|
Sizi de "sanal dünya cemaati"ne bekleriz

Salamworld''u duydunuz değil mi? Artık herkesin ağzında. Ağzında, çünkü bu tür girişimlerin ''viral'' kampanyaları pek bereketlidir.

Hele bizim gibi dedikodu sevenlerin arasında yayılmak epey kolaydır.

Salamworld konusunda henüz olumsuz bir dedikodu çalınmadı kulağımıza, ama sorular gani. Gani olması da normal. Çünkü bizim mahallede alışık olmadığımız bir girişim yapıldığında iki tepki kaçınılmazdır.

-Arkalarında kim var?

-Amaçları ne, oyuna gelmeyelim, kandırılmayalım?

Ne de olsa, 28 Şubat''tan şerbetliyiz cümleten:

100 bin Frank''ını çekmek için bankaya giden gurbetçilerimizin ''Niye çekiyorsunuz?'' diye soran Fransız bankacıya "Bizim ülkemizde bir holding yüzde 60 kâr payı veriyor, oraya yatırıcam'' cevabını vermişliği, Fransız ya da Alman bankacıların ağzının açık kalmışlığı vardır netekim.

Tabi ki peşinden de bolca kandırılmışlığımız.

Bu işin duygusal tarafı.

Bir de manevi tarafı var.

Takkeli, dudak üstünden düzeltilmiş bıyıklı sivilller tarafından yapılan irtica baskınlarını da çıkarmış değiliz hatırımızdan. Kim ajan, kim bizim mahalleden artık iyice öğrendik.

Bu şerbetle bizi kim faka bastırabilir değil mi?

İşte bu sebeplerle, meraklı mahallemizin ''bunların arkasında kim var?'' sorusuna cevap vermek ve bizim ''İslami Facebook'' efsanesini yerinde görmek için Salamworld röportajımızda Emeti''ye ben de eşlik ettim.

Salamworld''un merkez üssü Ortaköy''deki Emin Vafi Korusu. Oraya gittik.

Bu koru ve villası, ekonomi dünyasının yakından tanıdığı Vural Akışık''a ait.

Salamworld, kendisinden uzun vadeli kiralamış.

Villayı görünce seneler önce Akışık''ın Dışbank''taki ofisinde yaptığımız söyleşi geldi aklıma.

Salamworld''un konuşlandığı villayı yaparken korudaki ağaçları kesen Akışık, telafi sözü vermişti bize, boğaza nazır ofisinde balık ikram ederken.

Hortum meselelerinin henüz ortaya dökülmediği yıllardı, döküldü, öğrendik.

Evet, sözünü kısmen tutmuş Akışık. Hatta sadece ağaçları değil, binayı da epeyce köklü dikmiş.

Neyse biz konumuza dönelim. Salamworld korunaklı bir binada çalışıyor. Binaya giriş de zor, çıkış da...

Binadaysanız yetkili birinin parmak izi olmadan dışarı çıkılamıyor mesela.

İçerde hemen her milletten insan çalışıyor. Gözüme ilk çarpan çekik gözlü Asyalı hanımlardı.

Genç Müslüman nüfusun yoğun olduğu Malezya ve Endonezya''ya özel bir önem veriyor olmalılar.

Tatar kökenli Yönetim Kurulu Başkanı ile Rusça konuştuk. Tercümanlığımızı da yarım başörtüsü takan, Rusya''da Türk dili okumuş asistanı yaptı.

Bu arada bir not.

Ailesinde işitme engelli birey olan herkes gibi iyi beden dili okuyucusuyumdur.

Bu becerimin üzerine gazetecilik deneyimleri de eklenince, mimikler, sıradan birine göre daha fazla konuşur benimle. Yani dilin ne söylediğinin yanı sıra gözlerin, dudakların, yanakların, ve ellerin ne söylediği de önemlidir benim için.

Bu sebeple ağzıyla kalbi arasındaki frekans tutmayanları çabuk yakalarım.

Salamworld''de de yukarıdaki yeteneklerimin işe yaradığını söyleyebilirim.

Tatar işadamı, iyi bir tüccar gibi bakıyor ve bu projeye yürekten inanıyor.

Bunu gördüm.

Sıra geldi merak edilen soruların cevabına.

Önce bu işin adına, taklitçiliğimiz ve kopyacılığımızın tezahürü olan ''İslami Facebook'' demeyi bırakalım. Ardından şunu söyleyelim.

Salamworld, bugüne kadar aşina olduğumuz türden, basit, ucuz bir iş değil.

İşin arkasındaki isimler oldukça sıkı hazırlanmışlar.

Öte yandan sanıldığı gibi masum bir proje de değil.

Yani bu site açılınca kimsenin dünyası-ahireti filan kurtulmayacak.

Aksine duyarlılık sebebiyle internetin sosyal ortamlarına uzak olan Müslümanları da bilgisayar başına oturtacak. (Bu kimin işine yarar? Sadece soru...) Sonra da ''bak benim ne kadar çok Müslüman üyem var'' deyip, para kazanacak.

İşin özeti bu.

Hatırlar mısınız? Kanal7, Samanyolu yokken de televizyon izlenirdi mahallede.

Sonra televizyonun İslami olanı çıktı, ne oldu?

Televizyona iblis diyenler evine bir kaç yüz bin ekran tv aldı.

Sonra ne oldu? Sadece Kanal7, Samanyolu değil, Cine 5''in kırmızı noktalı programları da izlenir oldu.

Yani mesele televizyonun, radyonun, İslami olanı meselesi değil.

Mesele başka.

Demek istiyorum ki, salamworld geldi internet Müslüman oldu sanmayın.

Müslüman kardeşlerinizi tanıyın ama kendinizi de başka sitelerde Parçala Behçet izlerken bulmayın.

Maazallah.

Bu arada söylemeyi unuttum. Tatar işadamı, sıkı bir Erbakan ve Erdoğan hayranıymış. Hatta Refah isimli bir parti bile kurmuş vakti zamanında.

Hala İşin arkasında ne var? diye soruyorsanız, o sorunun cevabı şimdilik şu: Enfes bir boğaz manzarası!

Uludere''ye ağlamak

Murat Aksoy ve Hilal Kaplan Uludere''ye gidip geldiler. Hilal, Kaymakam''a saldırdığı için tutuklanan Uludereli çocuklardan birinin cezeevinden yazdığı mektubu yayınladı. ''Adalet, adalet, adalet'' diyor çocuklar. Okudum ve kahroldum. Sanırım bizim kuşağın en büyük imtihanı bu. Ateşin nereye düştüğünü unutturmamak için ağıt yakmaya devam ederken, bir yandan da başımıza bir daha bomba düşmesin diye mücadele vermemiz gerekiyor. Başımıza bomba yağdırma heveslisi o kadar çokki... Bombalardan fırsat bulup ağlayamayacağız yoksa...

12 yıl önce
Sizi de "sanal dünya cemaati"ne bekleriz
1071, 1453, 1915, 15 Temmuz 2016
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir