Bu hafta sonu itibariyle açıklanan rakamlara göre dünya genelinde Kovid-19 virüsü nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 600 bine, vaka sayısı ise 14 milyona ulaştı. Bu virüsten bugüne kadar en fazla can kaybı 142 bin ölümle ABD’de görüldü. Bu ülkeyi 77 bin ile Brezilya, 45 bin ile İngiltere takip ediyor. Nüfusu 400 milyondan az olan ABD ve Brezilya’daki vaka sayıları ise sırasıyla 3,6 milyon ve 2 milyona ulaştı. Hindistan, ABD ve Brezilya’dan sonra geçen hafta sonu itibariyle dünyada 1 milyonun üstünde vaka sayısına ulaşan üçüncü ülke oldu. Görünen o ki bu salgın ilk aylara oranla etkisini biraz azaltsa da hayatımızı etkilemeye devam edecek.

Çin’in Vuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan Kovid-19, 200’den fazla ülke ve bölgeye yayıldı. Bu salgının yılın başında dünyada yarattığı tedirginlik ülkeleri, özellikle ticareti çok olumsuz bir şekilde etkiledi. Yılın ilk altı ayında ülkeler içeri kapanarak bu salgından korunmaya çalıştı. Ancak bunun ekonomik faturası çok ağır oldu. Yılın ikinci yarısında vaka sayılarındaki artışların yavaşlaması ile de ülkeler kısıtlamaları gevşetme yoluna gitti. Fakat gevşemeye yönelik adımlarla vakalarda tekrar artış kaydedilmesi, tedbirlerin tekrar devreye sokulmasını gündeme getiriyor. Dolayısıyla şimdilerde ekonomileri ikinci dalga korkusu sardı.

Örneğin, ABD’de ekonomik faaliyetler hemen hemen tüm bölgelerde arttı. Ancak Kovid-19 salgını öncesinde olduğundan düşük seviyelerde kaldı. Çünkü ABD Kovid-19 salgınının merkezi ve en çok can kaybının yaşandığı ülke olmaya devam ediyor. Vaka sayılarındaki artış her geçen gün yeni bir rekora imza atıyor. Salgında vaka sayılarında görülen artış nedeniyle, ABD’nin eyaletlerindeki normalleşme süreci de kesintiye uğruyor. 20’yi aşkın eyalette, Kovid-19 vakalarındaki artışı kontrol altına almak amacıyla normalleşme adımlarının yavaşlatıldığı açıklandı.

Yine, Avustralya vaka sayısındaki artışların tekrar başlamasıyla ilk harekete geçen ülkelerden biri oldu. Ülkenin en büyük şehri Melbourne’da karantina tedbirleri geri döndü.

Hong Kong yerel hükümeti 13 Temmuz’da vakalarının artmasıyla önlemlerin sıkılaştırıldığını açıklamış, eğlence mekanları, güzellik ve spor salonlarının 7 gün kapatılacağını duyurmuştu.

Vaka sayılarındaki sert yükseliş nedeniyle İsrail yönetimi, 6 Temmuz’da aralarında spor salonları ve gece kulüplerinin de yer aldığı mekanların yeniden kapatılması kararı almıştı. Sinagog ve lokantalara da 20 kişi sınırlaması getirilmişti.

Virüsün ikinci büyük küresel dalgası ekonomik faaliyette daha fazla bozulmaya yol açabilir. Yılın ilk yarısında çok olumsuz etkilenen havayolu şirketlerinin, turizm sektörünün, yeme içme sektörünün, ikinci bir dalganın oluşturacağı krizin ekonomik sonuçlarından çok olumsuz etkilenecekleri açıkça görülüyor.

Bu etki iş gücü piyasasında ciddi bozulmalara neden olacaktır. Yine şirketlerin nakitlerini tüketmesiyle iflasların da yaygınlaşacağını varsayarsak salgın yoksulluk ve eşitsizliği daha da artıracaktır.

Bu tehlikeyi gören birçok ülke lideri, ikinci bir dalga oluşsa da tekrar ilk yarı gibi ülkelerini kapatmayacaklarını belirttiler. Örneğin, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında ülke çapında ikinci bir toplu karantinaya ihtiyaç olmayacağını belirtti.

Yine Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ta aynı şekilde, G20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları ile G20 Eylem Planı’nda gelinen aşamayı değerlendirdikleri toplantıda; ikinci bir Kovid-19 dalgası yaşanması halinde dahi ekonomilerimizin tamamen kapanmamasının, uluslararası ticaret ve iş birliğinin sürdürülmesinin önemini özellikle vurguladı.

Bu yılın başında benzeri görülmemiş bir düşüş kaydeden küresel ekonominin daha fazla kötüleşmemesi için, birçok ülke ekonomik güçlerine göre bütün imkanlarını seferber etti. Ülkeler aldıkları mali tedbirler ve merkez bankalarının büyük likidite enjeksiyonlarıyla kendi ekonomilerini desteklediler. Bu olağanüstü çaba sayesinde tam düzlüğe çıkılmasa da önemli mesafe alındı.

Ancak, ne olursa olsun eğer söylendiği gibi ikinci dalga gelirse dünyada nasıl bir yol izleneceğinin netleştirilmesi gittikçe önemli hale gelmekte.