|
Adam değilsin!
Bunlar yargıyı bütünüyle ele geçirdi, dedik. Kıyameti kopardılar. O kadar ki, memlekette ne kadar
Taha Akyol
varsa alayı birden ayağa kalktı.


Yargının bağımsızlığı

” ifadesini de dillerinden düşürmediler.



Yargının tarafsızlığı ne olacak peki, dedik; “

hukukun üstünlüğü

,” dediler.



Bunu da, elan

FETÖ

'den tutuklu “yüksek yargı mensuplarının” ağızlarından diskur çekercesine naklettiler.



Sorunun kaynağı

Fetullahçı hukukçuysa

, hukuk ne yapsın, dedik; matine- suare “otoriterleşme” dediler.



Hukukun üstünlüğü dedikleri de

FETÖ

'yü üstün kılan “

hukuktu.

” Yani, Fetullah Gülen'in “

teknik nakavt

” şeklinde kavramlaştırdığı aşamaydı.



Anlamak istemediler.



Daha doğrusu, “

Fetullahçı yargıya

” göğüslerini siper ettiler.



Tescilli Fetullahçı

kimi yargı mensuplarının tasfiye edilmesi karşısında da, “

Kuvvetler ayrılığı yok ediliyor… Yürütme yargıya müdahale ediyor…

” şeklinde yaygara kopardılar.



***


Bunlar “

cemaat

” falan değil düpedüz terör örgütüdür, dedik. Hani silahları nerde; silahsız terör örgütü mü olur, dediler.



Çalışkan Koray

'ın anlayacağı düzeyde anlatmayı denedik ama yine başaramadık.



15 Temmuz

gecesi

FETÖ

işgal girişimine başladı.



Bu ülkenin

Meclis

'i,

Özel Hareket

ve

Havacılık Merkezi

bombalandı. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı “

FETÖ suikast timinden

” kıl payı kurtuldu.



Bu ülkenin tankları ve savaş uçaklarıyla bu ülkenin insanları katledildi.



Çok şükür,

Ömer Halisdemir

gibi yiğit askerlerimizle birlikte bu hayasız işgal girişimini püskürttük.



Haliyle “

Fetullah'ın kapatma aydınları

” kabak gibi ortaya çıktı.



İçerdekiler…


Böyle olduklarını bilmiyorduk, daha önce bilseydik ne onların medyasında yazar, ne de onlarla birlikte olurduk, dediler.



Dışardakiler…


Tiyatro, dediler. Tutmayınca da “

otoriterleşme

” mavallarına geri döndüler.



***


Aydın Doğan'ın tescilli darbeci gazetesi Hürriyet

'in geçen günkü “

Karargah Rahatsız

” manşeti milleti çok rahatsız etti.



Dün yazdım. Yineleyeyim:

Sözcü gazetesi

başta olmak üzere bilumum “

bozguncu

” tayfasının,

Genelkurmay Başkanı'nı

ve onun şahsında

TSK

'yı itibarsızlaştırmaya çalışmasından hepimiz çok rahatsızız.



Gelgelelim,

Hürriyet gazetesinin

mezkur haberi veriş şekli,

bu gazetenin kirli tarihiyle

birleşince ortaya bambaşka bir “

fotoğraf

” çıkmış oldu.



Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı

da, mezkur haberde bahsedilen “

karargah

”ın hükümetin icraatlarını önlemeye yönelik bir “

cunta yapılanması

” olabileceği izlenimi edindiğinden ve bu hususta bir de şikayet dilekçesi aldığından konu hakkında soruşturma açtığına göre “

fotoğraf

” gayet ciddi demektir.



Bugün

Avrupa

'da herhangi bir insan evladı hangi niyetle olursa olsun, falanca yerde Yahudiler hakim dese, bu tecessüs haklı olarak mahkum edilir.



Çünkü Yahudiler “

büyük yangını

” yaşadılar!



Bu ülkede de ne zamanki “

karargah rahatsız

” oldu başbakanlar, bakanlar asıldı; yaşı yetmeyen gençlerin yaşı büyütülüp darağacına gönderildi; muhtıralar verildi, post- modern darbeler yapıldı.



Ve, bu ülkede ne zamanki “

karargah rahatsız

” oldu,

Aydın Doğan'ın yayın organlarının

ağzının suyu aktı.



Haliyle bu ülkede yaşayan her demokrat mahut “

fotoğraf

” konusunda duyarlı olmak zorundadır.



Ne var ki,

28 Şubat

'ta darbe yanlısı yazılarıyla bilinen,

12 Eylül

darbesinin ardından

Evren

'in uçağından inmeyen

bir meczup

bu “fotoğrafa” değil de bu fotoğrafı görenlere çemkiriyor.



Bir de hiç utanmadan, darbeyi siz yaptınız, diyebiliyor.



Sivil darbe yaptınız

” dediği de, 15 Temmuz'daki

FETÖ darbesine

tankların önüne çıkarak geçit vermemekten ibaret.



Hayalleri suya düşmüş belli.



Zira

2011

'den

15 Temmuz

'a kadar FETÖ malzemeleri üzerinden seçilmiş sivil demokratik hükümete karşı fasılasız şekilde psikolojik savaş veren manganın mümtaz elemanlarındandı.



Biz “

bunlar cemaat değil terör örgütüdür

” dediğimizde, hani silahları nerde, diyenlerdendi. Biz “

bunlar yargıyı ele geçirdi

” dediğimizde, “

yargının bağımsızlığı

” diyerek bunları arkalayanlardandı.



Aynı meczup,

Erdoğan

'ı da

Menderes

'in akıbetiyle tehdit ediyordu.



Şayet 15 Temmuz'da

Erdoğan

şehit edilseydi, sadece “

sevindirik

” olmayacak, “

ben dememiş miydim

” diyerek “

bilgiçlik

” de taslayacaktı.



Darbeleri ellerinde kaldı.



Delirdiler.


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
#15 Temmuz
7 yıl önce
Adam değilsin!
Ekonomik ve siyasi oluşumlar
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim