|
Feraset: Görünenin arkasını görmek

Adamın birinin oğlunun okumakla başı hoş değilmiş. Oğlunun durumunu ahbabı olan falcıya anlatarak ondan yardım istemiş. Falcı da:

- Onu bana getir, fal bakmasını, remil atmasını öğreteyim, demiş. Her ne kadar zor bir ilimse de umulur ki, onun zihnine uygun gelir, emeğimiz boşa gitmez.

Böylece oğul gece gündüz demeden çalışarak fal bakmayı, remil atmayı, bu işlerin sırrını öğrenmeyi başarır. Günün birinde baba falcıdan oğlunun durumunu sorar. Falcı anlatır:

- Başta biraz zorlandık ama, gün geçtikçe her şeyi öğrendi. Kaidelerin hepsini biliyor. Fakat ferasetten mahrum, anlayışı kıt olduğu için doğru hüküm veremiyor.

Oğlanın babası, ustanın sözlerine bir anlam veremez:

- Ustacığım, bu nasıl söz? Hem kitabını ve kaidelerini tam bilecek, hem de hükmü yanlış verecek?

Ve oğlunu sınamak için avucunda bir yüzük saklar. Oğlan öğrendiği kaidelerle remiline bakıp:

- Elinde tuttuğun madendir, yuvarlaktır, ortası boş ve deliktir.

Deyince, babası:

- Öyleyse nedir? Diye sorar. Oğlan cevap verir:

- Değirmentaşıdır!

Eğer yüzükle değirmen taşı arasında büyüklük dışında fark yoksa bu cevaba ancak harika demek gerekir.

Ama yüzükle değirmen taşı birbiriyle ilintisiz iki farklı nesne ise verilen cevap salt ahmaklıktır.

İşte feraset sahibi kimsenin özelliği tam da bu noktada ortaya çıkıyor.

O, birbirine benzeyen iki nesne arasındaki mahiyet farkını bir bakışta görüyor. Ahmağın, açıklandıktan sonra bile kavrayamadığı bir gerçeğin iç yüzünü o bir bakışta görüyor. Sadece dış yüzünü değil, onun iç yüzünü de anında fark ediyor.

Feraset kavramını Türkçemizde anında kavrama, sezgi, izan kelimelerinin toplamı olarak özetlersek, bir insanın fıtratını yüzüne bakarak anlamak da bu cümleden sayılır.

Bu ikinci anlamı, yani kişinin seciyesini yüzünden anlama durumunu genişletmek imkân dâhilinde… Edebiyatta, siyasette, her alanda görünenin arka yüzünü bir bakıştı kavrama melekesi her alanda geçerlidir.

“Müminin ferasetinden sakınınız, çünkü o olan Allah’ın nuru ile bakar.” mealinde bir hadis-i şerif nakledilir. Bir genç, Abdülhalik Gucdüvânî’(k.s.)ye gelerek ondan bu hadisin sırrını sorar. O da:

- Sırrı belindeki zünnarı çıkarmandır, der. Genç:

- Zünnarım yok, ondan Allah’a sığınırım, cevabını verir.

Abdülhalik Gucdüvânî:

- Öyleyse çıkar kaftanını, der.

Genç kaftanını çıkarınca zünnar (haç) ortaya çıkar.

Feraset herkese lazım. En çok da kaftanın altındaki zünnarı görmesi gereken siyaset erbabına: insanları yönetmeye tehalük eden odur çünkü...

#Feraset
3 yıl önce
Feraset: Görünenin arkasını görmek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset