Kim mi?
Merhum
.
Ne zaman mı?
Bundan 7 yıl mukaddem, yani,
veya
henüz
doğum sancıları çekerken.
Ne kadar manidar değil mi?
İsterseniz,
2009'daki mezkur sözlerini bağlamıyla birlikte şuracığa iktibas edelim: “
…”
Şayet…
merhumu, AKP'li fırıldaklardan “
” diye bir şeyin olmadığını öğrenmiş olsaydı, hiç kuşkusuz bunları söyleyemezdi. Dahası, dünyayı yöneten “üst akıl” çalışmalarını da iptal ederdi.
Ne ki merhum hayattayken,
henüz piyasaya çıkmamışlardı.
Biz “
” aksine, işleri tıkırında elemanlar olarak “
” sefasını sürüyorlardı. Bahs-i diğer, geçelim.
Aslında sadece Aytunç Altındal değil…
AKP'li fırıldaklardan “üst aklın” olmadığını öğrenmiş olsaydı merhum
da dış güçlerden, karanlık odalardan, “
”den, ABD'nin yeni bölge haritalarından bahsetmezdi.
Yazık ki, ömrü vefa etmedi de ömrünü “
”in emellerine karşı durmakla tüketti.
da “üst aklın” yokluğundan habersiz
külliyatına ömrünü verdi.
merhum da “üst akıl” mesabesinde gördüğü
ve
gibi aileleri anlatıp durdu.
Şayet “üst akıl” diye bir şeyin olmadığından haberdar olsaydı
, kitaplarının çoğunu yazmaz, hele hele “
”nı gömerdi.
Merhum
de “
” demezdi.
Bunların ve daha nicesinin ömrü, AKP'li fırıldaklardan “üst akılın” olmadığını öğrenmeye yetmedi.
Boşu boşuna “üst akıl” veya “dış güçler” veya “Batı” gibi hayali düşmanlarla boğuşup durdular.
Gelgelelim, ömür vefa edenlerden
( Allah ömrüne bereket versin) hiçbir fırıldağı iplemeden
'nın emellerine dikkat çekmeye devam etti.
Mesela, 2011'deki bir konuşmasında “Diriliş Muştucusu” şöyle demişti: “
”
derseniz; birkaç yıl önceki bir konferansında,
'ün akıbetini hatırlatacak kadar durumun vahim olduğunu dile getirdi.
Nasıl mı?
Şöyle: “
”
AKP'li fırıldaklara bakacak olursak “
” veya “
” bu topraklar üzerinde ne bir planı ne de emeli var. Zaten olmayan bir şeyin (üst akıl) haliyle planı da olamaz.
Peki var olan ne?
Şu:
AKP'li fırıldakların karın guruldaması.
Bozgunculara çıkartma kağıdı mesabesinde şerh düşmekle karın guruldaması birleşince haliyle garabet kaçınılmaz oluyor.
Dış politikamızdaki düşman azaltma “restorasyonunu” olumlarken “üst akıl” kavramlaştırmasına saldıracağınıza, hangi “
” kurtulduğumuzu yazsanıza.
Yanı başınızdaki “
” ve “
” dediğimizde bizi hedef gösterenleri yazsanıza.
“
” kavramlaştırmasıyla kimin adına hesaplaşıyorsunuz?
Dış güçler yerine nokta atış mesabesindeki mezkur kavramlaştırmayı seçmekle, ABD'den izinsiz maklube bile yiyemeyecek olanları himaye eden ve harekete geçirenler kastediliyordu.
Bundan neden rahatsız oldunuz?
Konuşmayı beceremediniz, bari susmayı becerin. Kendinizi daha fazla iptizale uğratmayın.
Ayıptır ayıp.
- NOT 1:Ertuğrul Beyciğim,Ahmet HakanveyaAkif BekiveyaSelvi'ye sorsa kafayı bu kadar yakmaz, “Game Of Thrones” anıştırması saçmalığına düşmezdi.
- Demek ki başka irtibatta olduğuAhmet Hakan'larvar.
- Bu mahallede de bu seriden çok var, acaba hangisi?
- Ben de bunu merak ettim işte.
- NOT 2:Necip Fazıl adına ödül veren bir gazetenin saygıdeğer bir köşe yazarı her şeyden evvel,Necip Fazılvurgusu yaparken daha özenli olmalı değil mi?
- Necip Fazıl'ın, “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; / Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..” dizesiyle onca yıl aradan sonra hesaplaşmak isteniyorsa, o başka tabii.
- O vakit de daha açık sözlü olmak icap eder.
- Niyet buysa ve konu da,Aydın Doğan'lı, Ertuğrul Özkök'lüeğitim seferberliğiyse, Necip Fazıl'ın “Gençliğe Hitabe”sindeki, “dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik” ifadesi daha efektif olabilir.
- Hem ibişlerin çok daha fazla dikkatini çeker, hem de “The Cemaat”in ipliğini pazara çıkartanHüseyin Gülerce'ye saldıranlardan alınan iltifatlar artarak devam eder.