2020 yılının başlarında dünyaya yayılmaya başlayan Kovit-19 salgınının ardından dünyanın nasıl bir yöne doğru gideceği ciddi bir şekilde tartışılmaya başlanmıştı. Ülkelerin kendi içine kapanması ve sadece zorunlu ihtiyaçları için ticaret yapacak olması, küresel ticaret üzerinde ciddi kaygıların oluşmasına neden olmuştu.
Bir de dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ve Çin’in danışıklı dövüş yapıyormuş gibi küresel ticareti tehdit etmeye devam etmeleri, dünya ekonomilerini fazlasıyla tedirgin ediyordu.
İşte böyle bir ortamda başka bir ifadeyle ülkelerin birbirleriyle ticaretinin dibe vurduğu bir dönemde, dünyanın en büyük mobil oyun firmalarından Amerikalı Zynga, Türk mobil oyun üreticisi Peak Games’i 1,8 milyar dolara satın aldı. Böylece Peak Games, teknoloji dünyasında 1 milyar doları geçen bir start-up için kullanılan “unicorn” tabirini alan ilk Türk şirketi oldu. Söz konusu satın alma ile Peak Games, Türkiye tarihinin de en değerli şirketleri arasına girmiş oldu. Bu anlaşmayla da Zynga, bugüne kadarki en büyük satın alma hamlesini Türkiye’de gerçekleştirmiş oldu.
Bu satışın Kovid-19 salgının yaşandığı bir dönemde gerçekleşmesi, dijital iş modelinin böyle bir krizden ne kadar az etkilendiğini göstermesi açısından da önemli.
Aslında, Zynga ile Peak’in ilişkisi hatta Zynga’nın Türkiye ile ilişkisi de eskiye dayanıyor. 2017 yılında Peak’in sahip olduğu bazı oyunları 100 milyon dolara satın alan Zynga, daha sonra 2018 yılında Türk mobil oyun şirketi olan Gram Games’i 250 milyon dolar karşılığında satın almıştı.
Yine bunların dışında Türkiye’den çıkan ve yabancılara satılan diğer girişimler nelerdir diye baktığımızda, aklımıza ilk olarak 2018 yılında Trendyol’un 728 milyon dolara Ali Baba tarafından satın alınması ile 2015 yılında Yemek Sepeti’nin 589 milyon dolara Delivery Hero’ya satılması geliyor. Ülkemizdeki yapılan diğer önemli ‘exit’lere (satışlara) baktığımızda ise; Opsgenie, Gram Games, Gitti Gidiyor ve Markafoni gibi önemli girişimler dikkatimizi çekiyor. Son beş yılda yaklaşık 4 milyar dolarlık bir satışın gerçekleştiğini görüyoruz.
Bu satışın özelinde bugüne kadar yapılan ‘exit’lerin ülkemize neler kazandırdığına baktığımızda;
Öncelikle, ihracatın düştüğü bir dönemde önemli bir döviz geliri sağlamıştır.
Bu satış, Türkiye’nin sadece Avrupa’da değil, dünyada da en büyük mobil oyun başkentlerinden biri haline gelmesini sağlayacaktır. Anlaşmayla, birlikte %100 sahipliği Zynga’ya geçen ve Türkiye’de operasyon sürdüren Peak Games’in, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden biri olması ülkemiz için de önemli olacaktır.
Peak; mühendislik, sanat, tasarım, işletme ve sosyal bilimler dallarında Türkiye’nin 35 farklı üniversitesinde eğitim görmüş ve yetişmiş 100 kişilik bir ekipten oluşuyor. Her satış gençlere ilham kaynağı olmuştur. Alanında dünyanın en büyük oyunculardan biri olan Zynga’nın Peak Games’le yaptığı bu stratejik ortaklık, ülkemize ve ülkemiz beyinlerine duyduğu güveni göstermesi açısından da ayrıca önemli.
Bu satışın arkasında, hükümetin son on yılda yaptığı teşviklerin de çok büyük payının olduğunu unutmamak lazım. Daha bir ay önce Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı 3 yılda 1 milyon yazılımcı yetiştirme programı, bu konuya hükümetin ne kadar önem verdiğini gösteren önemli bir durumdur.
Hükümet, KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumlarla ülkemizdeki girişim ekosistemine önemli destekler vermektedir. Dijital teknoloji üzerine yoğunlaşan girişimcilik; teknoparklar, kuluçka merkezleri, devlet teşvikleri ve girişimcilere yönelik fonlarla Türkiye’de her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Son dönemde ülkemizdeki teknopark sayısı 81‘e ulaştı. Söz konusu teknoparklarda bugün için toplamda 5 bin 334 girişimci yer alıyor. Son verilere göre Türkiye’de pek çoğu teknoparklar içerisinde yer alan startuplara yılda 200 milyon dolarlık yatırım yapılıyor.
Ayrıca, ülkemizdeki özel şirketler oluşturdukları girişim sermayesi yatırım fonları, melek yatırımcılar ve melek yatırım ağları ile girişim ekosistemine büyük destekler vermekteler. Bugün itibariyle ülkemizde 500’ün üzerinde melek yatırımcı ve 15 adet melek yatırım ağı bulunuyor.
Türkiye’de 2020 yılında bu desteklerin artmasıyla birlikte yazılım alanında yaşanacak olumlu gelişmelerle, ülke olarak ideallerimize ve hedeflerimize ulaşmamız çok daha kolay olacak.
