Bildiniz mi “Güneş operasyonu”nu?

Hani “Amerika istedi diye harekâtı bitirdik, içerde parça unutuldu…” yollu çıkışlarla Baykal kıyametleri koparmıştı.

Bildiğinizi bilirim de, lafı bir yere getireceğim mahsus soruyorum.

Yoksa o karakışta yapılan operasyonu, medya desteğiyle kamuoyunda oluşturulan o müthiş beklentiyi kim hatırlamaz ki?! Üstelik malum operasyonunun üzerinden unutulacak kadar zaman geçmedi.

Meclis''ten tezkere çıkmış, 10 bin Mehmetçik karda tam teçhizat yürümüştü.

ABD''nin verdiği istihbaratla, PKK kampları BBG evi mesabesindeydi.

PKK''nın köküne kibrit suyu dökülecek; 30 yıldır süren terör belası bitecekti.

Öyle bir atmosfer oluşturulmuştu ki, şehitlerimizin intikamı almakla kalınmayacak, Irak''a girmişken Musul ve Kerkük işi de hayırlısıyla halledilecekti.

Strateji uzmanlarımız, Irak''ta sıkışan ABD''nin, Kuzey Irak''ın kontrolünü Türkiye''ye bırakacağına hükmediyor; “Kürdistan”ın hamisi olacağımızı dillendiriyorlardı.

Gelgelelim, daha “Karakışta Güneş Doğdu” sürmanşetlerinin mürekkebi kurumadan, teröristlerin üzerine yürürken daha, dış kaynaklı ''acayip'' bir haber duyulmaya başladı.

Geri çekiliyorduk!

Ne oluyoruz, demeye kalmadı, Genelkurmay Başkanlığı kökü dışarıda bu haberi doğruladı.

İşte, Sayın Baykal''ın “İçerde parça unutuldu…” eleştirisi de, Sayın Büyükanıt''ın “Görevi siz mi veriyorsunuz ki, ''içerde parça kaldı'' diyorsunuz…” şeklindeki tepkisi de böyle başlamıştı.

Hatırlarsanız, mezkur polemik içine MHP''yi de çekecek şekilde epey sürmüştü.

Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ''un Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla hazır bulunduğu o konuşmada Büyükanıt, çekilme kararından Başbakan Erdoğan''ın habersiz olduğu iddialarını da kesin bir dille yalanlamıştı.

Halbuki, ulusalcı çevrelerle birlikte muhalefet, siyasi iktidarın rezil rüsva olması için kolları sıvamıştı.

“Güneş operasyonu”nun aniden bitirilmesinin yegane müsebbibi olarak Tayip Erdoğan gösterilecek; “ABD''nin iflah olmaz işbirlikçisi, Barzani''nin dostu derdik de inanmazdınız; bakın görün işte, teröristleri imha etmemize nasıl da engel oldu!..” diyeceklerdi.

Seçimlerden önce tezkere çıkarmıyorlar söylemiyle şehit cenazelerindeki öfkeyi yönelttikleri gibi, bu sefer de şehitlerin hesabını soran operasyonu durdurdular ithamıyla siyasi iktidarı töhmet altında bırakacaklardı.

Tezkerenin çıkmasıyla şehitler üzerinden siyaset yapmanın yolları tıkanmıştı ama operasyonun beklenmedik şekilde aniden durdurulması ulusalcı çevrelere yeni bir “fırsat” sunmuştu.

Gelgelelim, Genelkurmay Başkanı yaptığı konuşmayla bu “fırsatı” doğmadan gebertmiş, bir çuval inciri berbat etmişti.

Ne vardı yani araya girecek?

AK Parti''nin ne güzel tozunu attıracaklardı.

O vakitler Tuncay Özkan''ın sahibi olduğu “Kanalturk” televizyonunda, Hulki Cevizoğlu “Paşam kusura bakmayın ama siz de biraz safsınız…” demişti programına konuk ettiği bir paşaya.

“Tam yakalamışız, ABD''nin emriyle operasyonu durduran bu işbirlikçi hükümettir, diyeceğiz; dökülen kanın faturasını bunlara keseceğiz, araya giriyorsunuz…” demeye getiriyordu.

Cevizoğlu''nun “saf”lık vurgusunu, Aktütün Sınır Karakolu''na yapılan saldırı konusunda Orgeneral Hasan Iğsız''ın yaptığı açıklama vesilesiyle hatırladım.

Hasan Paşamız diyor ki: “ABD ile istihbarat alışverişimiz devam ediyor. Bu konuda bir sıkıntı yok…”

Cevizoğlu ve şürekâsına sormak isterim: Aktütün''ü hükümete fatura edebilme niyetiyle, AK Parti''nin “ABD işbirlikçisi” olduğunu dillendirebileceğiniz bir zamanda yapılan bu açıklamaya ne dersiniz?

Bunda da bir “saflık” bulur musunuz acaba?

Amerikancı dediğiniz Cengiz Çandar bile mezkur açıklamayı “Amerika''ya yönelebilecek tepkilerin önüne set çekmeye özen göstermek…” şeklinde, “saflığın” tastamam dışında değerlendiriyor, haberiniz olsun!

Ulan yoksa siz mi safsınız?