|
Türkiye’nin dış borç ödemelerinde sorun var mı?

Türkiye, 2013 yılına kadar çok düşük faiz oranları ile uzun vadeli borçlanma imkanına sahipti. Bahse konu dönemlerde Türkiye’nin CDS primlerinin oldukça düşmesi ve ülke riskinin azalması, hem doğrudan yatırım hem de portföy yatırımları olarak Türkiye’ye olan para akışını oldukça olumlu etkiliyordu. Ancak, hepimizin bildiği gibi 2013 yılında IMF’ye olan borcun son taksiti ödendikten sonra ülkenin başına gelmedik iş kalmadı.



Kurgulanan tüm oyunlara rağmen, Türkiye bu süreçte de önemli yatırımları gerçekleştirmeyi sürdürdü ve ihracatta önemli bir ivme yakaladı. Yeni yatırımların artmasında, özellikle özel sektörün yurt dışı borçlanması etkili oldu. Bugün özel sektörün borç ödemesinde sorun yaşanmamasının en önemli nedenlerinden biri de ilgili dönemde üretime dönük ihracatın artmasına katkı yapan bu yatırımların yapılmış olmasıdır.

Geçmişten günümüze gerçekleşen dış borç miktarlarına baktığımızda, bir artış eğilimi olduğunu görmekteyiz. Örneğin 2002-2019 döneminde toplam brüt dış borç, %349,9’luk bir artışla 130 milyar dolardan 453 milyar dolara yükselmiştir.

Güncel itibariyle dış borca daha derinden bakıldığında; 2018 yılında yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen 31 Mart 2019 itibariyle Türkiye’nin brüt dış borç stokunun 453,4 milyar dolar, net dış borç stokunun ise 277,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Buna göre, dış borç stokunun milli gelire oranı %60,6 oldu.

2018 yılında kamunun dış borcu 140 milyar dolar iken, 2019 yılının ilk çeyrek sonunda %5,3 bir artış ile 148 milyar dolara yükselmiştir. Özel sektörün dış borcu ise, 298 milyar dolardan 299 milyar dolara yükselmiştir. Belirtilen özel kesim dış borç stokunun 139 milyar dolarlık bölümü (%46,6) finansal kuruluşların (ağırlıklı olarak bankaların) borcundan, kalan kısmıysa (%53,3) reel sektörün borcundan oluşmaktadır.

Finansal kuruluşların özellikle de özel sektör bankalarının borcunda 2018 yılına göre azalış olmasına rağmen, reel sektörün borcunda bir önceki yıla göre %3 civarında bir artış olması; 2019 yılında özel sektörün toplam borcunda kısmen bir artışa sebep olmuştur.

Bankaların dış borçlanmasına baktığımızda; sektörün 2018 yılındaki toplam borcu 164 milyar dolar iken, 2019 yılında 165 milyar dolara yükselmiştir. Buradaki artış, kamu bankalarının borçlanmasından kaynaklanmıştır. Öyle ki özel sektör bankalarının dış borçlanmasında azalış yaşanmıştır.

Ancak dış borç değerlendirilirken esas alınan ölçü dış borcun GSYH’ye oranıdır. Bu oran incelendiğinde de 2013 yılından beri sürekli bir artış yaşandığını görüyoruz.

Türkiye’nin brüt dış borç stokunun GSYH oranı, 2018 yılında %56,7 iken 2019 yılının ilk çeyreğinde %60,6’ya yükseldi. Bu artış kamu kesiminin borçlanmasının artmasından kaynaklanmıştır. Özellikle son yıldaki hazine borçlanmaları etkili olmuştur.

2018 yılı ilk çeyrekte gerçekleşen 467 milyar dolarlık dış borç dikkate alındığında, en yüksek dış borç/GSYH oranının gerçekleştiği 2019’daki borç seviyesinin miktarsal olarak daha düşük olduğu görülmektedir. Bu durum, gayri safi yurt içi hasılada yaşanan düşüşten kaynaklanmaktadır.

Avrupa ülkeleri ile Türkiye’yi kıyaslarsak, yıllardır ciddi bir ekonomik kriz içindeki Yunanistan’ın %173,3’lük dış borç/GSYH oranıyla birinci sırada geldiğini görmekteyiz. Yunanistan’ı %132,5 ile İtalya ve %119,7 ile Portekiz izliyor. Türkiye ise, %60,6’lık dış borç/GSYH oranı ile tüm Avrupa ülkeleri arasında 14. sırada yer alıyor.

IMF’in verilerine göre dünya geneline baktığımızdaysa, gayrisafi yurt içi hasılasına oranlandığında dünyanın en borçlu ülkesi %238 ile Japonya. Japonya’nın, borç batağındaki Yunanistan, İtalya ve Portekiz’den daha borçlu olması dikkat çekici. Yine, 2018 yılına kadar kamusal borçlarında artış yaşayan ABD de en fazla borçlu olan ülkelerden biri.

Borçlu olmak tabii ki çok istenen bir durum değil ama bu ülkelerin bu kadar borçlanmış olması, borcu veren kurumların parasını geri alabileceğine olan inancından kaynaklanıyor. Kredibilitesi yüksek olmayan ülkelerin zaten bu kadar borç alabilmesi mümkün değil.

Dolayısıyla, son on beş yılda Türkiye’nin dış borçlarında meydana gelen artışın da ülkenin kredibilitesinin yükselmesinden kaynaklandığını söylemek mümkündür. Daha düşük faizle daha uzun vadeli finansman sağlanarak önemli yatırımlar yapılmış ve Türkiye bu yolla büyümüştür.

Türkiye’nin toplam borcu içerisinde %66’lık paya sahip olan özel sektörün bir yıl içinde ödeyeceği toplam kredi borcu 59,5 milyar dolar. Bunun yıl içerisinde aylık bazda dağılımına baktığımızda; en düşük ödeyeceği ay 1,9 milyar dolarla 2020 yılının şubat ayı, en yüksek ödeme yapacağı ay ise 7,1 milyar dolarla 2019 yılı Ekim ayı. İçinde bulunduğumuz Eylül ayında ise 3,6 milyar dolar ödeme yapacaktır. İhracatı artan ithalatı azalan bir ülke özel sektörünün, bu ödemeleri yapmasında bir sıkıntı yaşamayacağı açıktır.

#IMF
#Borç
#Banka
#GSYH
#Avrupa
#Türkiye
5 years ago
Türkiye’nin dış borç ödemelerinde sorun var mı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi