|
Kendi kendilerini zincire vuran yazarçizerlere hayat öpücüğü mü?
Antik Yunan
'dan
Frankfurt Okulu
'na kadar gelmiş geçmiş tüm filozoflar yan yana gelse
FETÖ
'yü
Enes Kanter
'den daha fazla savunamaz.


Başka bir ifadeyle…



FETÖ'yü savunmak

Enes Kanter

veya

Atilla Taş

seviyesine mahkûm olmak demektir.



Bu seviyeye dûçâr olmak da takdir edersiniz ki ciddi bir entelektüel için mahpus damına düşmekten beterdir.



Entelektüel brikimin hiçbir fayda vermediği, veremeyeceği bir mahpusluktur bu!



Ahmet Alta

n'dan

Nazlı Ilıcak

'a kadar

FETÖ muhibbi yazarçizerlerin

hali pür-melali işte bundan ibaretti.



Erdoğan nefretiyle

” kendi kendilerini adeta zincire vurmuşlar, dört duvarı “

Erdoğan nefretinden

” müteşekkil “

F tipi zindana

” kendilerini kapatmışlardı.



Kapkaranlık bir zindandı bu!



Hakikat öylesine ters yüz edilmişti ki,

Eflatun

'un “

mağarasından

” bin kat daha beterdi.



Eşek yükü kitap okusan, allame olsan insanı rezil rüsva eden bu korkunç zindanda sadra şifa tek kelâm üretemezsin.



Daha evvel bu köşecikte söylemiştim, tekrar edeyim:

Erdoğan nefretiyle

malul bu zindana

Heidegger

veya

Nietzsche

düşse,

“Ulan her gün burda yaşanır, matine- suare burdan konuşulur mu?”

diyerek, ossaat intihar ederdi.



FETÖ muhibbi yazarçizerler de intihar ettiler aslında!



Bir farkla ki, intihar ettiklerinin, en azından “medeni ölüye” dönüştüklerinin farkına bile varamadılar.



Bana öyle geliyor ki, FETÖ de bunların örgüt adına artık hiçbir efektif değeri kalmadığının farkındaydı.



Ancak tutuklanırlarsa, yurt dışında PR malzemesi olarak kullanılabilirlerdi.



Öyle de yapmaya başladılar.



John Berger

'den

Orhan Pamuk

'a kadar tanınmış birçok yazarın

Altan biraderlere

destek mektubu falan yayımlaması da son tahlilde FETÖ'nün PR'ına dönüşecektir.



Halbuki…



Fetullah'ın kapatması

” bu yazarçizerlerin kendi zindanlarında utanç içinde yaşamalarının

FETÖ

'ye hiçbir katkısı yoktu.



Söyleyecek hiçbir sözleri de kalmamıştı.



Rezil rüsva olmuşlardı.



Gittikleri her yere ibretlik mesabesindeki zindanlarını götürmekten başka ne yapabilirlerdi ki?!



NOT1:
Prof. Cemil Koçak

geçen gün refikimiz

Star gazetesindeki

darbeciliğin

Kemalizm

'den beslendiğini dile getirdi. Seçmen oyuyla iktidara gelmenin Kemalistler için önemli olmadığını, Kemalizm ölçütlerine aykırı hareket eden iktidarın “

yoldan çıkmış

” telakki edilerek darbe marifetiyle “yola getirildiğini” söyleyen

Koçak

'ın şu ifadesi üzerinde duralım: “

Türkiye'de darbeler ile Kemalizm ve Kemalist ideoloji arasında geçişkenlik çok yüksektir!



Burdan hareketle, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiyle Kemalizm ideolojisi arasında “geçişkenlik” kurmak mümkün müdür?



Bence hem evet, hem hayır!



Evet, çünkü:

FETÖ

de darbe yapabilme inisiyatifini ele geçirmek için

TSK

'ya 40 yıldır “eleman” sızdırdı.



Hayır, çünkü:

Kemalistler asla FETÖ gibi vatan haini değildirler

. Zira 15 Temmuz saldırısı, darbe yöntemiyle de olsa, Türkiye'yi işgal etme teşebbüsüydü.



NOT 2:
Etyen Bey

bir profesörün yazısını “

yılın yazısı

. Bence kendisine haksızlık ediyor.



Zira bu tarz yazılardan son birkaç ayda, benim bildiğim, en az bir düzine yazmıştır.



Son yazısı bile bu kategorinin mümtaz örneklerinden sayılabilir.



Bir de, “

Etyen Bey'in profesörünün

” söz konusu yazısında

Emin Çölaşan

başta olmak üzre

Sözcü

yazarlarından çok fazla “intihal” var.



Bir farkla ki…



Çölaşan

'ın bile aklına,

Erdoğan

'ın tee 1996'da yaptığı “demokrasi - tramvay” benzetmesinden hareketle,

15 Temmuz

'da savaş uçakları ve tanklarla halkımızı katleden

FETÖ

'nün zihniyet dünyasını eşitleme gayretkeşliği gelmedi.



Ne ki,

Etyen Bey'in profesörünün

geliyor. Bu bakımdan çok orijinal bir profesör.



Bir de pek sevimli; “

yılın yazısı

” tesmiye olunan yazısında birçok ironi denemesi de var; aman nazarlar değmesin.



İyisi mi siz gelin Etyen Bey'in profesörünün

Karar

'da yayımlanan söz konusu

şu satırları birlikte okuyalım: “

Fransız Başbakanı, 'Bizim ordumuz, Fransız ordusu değil, Aziz Pol'ün ordusudur, bizim askerlerimiz için Fransız, İngiliz, Alman, Arap fark etmez. Onların kalbi sadece Hristiyanlıkla doludur' dedi. Sizi gidi inanmazlar sizi! Hatırlamıyor musunuz bizim Başbakanımızın 'Bu ordu İbrahimî Milletin ordusudur, onun için Türk, Kürt, Arap, Çerkez fark etmez.' dediğini? Siz böyle söyler başbakanı olduğunuz devletin kuruluş temellerini yıkmağa kalkarsanız, bir gün birisi de çıkar ve 'Bu ordu İbrahim'in ordusu değil FETÖ'nün ordusudur. İbrahim eskide kaldı, FETÖ diridir ve i
ridir' deyip tepenize biner…



Nasıl buldunuz yılın yazısını?



Gülmeyin, ne gülüyorsunuz!



Etyen Bey

galiba

Bekir Coşkun

'un profesör halini seviyor; hayır yani, sevemez mi?




#Enes Kanter
#Atilla Taş
#FETÖ
#Etyen Mahçupyan
#Emin Çölaşan
#Cemil Koçak
8 yıl önce
Kendi kendilerini zincire vuran yazarçizerlere hayat öpücüğü mü?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi