|
Tarımsal desteklemelerin cari açığa ve büyümeye etkisi

Bakanlar Kurulu’nun “2018 yılında yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Kararı” 26 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Dünya genelinde gerek az gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin tamamında devlet, tarım sektörünü harekete geçirmek için az yada çok bir rol üstlenmektedir.



Ekonomik kalkınmada tarım sektörünün rolü, hiçbir zaman ‘sanayinin yerine tarım sektörü vasıtasıyla kalkınma gerçekleştirelim’ anlamına gelmemiştir. Ancak, hızlı ve çarpık kentleşmenin ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olan gelir adaletsizliği nedeniyle, tarımın önemi yeniden anlaşılmış ve bu sektöre yönelik özel politikalar gündeme gelmiştir.

Tarımsal girdilerin desteklenmesinin çiftçinin üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesi ve halkın tarım ürünlerine daha ucuz ulaşabilmesi için AK Parti hükümetlerince son on beş yılda 103 Milyar TL hibe desteği sağlanmıştır.

Kalıcı ve güçlü bir tarımsal yapının oluşmasında tarımsal desteklerin önemi büyük. 2002 yılında tarımsal destek için ayrılan bütçe 1.8 milyar TL iken, 2018 yılı bütçesin de 14.5 milyar TL ayrılmıştır.

Ayrıca, 2006 yılından itibaren Kırsal Kalkınma Programları kapsamında uygulanan “Ekonomik Yatırımlar” programında, Türkiye genelinde tarımsal üretime yönelik modern tesisler ile tarımsal ürünlerin işlenmesi ve paketlenmesine yönelik toplamda 7735 adet tarıma dayalı muhtelif yatırım projesi gerçekleştirilmiştir. Bu programlar için harcanan toplam hibe tutarı ise 3.3 milyar TL ‘dir. Ayrıca, program sayesinde 90.000 istihdam sağlanmıştır.

Aynı dönemde toplulaştırma, ulaşım, sulama gibi altyapı yatırımlarının yanı sıra çiftçilerin modern makine-ekipman ihtiyaçlarını karşılamalarına ve üretilen tarımsal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına yönelik tesislere yüzde 50 hibe desteği sağlanmıştır.

Yine, 2002 yılında yaklaşık 4 bin adet olan 50 baş üzeri işletme sayısı, 25 bini geçmiştir.

Kırsal kalkınma destekleri kapsamında Son yılların en başarılı örneği, genç çiftçilerin desteklenmesi projesi olmuştur. Yaşlanan nüfus ile kırsalda tarımsal üretimi sürdürmek zor. Bu nedenle gençlerin kırsalda kalmasını ve üretim yapmasını sağlamak için her yıl, toplam 450 milyon TL bütçe ayrılarak 14.978 genç çiftçinin desteklenmesi sağlanmıştır.

Bu destekler sayesinde tarım sektörünün GSMH içindeki payı artırılmaya çalışılmıştır. Bu pay ne kadar büyükse ve nispi gelişme hızı ne kadar yüksekse, ekonomik büyümeye katkısı da o kadar yüksek olur.

Tarımsal ekonomik büyüklüğün bir başka göstergesi de tarımsal ürün ihracatıdır. 2002 yılında toplam ihracatın içinde tarım ürünlerinin payı yüzde 12.6 ile 4,6 milyar dolar iken, 2017 yılın da yüzde 14’e yükselerek 17 Milyar TL olmuştur.

Tarım ürünleri ihracı yoluyla döviz geliri elde edilmesi veya ülke gıda malları ithalatçısıyken yerli gıda malı üretimine geçmesi, döviz giderlerinin kısılması yani döviz tasarrufu gerçekleştirilmesi, cari açığın kapanması ve büyümeye katkı anlamı taşır.

Ancak; tarımsal potansiyeli son derece yüksek bir ülke olan Türkiye, bitkisel üretimden hayvancılığa, gıda ürünlerinden balıkçılığa hemen her şeyi üretme ve yetiştirme potansiyeline sahip bir tarım ülkesi olmasına rağmen, toplam 23.949.000 hektar tarım arazisini verimli bir şekilde kullanamamakta ve dolayısıyla ihracatta daha fazla pay alamamaktadır.

Çözüm mü?

Özellikle, bitkisel üretimde, çalışmaların başarıya ulaşması ülke genelinde % 60’lar düzeyinde olan destekleme sistemine kayıt oranının tüm çiftçileri kapsayacak şekilde genişletilmesine bağlıdır.

Bu amaçla; tarımsal desteklerin mülkiyet şartı aranmaksızın, mülkiyet hisse bağı yeterli görülerek taahhüt karşılığı araziyi işleyene verilmesinin sağlanması ile birlikte ÇKS sisteminin tüm çiftçileri kapsayacak şekilde revize edilmesi (yem bitkisi, mazot, gübre desteklerinden tüm çiftçilerin yararlanabilmesi) bitkisel üretim desteklerinin (yem bitkisi) etkinliğini artıracaktır.

Hayvancılık desteklerinin % 60’ı batıdaki 15 ile ödenir hale gelmiştir. Bu süreç doğudaki küçük işletme sayısını hızla azaltmıştır.

Özellikle son 10 yıl içerisinde; düşük maliyetli meraya dayalı aile işletmelerin den (genellikle Anadolu ve doğu illerinde) oluşan ülkemiz hayvancılık sektörü, daha yüksek maliyetli kapalı sistem, yem ve girdi olarak dışa bağımlı ticari işletmelerin ağırlıklı olduğu bir yapıya dönüşmüştür. Dolayısıyla, Mera ve kaba yem üretiminin fazla olduğu doğu illerinde yetiştirici sayısı (özellikle aile işletmeleri) azalmıştır.

Ülkemiz sosyal yapısı, kalkınma süreci ve istihdam politikaları dikkate alınarak, aile işletmeciliği yaşatılmalıdır.

Ülke genelinde hangi bölgelerde hangi ürün ekilecek, master planı yapılmalı ve illerle paylaşılarak hemen uygulanmaya alınmalıdır. Bölgesel bazda soğuk hava depoları ve işlenmiş gıda tesisleri kümelenmesi yapılmalıdır.

Sonuç olarak;

Ulaştırmadan, makine sanayine, işlenmiş gıdadan inşaat sektörüne kadar pek çok faaliyet alanını etkileyen tarımsal alandaki üretim artışı, diğer sektörlerin de büyüyüp genişlemesine yarayacaktır.

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “Güçlü ülke, tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir”.

#Tarım
#Ekonomi
#Destek
6 yıl önce
Tarımsal desteklemelerin cari açığa ve büyümeye etkisi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset