|
Kovit-19 salgınının tarım sektörüne etkileri

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulamaya geçmesi sonrasında yapılan Tarım Şurası’nda alınan kararların hayata geçirilmesi çalışmaları, 2020 yılının başında başlayan Kovit-19 salgınından sonra daha da önemli hale geldi. Salgın döneminde birçok sektörün üretime ara vermesine veya kapasite kullanım oranını düşürmesine rağmen tarım sektörü faaliyetlerine devam etti. Belki de bu salgından en az etkilenen ve en önemli hale gelen sektör de tarım sektörü oldu.

Dünyada tarımda ilk on ülke arasında yer alan Türkiye’nin pandemi süresince hiçbir üründe sıkıntı çekmemesi ve kendi kendine yetebilmesi ülkemizin tarımda geldiği noktayı da göstermektedir. Elbette bu noktaya gelinmesinde son 18 yılda tarım sektörüne yapılan destek ve sübvansiyonların etkisi büyük.

Bu süreçte sağlanan desteklerle birlikte toplam gayrisafi milli hasıla içinde tarım sektörünün payı 37 milyar TL’den 275 milyar TL’nin üzerine çıktı. Tarımsal ihracatımız da 3,8 milyar dolardan, 18 milyar dolara yükseldi. Dünyanın sayılı tarım ülkelerinden biri haline geldik.

Türkiye ekonomisi ile ilgili ikinci çeyrek rakamlarına baktığımızda birçok sektörde daralma yaşanırken tarım sektöründe %4 gibi ciddi bir büyüme yaşandığını görüyoruz. Ancak, kovit-19 salgınının uzaması halinde tarım ve gıda sektörünün de olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz.

Her ne kadar Türkiye’de salgına karşı ilk aşamada iyi bir sınav vermişse de, bundan sonraki süreçte salgının tarım ve gıda sektörü üzerindeki olası olumsuz etkilerini azaltmak için daha proaktif kararlar alındı. Bu bağlamda öncelikli olarak;

Hazine ve Maliye Bakanlığı, bünyesindeki Hazine malı tarım arazilerinin 10 yıl süreyle topraksız ve yeterli toprağı olmayan çiftçilere tahsis edilmesi için karar aldı.

“Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımlar ve Kırsal Ekonomik Altyapı Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Karar” yayımlandı. Bu karar kapsamında, tarıma dayalı ekonomik yatırımlar ile kırsal ekonomik altyapı yatırımlarına, proje tutarının üst limitinin yüzde 50’sine kadar hibe desteği verilmesi kararlaştırıldı.

Yine son yıllarda girdi maliyetlerinin yüksekliği ve üretim alanından tüketim alanına yüksek fiyat artışı, birçok üreticinin üretimden vazgeçmesine neden olmuştu. Hatta daha önce üretici, ürününün değerini alamadığından şikayet etmekteydi. Son dönemde hem fındık hem kaysı için açıklanan fiyatlar üreticileri memnun edecek düzeyde gerçekleşti. Sektör temsilcileri sezon öncesi açıklanan taban fiyatın ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) piyasadan alım yapmasının üreticiye güven verdiğini kaydettiler. Ayrıca, pancar ve pamukta da desteklerin artırılması için çalışmalar yapılıyor.

Bunların dışında, tarımsal üretimin devamlılığının sağlanması için küçük çiftçiler modern gıda değer zincirlerine dahil edilmelidir. Böylece hem kırsal hem de kentsel alanlarda gıda güvenliği sağlanabilir. Bunun için de kırsal nüfusun yaş ortalamasını gençleştirmeye yönelik politikalar geliştirilmeli.

Tarımda dijitalleşme ile birlikte, tarladan sofraya uzanan gıda tedarik zincirinin geliştirilerek fire ve israfın önlenmesi için sözleşmeli tarım uygulamaları geliştirilmeli. Sözleşmeli çiftçiliğe katılım, çiftçinin gelirini en az iki katına çıkaracaktır.

Küresel iklim değişikliğinin tarım ve gıda sektörü üzerinde yarattığı baskıyı azaltmak için küresel iklim kriziyle çok ciddi olarak mücadele edilmesi gerekmektedir. Şu an küresel ısınmanın tarım üzerindeki etkisi gittikçe artmaktadır.

Koronavirüs salgını sonrası döneme dair olasılıklar sadece bunlardan ibaret de değil. Tarım ve gıda sektörü bütün dünyada yeni pandemi süreciyle birlikte gittikçe artan stratejik bir öneme kavuşmaktadır. Bu nedenle yüzeysel önlemlerden çok, Tarım Şurası’nda öne çıkan tarımsal reformların acilen hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır.

Ama en çok üzerinde durmamız gereken konu, koronavirüs salgınıyla birlikte yerli üretimin daha da kritik hale gelmiş olmasıdır. Üretime açılmayan Hazine arazilerinin dağıtımı ile birlikte, ekilmeyen alanların ekilebilir hale gelmesi için gerekli destek ve teşviklerin de bir an önce sağlanması gerekir. Çünkü önümüzdeki dönemde ihracat yasakları ve kısıtlamaları ile stokların artan önemi nedeniyle artık ithalat da eskisi kadar kolay yapılamayacak.

#Koronavirüs
#Ekonomi
#Üretim
#Tarım
3 yıl önce
default-profile-img
Kovit-19 salgınının tarım sektörüne etkileri
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..