|
BDP"nin milliyetçileştirebildiklerinden misiniz?

Söylemiştim, hatırlarsınız benim doğduğum köyde iki bayrak dalgalanır.

İki şehidin mezarlarının başında. İkisi de yeğenim.

Bundan 15 yıl önce ilk şehidimizi verdiğimiz günlerde, köy meydanında idealist bir genç olarak konuşuyordum.

''Keşke daha anlamlı bir savaşta ölseydi'' diye.

Vatanını beklerken ölmüştü yeğenim. Ve en kalbi duygularıyla şehit olmuştu. Kanının son damlasına kadar şehitti ama pis bir savaşın da kurbanlarından biriydi bana göre.

Çünkü benim kafamda ve kalbimde acabalar vardı o zaman.

O acabalar hiç bitmedi.

O gün PKK denilen çapulcuların arkasında, gencecik çocukların kanıyla beslenen vampirler olduğuna, bu savaşın sürmesini isteyen çakal sürüleri olduğuna inanıyordum.

At iziyle, it izinin birbirine karıştığı günlerdi o günler.

Jitem''iyle, Hizbullah''ıyla askeriyle polisiyle, teröristi ve militanıyla kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı günlerdi. Bu yüzden pisti.

O gün benim yaşıtım olan, idealleri olan, sağcı, solcu, İslamcı kaç kişi varsa hepimiz aynı kanatleri paylaşıyorduk.

O gün ''büyüklerimize'' göre delice kanaatlerdi ama hepsinin sonraki yıllarda ne kadar da doğru olduklarına şahitlik ettik.

Bugün devletin içinde yapılan temizliğin herkes farkında...

Bugün Türkiye''de, TSK''da, Emniyet''te yaşanan temizliğin arkasında, o gün düşünceleriyle, fikirleriyle devletin düşmanı gibi görünen ancak ülkesini sözde milliyetçilerden, Sincan''da halkına karşı tank yürütmeyi meziyet sanan askerlerden çok daha fazla seven idealist gençler var.

Kürdüyle, Türküyle herkes bunu görüyor.

Her ne kadar eski alışkanlıklarını tümüyle terketmeseler de güvenlik güçlerinin yeni devlete ayak uydurma çabasının da farkındayız. En azından ayak uydurmak istemeyenleri ikna edebilecek dirayette yöneticilerin varlığını biliyoruz. Eski devletteki hükümranlıklarını sürdürmek isteyenlerin yeni Türkiye''de yeri yok...

Bunların yüzde 80''ini inandığım için, yüzde 20''sini öyle olmasını umut ettiğim için yazıyorum.

15 yıl önce devletin işlediği cinayetleri, yaptığı zalimliği farkeden, Kürtlerin, Müslümanların başını ezmek için hazır bekleyen zalim devletin içyüzünü dillendiren bizler, bugün yukarıdaki cümleleri kurabilecek bir noktaya geldik. Bu güzel tespitleri ve temennileri devletten bir çıkarımız, beklentimiz olduğu için dillendirmiyoruz.

Kürtler adına, Türkler adına, Anadolu insanı adına beklentilerimiz ve çıkarlarımız var. Umudumuz var.

Ama bu umudu yoketmek isteyenler de var. Türkiye''de aklı başında herkes aynı soruyu soruyor:

Mezopotamya gibi bir medeniyetin bakiyesi olduklarını iddia eden Kürtler, kala kala savaş çığırtkanlığı yapan BDPlilere mi kaldı? Yok mu elini vicdanına götürüp, ''yeter artık!'' diyecek bir tane Kürt!

Siyaset bir beceri işidir.

Çoluk çocuğun eline verirseniz, miting meydanına çıkıp kalabalığı karşısında görünce kendinden geçiverir. Miting meydanında yaptığı ateşli konuşmanın ardından halkın arasına inen bu toy siyasetçiler, 90lı yıllarda babasını, abisini, kardeşini faile meçhule kurban veren, evi köyü yakılan ve bunların intikamını almak için bekleyen Kürt çocuklarının arasına karışınca kendilerini kaybediveriyorlar.

''Ne güzel konuştun, Ne harika konuştun'' denilmesi, ''Kahraman'' muamelesi yapılması hoşlarına gidiyor.

Egoları uğruna hem Kürt halkına, hem Türk halkına yazık ediyorlar. 15 yıl önce devletin yanlışlarını yüksek sesle eleştiren insanları bile Milliyetçi olmak zorunda bırakıyorlar.

Buraya yazıyorum!

Bizim köyün nüfusu 200. Bizim köyde 100 kişiye bir şehit düşüyor!

Bu ne demek biliyor musunuz?

Bu halkın yüzde 1''inin şehit olmasına razı olması demek!

Ama bizim köy, buna rağmen ''Asimilasyon olmayacak, zulüm olmayacak, insan hakkından taviz verilmeyecek'' diyen bir partiye 120 oyun 100''ünü verme olgunluğunu, dirayetini gösterebilmiş bir köy.

Kürt aydınları, Kürt ileri gelenleri, kanaat önderleri, bu ülkenin önüne gelen AK Parti gibi bir fırsatı kaçırırsa, bizim köyden böylesine bir barış çağrısını bir daha alamaz.

Eğer söylemlerinizle Türk halkını Milliyetçileştirmeye devam ederseniz, Hakkari''de olan bitenin adı bu milletin vicdanında gerçekten ''savaş'' adını alır. Yani Çanakkale neyse Hakkari de o olur.

Bırakın, mazlum Kürt halkının eski devletten intikamı hukukla, adaletle alınsın.

İki milleti de bu kadar milliyetçileştirdiğiniz yetmez mi?

13 yıl önce
BDP"nin milliyetçileştirebildiklerinden misiniz?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’