|
Erdoğan’ın bu ‘hatalarını’ unutturmak istiyorlar
Dedi ki:
Ne oldu nasıl oldu neden oldu da
Erdoğan
malum çevrelerin olanca nefretini kazandı?

Dedim ki:
Bu ülkede “
vesayetin son kalesi
” tesmiye edilen Cumhurbaşkanlığı makamına, “
Adayımız Abdullah Gül kardeşimdir
” diyerek bir seçilmişi, yani
Sayın Gül'
ü getirdiği için.

Dedi ki:
Neden özellikle
Erdoğan
hedef seçiliyor?

Dedim ki:
Elbette lider olduğu için. Her halükarda yol arkadaşlarını savunduğu için. Dava arkadaşlarından birine haksız eleştiri yapıldığında kimsenin avuruna zavuruna bakmadığı için. Mesela,
Abdullah Gül
cumhurbaşkanı seçildiği dönemde
Hürriyet
'te yazan
Bekir Coşkun
, “
O benim cumhurbaşkanım değil. Olamayacak da… Ama benim gibi çoğunuzun da cumhurbaşkanı değil, sadece siz bunun farkında değilsiniz…
” deyince
Sayın Erdoğan
lafı hiç eğip bükmeden Sayın Gül'e sahip çıkmış, “
o vakit bu ülkenin vatandaşı değilsin”
demişti.

Dedi ki:
Başka?

Dedim ki:
Hangi birini sayayım. İstersen şöyle hülasa edeyim: “
Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını
” gediğine koymaya çalıştığı için.

Dedi ki:
Ne demek bu, biraz açıklar mısın?

Dedim ki:
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
” ifadesi
28 Şubat
'taki hali pür melalimizin özetiydi. Hayattan kovulmuş, adeta dağlarda mahsur kalmıştık. Dost bildiğimiz birileri, “
Beceremediniz artık gidin
” diyordu. Ve,
Sayın Bülent Arınç
ağlıyordu. Hepimiz ağlıyorduk.
Sayın Erdoğan
işte o gözyaşlarını dindirdi.
Ertuğrul Özkök
'ün vaktiyle “
germe, geriyorsun ama
” diyerek ötekileştirdiği
Bülent Arınç
'ları Meclis Başkanı yaptı. Çevreye itilen girişimcilere fırsat eşitliği sağladı. Kız çocuklarının başörtüsü nedeniyle üniversitelerden kovulmasına,
Merve Kavakçı
örneğinde olduğu gibi milletvekillerinin başörtüsü nedeniyle lince tabi tutulmasına engel oldu. Yaz aylarında çocukların Kur'an öğrenmeleri yasaktı, özgürlük getirdi. Hülasa, “
öz yurdunda parya
” muamelesi görmene engel oldu, daha ne olsun.

Dedi ki:
Ne yaptı da Erdoğan İstanbul sermayesinin nefretine bu denli dûçar oldu?

Dedim ki:
İstedikleri her şeyi yapıyorlardı. O kadar ki hangi işverenin hangi iş alanına girebileceğinden bakanların tayinine kadar müdahil oluyorlardı. Faiz üzerinden halkı iliğine kadar sömürüyorlardı. IMF ile anlaşma yapılmasına da karşı çıkmışlardı. Hatırlarsan,
Cemal Hasan
da aracılık yapar gibi bu çevrelerin sözcülüğüne soyunmuş, IMF ile anlaşma yapmamamız felaketimiz olur yollu yazılar dercetmişti. Uzun lafın kısası, İstanbul sermayesi eskisi gibi boru öttüremediği, hükümet yıkıp hükümet kuramadığı için
Erdoğan
'dan hiç mi hiç hazzetmiyor.

Dedi ki:
Kimi uluslararası finans çevreleri Erdoğan'a neden karşı?

Dedim ki:
Gezici tayfasının önde giden işverenlerinden birinin vaktiyle, “
Güneydoğu'dan toprak satalım borçlarımızı ödeyelim
” dediği ülkeyi bugünlere getirdiği için. Bir başka ifadeyle,
IMF
'den üç-beş milyar kredi almak için
Meclis
'inden bir gecede bilmem kaç yasa çıkartmak zorunda bırakılan Türkiye'yi IMF'ye borç verecek düzeye getirdiği için.

Dedi ki:
Doğan Medyası neden Erdoğan'ı hedefe koyuyor?

Dedim ki:
Muhtar bile olamaz
” dedikleri Erdoğan önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı oldu ve alayına, “
yargı önünde muhtarlardan daha imtiyazlı değilsiniz
” demiş oldu. Seçilmişlere “
siz yolcusunuz biz hancı
” şeklinde racon kesiyorlardı, raconları ellerine verildi. Yolsuzluklarının hesabı sorulmaya başlandı. Başbakanları pijamayla karşıladıkları, evlerinde kabine kurdukları tiranlıklarına son verildi. Sayın Erdoğan'ı bunlar hedefe koymayacak da kimler koyacaktı?


Dedi ki:
The Cemaat
neden ölümüne Erdoğan düşmanlığı yapıyor?

Dedim ki:
Tabanları ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet
” şeklinde deşifre ettiği için. En iflah olmaz Erdoğan düşmanları bile şunu itiraf ediyorlar: Erdoğan'dan başka hiç kimse paraleli bu denli deşifre edemezdi. İşadamından din adamına, polisinden savcısına kadar Türkiye'yi kılcal damarlarına kadar sarmış bir yapıdan söz ediyoruz. Sadece İzmir'deki imamlarının medyaya dün yansıyan o korkunç konuşmasına bakarsan vahametin boyutunu anlarsın.


Dedi ki:
Irkçı Siyonist network Erdoğan'a neden kafayı taktı?

Dedim ki:
Filistin davasına sahip çıktığı için. “
Siz ne kadar Filistinlilerin karşısındaysanız biz de o kadar yanındayız
” dediği için. “
Dünya 5'ten büyüktür
” diyerek adaletsizliğe isyan ettiği, mazlumların sesi olduğu için…

Dedi ki:
Bazı akademisyenler ve malum aydınlar Erdoğan'a karşı neden nefret dolu ifadelere yer veriyorlar?

Dedim ki:
Kimi imtiyazını yitirdiği için, kimi müstekbirlerin nüfuz ajanı olduğu için, kimi The Cemaat'in “
kapatma aydını
” haline getirildiği için, kimi de
Merkel
'e mektup yazacak kadar müstağrib cibilliyette olduğu için. Sayıları kaç olursa olsun artık hepsi tek bir kişiden, “
demokrasi darbeyle de gelir
” diyen
Ertuğrul Özkök
'ten ibarettir.

Dedi ki:
Türk ırkçıları ve ulusalcıları neden karşı peki?

Dedim ki:
Kürt çocuklarına her sabah “
Ne mutlu Türküm diyene
” andını söyleten eski düzenlerini yıktığı, Türk ırkçılığı dahil her türlü ırkçılık ayağımın altındadır dediği için…

Dedi ki:
Kürt ırkçıları neden karşı peki?

Dedim ki:
Beslendikleri kaynakları kurutmaya çalıştığı, Kürt-Türk kardeşliğini gerçekleştirecek demokratik paketleri açıkladığı için. “
Devrimci halk savaşı
” diyerek iç savaş başlatmak isteyenlerin Kürt halkını yanlarında bulmamalarına neden olan reformları yaptığı için…

Dedi ki:
Ne yani, Erdoğan'ın hiç mi günahı yok?

Dedim ki:
Ne demek yok. Hatasız kul olur mu? Ama birileri hatalarını değil sevaplarını eleştiriyor. Dolayısıyla kavramlar yer değiştiriyor. Onların hata dedikleri (naçizane dile getirmeye çalıştığım gibi) Erdoğan'ın sevapları…
#​Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
#paralel yapı
#doğan medyası
8 yıl önce
Erdoğan’ın bu ‘hatalarını’ unutturmak istiyorlar
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’