|
Dikkat: Sadece + 18 okusun!
CHP
'nin kasetle gelen genel başkanı
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
piyasaya “
Gandi Kemal
” olarak sürülmüştü.


Sakin güç

” falan diyorlardı, unutmuş olamazsınız.



Vesayetçi takımı

” sevinçten havalara uçmuştu hani;

Erdoğan

ve

AK Parti

'yi sandıklara gömecek “lider” gelmişti.



Hatta,

CHP kurultayında

çoraplarıyla masaya çıkıp şıkıdım şıkıdım oynayan

Aydın Doğan

'ın adamları vardı.



Hey Allah'ım ya ne günlerdi!..



Konuştukça,

Kağıthane

'ye

Kağıttepe

diyecek kadar “bilge” olduğu ortaya çıktı. Nasıl “bilge” olduğu ortaya çıkınca da, “

Gandi

” sıfatı üzerinde daha fazla durmadı.



Gandi Kemal

”in “

Gandi

”si çekip gidince de “

dımdızlak Kemal

” olarak kalıverdi.



Sıfatsız - lakapsız yapamadığı veya sıfatsız bir şeye benzemediği için mi nedir, şappadak, “

Halkçı Kemal

”im deyiverdi.



Bunun için de başına kasket falan takıp arzı endam etti.



Lakin “talihsizlik” yakasını bırakmadı. “

Talihsiz bedevi

” deyince çok kızıyor ama nihayetinde yürüyen merdivene ters binecek kadar da talihsizdi.



Yazık ki yazık, başına köylü kasketi geçirdi ama “

Etro gömlek

” giydiğini unuttu.



El alemin ağzı torba değil ki büzesin; anında “

Etro Kemal

” deyiverdiler.



Dengesi bozuldu. Bilemiyorum, belki de baştan beri böyleydi.



Zamanla daha da kötüye gitti.



O kadar ki, bir dediği bir dediğini tutmamaya başladı. Sabah söylediğinin akşam münkiri oldu.



Haliyle adı “

Çarkçı Kemal

”e çıktı.



Ondan sonra da kaptırıp gitti…



Dönemin başbakanına

” seçim meydanlarında “

Ana a… ana a… ana a…

” şeklinde sövecek kadar tozuttu, varın gerisini artık siz hesap edin.



Böylece de ipten kazıktan kurtulmuş gibi oldu, yani, tüm “sıfatlar” onu terk etti.



Bu da gayet doğaldı.



Bir ülkenin seçilmiş başbakanının anasına küfreden bir muhalefet partisi liderine dünyanın hiçbir yetinde hiçbir sıfat bulunamazdı.



Dolayısıyla…



Sayın Erdoğan

'a “

angus ineği

” diye hakaret ettiği halde, AK Partililerden hiç kimse dönüp de ona “

Angus Kemal

” demedi.



Meclis

kürsülerinden tape okuyacak kadar paralelcilerin malzemelerini ağzından düşürmezken de kimse ona “

Tapeci Kemal

“demedi.



Hülasa, ne yaparsa yapsın artık herhangi bir sıfat takmadılar,

sadece

Kemal Kılıçdaroğlu” olarak bıraktılar.


Paralelci aklıyla

Mustafa Sarıgül

ile yan yana gelince,

Çalışkan Koray

gibiler heyecana gark olup, “

Aha da Mustafa Kemal doğuyor

” diye havalara uçtu.



Ne ki,

Mustafa

'yı (Sarıgül)

Kemal

(Kılıçdaroğlu) anında sattı.

Çalışkan Koray'ların

mahut bileşiği veya terkibi de fıss diye sönmüş oldu.



Uzun lafın kısası, hiçbir sıfat hiçbir ad üzerinde durmamaya başlamıştı.



Atını vuran kovboy misali bu da adeta “adını” vuruyordu. Belki de, alışmamış (….)te don durmuyordu, bilemiyorum.



Son günlerde “

yatmak

” fiiline kafayı taktı.



Aile Bakanı Hanımefendi için geçen hafta, “

Aile Bakanı birilerinin önüne yatmış konuşmuyor…

” deyiverdi.



Herkes şaşırdı.



Dahası, bu çirkin ifade üzerinden ahlaklı olmanın ne kadar önemli olduğu dile getirildi.



Aydın Doğan

'ın adamları da o müstekreh ifadeyi tevil etmek için kırk dereden su getirdiler; onu kastetmemiş de, oradaki “

yatmak

” cinsel çağrışımlı “

yatmak

” değilmiş de falan filan…



Halbuki, “

Kemal Kılıçdaroğlu fay hattı

”ndan beklenmeyen bir “davranış” değildi bu!



Nihayetinde, daha evvel de kameraların önüne geçip şu belden aşağı fıkrayı anlatan birinden bahsediyoruz: “

Horoza
sormuşlar yumurta mı tavuktan çıkar tavuk mu yumurtadan.
Horoz
cevap vermiş: Ben ondan anlamam, ben söyler geçerim…



Bunu da kendisinin aklı sıra “

söyleyip geçmesi

” üzerine anlatmıştı. O böyle “söyleyip geçince” millet de onu her seçimde “sevip” geçiyor.



Sizin anlayacağınız sürpriz bir şey yok, kendisine yakışanı yapıyor.



Dün de, “

hırsızların altına yattınız mı, yatmadınız mı

” dedi. Dedim ya, “yatmak” fiiline fena halde kafayı taktı.



Sizce bu “

takıntı

” neden kaynaklanmış olabilir?



Seçim yenilgileriyle dengesini hepten kaybetmesinden mi? Kişiliğini hissettirme, yani, gündeme gelme gayretinden mi?



Peki, “yatmak” fiilini ağzından düşürmemesi “suçluluk psikolojisinden” veya “alışkanlıktan” kaynaklanmış olamaz mı?



Öyle ya, koskoca CHP'yi

Pensilvanya

'nın, “

paralel örgütün

”,

“arkadaşlar”

dediği hendekçilerin, teröristlerin altına yatırdı.



Türkiye

'ye hangi ülke laga luga ediyorsa bizzat koşarak veya heyet göndererek altlarına yattı;

Sisi

'nin,

Esed

'in,

Netanyahu

'nun…



Gelgelelim, fakire soracak olursanız, “

yatmak

” fiilinin müptelası olması “suçluluk psikolojisinden” kaynaklanmıyor.



Bence çok daha basit ve kısa siyasi geçmişine baktığımızda anlaşılır bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor.



Şudur: Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “sıfat” arıyor.



Sıfatsız yaşayamıyor çünkü.



Refik Halit Karay

'ın “

Memleket Hikayeleri

” adlı eserindeki aynı adlı öyküsünden

Ömer Kavu

r'un sinemaya uyarladığı “

Yatık Emine

” filminin adından mülhem ben bir sıfat buldum.



Madem “yatmak” fiilini bu kadar seviyor bundan sonra adı, “

Yatık Kemal

” olsun.



Evet, budur.



Bu kadardır.



Yatık Kemal.




#Kemal Kılıçdaroğlu
#paralel örgüt
#Ömer Kavur
#Aydın Doğan
#Çalışkan Koray
8 yıl önce
Dikkat: Sadece + 18 okusun!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi