|
Başımız bunlarla dertte!
Bilenler bilir, bir ara futbol üzerine yazdım; ayıptır söylemesi, umduğumdan çok fazla olumlu tepki de aldım.

Bu yazılardan biri, “
Trabzonspor bu taşralılıktan ne zaman kurtulacak
?” (4 Nisan 2012, Fotomaç) başlığını taşıyordu.

Onca okur içinden bir kişi de çıkıp, “
Huoop! Hemşerim, sen bize nasıl taşralı dersin, sen paşa çocuğu musun?
...” falan demedi.

Gerçi…

Söz konusu naçizane yazımda, “
taşralı ezikliğe
” gönderme yaptıktan sonra, “
taşralılık
” ifadesinin “
taşralı
” veya “
kentli
” olmakla değil, eşya ve hadiselere karşı alınan tavırla alakalı olduğunu bir cümlecikle de olsa belirtmiştim.

Belki de “taşralılık” üzerinden tepki gösterilmemesinde bunun da etkisi vardı.

Şayet böyleyse, futbolsever okurlar en azından okuduğunu anlıyorlar demekti.

Bu da az bir şey değildi.

Birkaç gün evvel bu köşecikte, “
Bu kafalarla işimiz zor”
başlıklı bir yazı dercettim. Biz işte o dediğin kafalarız, dercesine, öyle tuhaf tepki gösterenler oldu ki, okuduğunu anlamanın çok büyük bir nimet olduğunun künhüne vardım.

Halbuki…

Anlaşılmayacak bir şey yoktu. Zaten 2010 yılından itibaren az çok her fırsatta değindiğim konulardı.

Batı
'nın
Suriye
'de tuzak kurduğunu,
Üstadımız Sezai Karakoç
'u da yardıma çağırarak (yani konuşmalarından iktibas yaparak) her fırsatta dile getirmeye çalıştım.

Bölgedeki gidişat, “
İsrail terör devleti
” adına
“mıntıka temizliği
” mesabesindeydi.

Zaten
Sayın Erdoğan
da, bizi tuzağa düşürmek istiyorlar, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz, demişti.

Hatırlayın lütfen;
Sevgili Çandar, Reyhanlı
katliamını, “
maliyet
” telakki ediyordu;
ABD, “ne duruyorsunuz, hadi karadan Suriye'ye girin
” diyordu; Paralelci takımı da (arşivi açın bakın) daha
2011
'de, Esat'la köprüler kurulmaya çalışılırken daha, Suriye'ye savaş açılsın diye adeta lansman çalışması yürütüyordu.

Türkiye'de Cuma kılmayan “taşralı İslamcıların” bir kısmı da
Emevi Camii
'nde Cuma kılmaktan bahsediyordu.

Dün İrancılıklarını frenleyemediğimiz gibi bugün de İran düşmanlıklarını frenleyemiyoruz, dediğim söz konusu yazımdan bu kardeşlerimiz çok rahatsız olmuşlar.

Nerden mi biliyorum?

Oğlum, “Baba bak, Twitter'da sana neler diyorlar
” dedi de, ordan biliyorum. (Hayır, ben tweet atmıyorum. Bir hesabım var ama şifresini bile bilmiyorum. Gazetemiz benim adıma hesap açmış, Ersin kardeşim de “abi şifreni vereyim” demiş, ben de istemez kalsın, demiştim.)

Bu kardeşlerimizin mahut tweetlerinden bir kısmı şöyle: “
İçine ulusolcu kaçmış Salih Tuna”
demiş (B. G)
; “Haysiyetsizlik, şerefsizlik, zilleti benimsemek nasıl olur tek 1 yazıyla anlatmış adam. Salih Tuna Allah seni rezil etsin”
demiş (H)
; “Reel politiği görmek ile köpeklik etmek arasında ciddi bir fark var. Bunu şehirli İslamcı Salih Tuna Bey anlamamış herhalde
” demiş (R. K) ; “
Salih Tuna köylüsü, İrancı olmayan İslamcıları 'taşralı' olmakla suçluyor. Doğru düzgün Türkçe konuşamayan bu p.ç yapıyor hem de bunu”
demiş (Ş.Y)
; “Salih Tuna yine kendi bilincinin mayınlarından birine basıp 'beyaz Türk' olma hevesini açık etmiş”
demiş (L.K)
; “Paralelci. Dönek. Diyalogcu seni!!! Taşra İslamcısı olma, çık git o büyük ABD'nin iti ol”
demiş (Esm4)
; “Salih Tuna adlı Oflu 'Taşra İslamcılığını' keşfetmiş ABD'yi kadir-i mutlak görmeyen Müslümanlara vuruyor da vuruyor!” demiş “kanaat önderi”
(H.T) …

Ne desem bilmem ki!

“Taşralılık” taşrada doğmak veya büyümekle değil, taşra duyarlığıyla malul olmakla alakalıdır; etnik ve mezhebi asabiyetler bunlardandır", desem ne olacak?

Bu kafalarla işimiz zor
” serlevhalı yazımdan, “
ABD'yi kadir-i mutlak görmeyen Müslümanlara vuruyor da vuruyor
” sonucunu çıkartan birine ne anlatılabilir ki?!

Zilleti hâşâ benimsediğim iftirasını atan kardeşime, zilletin şeflerine karşı, 19. 08. 2013 tarihinde bu köşecikte, “
Fark etmez zaman ve yer / İsmi ister Beşar Eset / İster Sisi olsun / Köpekler birbirine benzer...”
dediğimi hatırlatsam ne fayda.

Hadi, tamam, şu kadarını söyleyeyim yine de: Oflu değilim. Oflu olsam, her Oflu gibi göğsümü gere gere söylerdim galiba.

Evet, Oflu değilim, ama, bu kardeşlerimiz yüzünden, “
offf ulan offf
”lu oldum.

Dost bilsin, hele ki düşman bilsin;
Cumhurbaşkanımız Erdoğan
'ın şu sözleri biricik ölçümüzün ifadesidir: “
Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslam'dır. Ne yazık ki mezhebini din edinmiş olanlarla başımız dertte…”
#Trabzonspor
#twitter
#taşralılık
٪d سنوات قبل
Başımız bunlarla dertte!
milli güç ve unsurları
Krize davetiye
Vakit nakit midir? - 1
Evet, neden Kur"an-ı Kerim Arapçadır?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…