. Ancak, Trump'ın havayolu pazar payı dengesinin Amerikan ekonomik menfaatleri için negatife dönmüş ibresini geri çevirmek gibi bir amacının olduğu da neredeyse çıplak gözle görülebilecek denli açık bir gerçeklik.



Zira, Amerikalı şirketlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika uçuş noktalarında uzun bir süredir esamesi okunmuyor, ama bu pazardan çekilmelerinin sebebi asla haksız rekabet değil, sözkonusu şirketlerin kötü hizmeti ve başarısız yönetimleriydi. Bir kez bile bir Amerikan havayolu şirketiyle uçan herkesin ne dediğimi anlayacağını sanıyorum.



Duruma kılıf olarak da, adı anıldığında akan suların durduğu, her türlü haksızlığın meşrulaştırıcısı olarak da işlev görebilen terör seçildi… İslamofobi ne yarayışlı, ne kullanışlı, ne avantajlı bir korkuymuş meğer…


#ABD
#İslamofobi
#THY
#Emirates
7 yıl önce
Havada neler dönüyor?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Yenilenen Yeni Câmi’nin özellikleri
Birlik ruhunu geliştirmeliyiz
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?