|
Vatandaştan gazeteci olur mu?

Her gazetecinin meslek hayatı boyunca defalarca yüzyüze geldiği bir gerçektir, kaset olayı...

Birileri, birilerinin kasetini servis etmek için önce gazetecileri bulur.

Bu tür durumlarda tanıdık gazeteciler her zaman en sağlıklı yoldur.

Meslekte hatırı sayılır süreyi geride bırakan tüm meslektaşlar gibi bana da defalarca böyle teklifler gelmişliği vakidir.

Bu teklifler karşısında verilecek bir kaç tepki vardır.

Birincisi niyetten emin olmak.Çünkü gazeteci avcıdır ama ava giderken avlanma ihtimali de yüksektir.

Yani kullanılmadığından, bir oyuna kurban gitmeyeceğinden, büyük bir tezgahın parçası olmayacağından da emin olmalıdır.

Mesela Cübbeli Ahmet''e yönelik son derin operasyonda sözü edilen şantaj amaçlı montaj kasetler, Haber Türk muhabirine teklif edilmiş, ancak Haber Türk, etik olarak bu kaseti reddetmiş, hatta bunu da haber yapmıştı.

Bence Haber Türk o kaseti ele geçirebilseydi ya da Haber Türk''ü yönetenler o kasetin gerçek olduğuna yüzde 100 inansalardı, o haberi asla atlamazlardı. Haber Türk, bana göre bu organizasyonu çözdü.

O günler yayınlanan ''Bize getirdiler, almadık'' haberinin alt metnini okursanız, ''montaj kasetten nemalanma'' niyetini niyetini çözebilirsiniz. Değil mi ki, aynı Haber Türk, şiddetin pornografisini yayınlama konusunda hiç tereddüt etmedi.

Konuya dönersek, eğer bu teklifler karşısında niyetten emin olmuşsak, yani kullanılmadığımızdan ve karşımızdakinin gerçekten para kazanmak istediğinden emin isek, ikinci sırada bakacağımız konu, popüler şahsa ait fotoğraf ya da görüntünün haber değeri taşıyıp taşımadığıdır.

Haber değeri, üçüncü yani pazarlık aşamasının da başlangıç noktasıdır.

İhalenin açılış miktarını, satıcının çömezliği ve suçlu olup olmadığı, habercinin uyanıklığı ve tabi ki haber değeri belirler. Eğer parada anlaşılmışsa çok küçük çaplı bir kayıt dışı ekonomi olayı gerçekleşir.

Çünkü ortada fatura kesilecek ne bir vatandaş, ne bir şirket vardır.

Satıcı yüzde 99 ihtimalle kimliğini gizleyen bir kişidir, bu sebeple, asla çek, senete yanaşmaz. Ve nihayet para medya kurumunun kasasından çıkıp, habercinin eliyle satıcıya ulaştırılır.

Özellikle magazin basını bu konuda mahirdir ve bu tür pazarlıkları sıkça yapar ve medyanın sonuca gitmeyi en iyi bilen servisidir.

Yani sanmayın ki, boyalı basındaki ''özel haber'' damgalı fotoğrafların tümü magazinciler tarafından çekilir... Popüler isimlerin yanı başındaki hizmetkârları, takıldıkları mekanların görevlileri birer kaşeli gazetecidir aslında... Kimi haber uçurur, kimi fotoğraf...

Bugün 2-3 megapiksellik bir fotoğraf artık gazetelerde çok rahat yayınlanabiliyor.

Ve orta halli bir cep telefonunun çektiği görüntüler televizyonlar için yeterli...

İnternetin ise ne kuralı var ne kanunu... Yeter ki haber değeri olsun!

Bir süredir Galatasaray Üniversitesi''nde medya üzerine bir programa devam ediyordum.

Gördüm ki, yeni nesil pazarlama stratejilerinden ikna yöntemlerine kadar artık tüm derslerin ortak bir konusu var. Yeni Medya!

Ve bıkmadan usanmadan tartışılan konu ise Vatandaş gazeteciliği...

Öğrencilerimden de en çok aldığım soruların başında da yine vatandaş gazeteciliği geliyor.

Yazının girizgâhındaki kaset satıcılar, gönüllü muh(a)birler, kaşeli garsonlar ile gazeteciliğin geleceğini belirleyecek olan vatandaş gazeteciliği arasında derin ilişkiler var.

Önümüzdeki yıllar, bu ilişkilerin seyrini ve sürecini belli edecek.

Örneğin sorulacak sıkı sorulardan bazıları şunlar:

Herhangi bir vatandaş, herhangi bir toplantıyı vatandaş sıfatıyla izleyip, o toplantı sonrasında gazeteciliğin gereklerini yerine getirmek isterse ne olacak? Herkesin elinde FullHD kayıt yapan ve fotoğraf çeken cep telefonları varken, hangi vatandaşa gazetecilik belgesi sorulabilecek? Ve tabi ki cebinde Başbakanlık damgalı Sarı Basın Kartı taşıyıp vapura, tramvaya bedava binen ''Vesikalı Gazeteciler'' ne olacak?

Yine sorulması gerekli sorulardan biri de mutlaka şu olmalı:

Milyonlarca insanın elindeki haber değeri taşıyan görüntülerin, fotoğrafların, bilgilerin değerine kim karar verecek, geleneksel medya ile bu korkunç datanın buluşmasını kim organize edecek?

Bu konuda benim de fikirlerim var. Ancak şimdilik burada keselim. Bu hafta boyunca bunu, yani vatandaş gazeteciliğini birlikte tartışalım, haftaya ömrümüz yeterse devam edelim.

Hayırlı pazarlar...

12 yıl önce
Vatandaştan gazeteci olur mu?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’