Sözcü yazarları mı?
Sözgelimi,
veya
,
veya
'dan daha az “
” etmiş değillerdi.
Her zaman söylerim; FETÖ'ye “hizmet” etmek için esas olan “
” toplamak veya “
” yemek değil, FETÖ'nün operasyon malzemelerini tüketmektir.
Sözcü gazetesi de özellikle 17 - 25 Aralık'tan sonra fasılasız bunu yaptı.
Öyle değil mi?
Ne kadar FETÖ çıktısı malzeme varsa dolaşıma sokmadı mı?
Mesela, Türkiye'yi,
kumpasıyla uluslararası toplumda terörü destekleyen ülke olarak gösterip
'le eşitlemeye çalışan FETÖ'yle gayet senkronize hareket etmedi mi?
Kestirmeden söyleyecek olursak, Sözcü'nün FETÖ'nün psikolojik harp müfrezesi gibi yayın yapmadığı tek bir gün yoktur.
İhtilafa düştükleri hiçbir konu da yoktur.
, 17 – 25 Aralık sonrası düzenlemelerle yargıdaki etkinliğini kaybetmeye başlayınca “
” demeye mi başladı; bir de bakıyordunuz,
de aynı şeyi eşzamanlı terennüm etmeye başlıyordu.
Tuhaftı, çok tuhaf…
, FETÖ'nün kontrolündeyken “
” ve “
” addedilen yargı, Atatürkçü, solcu, Alevi, ülkücü ve az sayıda da muhafazakardan müteşekkil “
” Platformu
'ya hakim olunca anında “
” ve “
” yitirmiş oluyordu.
Buna inanmak için ancak ve ancak FETÖ'cü olmak lazımdı.
işte buna inanıyor, sabah akşam bunu propaganda ediyordu.
Zaten hep böyle hareket ediyordu.
FETÖ kendisine karşı çıkan medyaya “
” şeklinde mi çemkirdi, Sözcü gazetesi de hiç geciktirmeden koroya katılıyordu.
E tabii, Sözcü nihayetinde bir gazeteden ibaretti.
FETÖ gibi TSK'ya “
” sızdırmak, 15 Temmuz misali
'dan emir geldiğinde halkın üzerine bombalar yağdırmak, tanklarla halkı ezmek bir gazetenin yapacağı işler değildi.
Sözcü'nün görevi, 15 Temmuz akşamına kadar aşerdikleri “
” gerçekleştiği takdirde alkışlamak, bu alçak darbeyi “
” çevrelere benimsetmek, Atatürkçülerden gelebilecek tepkileri “alaşağı edilen siyasi iktidara” yöneltmek için matine - suare algı faaliyeti yürütmekten ibaret olacaktı.
Olmadı, işler istedikleri gibi yürümedi. Üstüne üstlük
de ellerinde patladı, iyi mi!
Naçar, FETÖ'cüler gibi takiyyeye sardırdılar.
Öyle ki, 15 Temmuz öncesi her gün küfrettikleri
ı yere göğe sığdıramamaya başladılar.
Gelgelelim…
Kimsecikler samimiyetlerine inanmadılar.
Gerçi,
inanmamız için Sözcü'ye göğsünü siper ediyor ama nafile.
Argümanı da pek sevimli; “
” falan diyor.
Ona bakarsanız,
da “
” demişti, ne oldu?
“
” gündüz gözüyle kupa sokan bu adamı alıp köşe yazarı yapmadılar mı?
Demem o ki, FETÖ bu, kimini kamuflaj, kimini vitrin malzemesi, kimini de takiyye için kullanır.
Kaldı ki,
da 17 – 25 Aralık 2013'ten sonra FETÖ ile Erdoğan (ve Ak Parti) savaşını “
” modunda seyredip, sahibi olduğu internet sitesinde böyle sunmuştu.
FETÖ'nün sadece Erdoğan veya AK Parti'yi değil “
” kalkıştığını 15 Temmuz'da gördü.
Neyse ki gördü, bunu bile görmeyenler, görmek istemeyenler var.
bunlardan biridir. Elinden gelse hâlâ görmeyecek de, bakmayın işte…
FETÖ'yü hep arkaladı zaten; 15 Temmuz gününe kadar da tek kusurlarını görmedi.
hırsızlığına bile dönüp bakmadı, diyeyim de anlayın.
Bütün yaptığı, FETÖ'nün ürettiği malzemeler üzerinden
'a ve
'ye saldırmaktı.
Bunca zaman FETÖ yargısının “imamı” gibi davranması yetmezmiş gibi geçen gün de kalkmış
şöyle liberaldir,
28 Şubat'ta darbeye şöyle karşı çıkmıştır yollu ifadelerle “şefaatçi” olmaya çalışıyor.
Bir kere
'a “
” demek her şeyden evvel
'ya hakarettir.
dersen, malum istihbaratçılarla ilişki kurduktan sonra, “
” diyecek kadar “FETÖ”ye bağlandığını ortaya koydu.
Hem sen onları bırak da, 20 Temmuz 2016'da tutuklanan
'una sahip çıksana!
Hani, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı
, dönemin TMK Savcısı
'ın adliye önünde bildiri okumasının hukuki olmadığını 26 Aralık 2013'te dile getirir getirmez
'e canlı telefonla bağlanmıştın da “
” diye coşmuştun.
O kadar coşmuştun ki, nerdeyse
'dan evvel o açıklamayı yapacaktın.
Neyse ki, adamcağız o beklediğin (bildiğin mi deseydim) açıklamayı hemen yaptı da seni kurtardı.
Peki şimdi sen ne yapıyorsun?
İbrahim Okur'u kurtarmak için çalışacağına, gitmiş kimlerle uğraşıyorsun; oluyor mu yani?
