Tıpkı
'nın
'yi kırmızı halıyla karşılaması gibi.
'nın tavrını “
”den bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Meselenin seçimle meçimle de alakası yoktur.
döneminde
'da veya
'da seçim falan mı vardı?
Unutmadık ya; ajanlarıyla meydanlarda cirit atmakla yetinmeyip Türkçe manşetler attılar.
Mesela
, “
” kapağıyla çıkmış, alt başlığında da “
'” (
) ifadesine yer vermişti.
Şimdilerde sütre gerisinde durmayı tercih eden İngiliz (medyasının) tazyikini de unutmak mümkün değildir.
Esasında
bir CIA organizasyonu olan FETÖ ile eşzamanlı şekilde tavır değiştirmeye
'den itibaren başlamıştı.
'a ilkin “
” veya “
” dediler ardından da senkronize biçimde “
” demeye başladılar.
Çok geçmeden de “taşeronlarını” harekete geçirdiler.
Artık şunu tartışamayız: 7 Şubat 2012 MİT krizinde, Gezi kalkışmasında, 17 - 25 Aralık “
” girişiminde ve 15 Temmuz'da nihai (hatta yegane) hedef Erdoğan'dı.
Neden mi hedefti?
Çünkü, Erdoğan “
”yi kurma yolunda hiçbir engel tanımıyor, harici ve dahili vesayete boyun eğmiyordu.
Biraz tarih bilgisi olan herkes bilir ki, “
” bir Türkiye'ye Avrupa asla tahammül edemezdi.
Hoşgörü zaten Avrupalının kültürel genlerinde yoktur.
tevekkeli, “
” dememişti.
Avrupa'ya göre
affedilemez bir suç daha işliyordu: Sadece ve sadece milletle siyaset yapmakla yetinmiyor, milletle siyaset yapmayı da sistem haline getirmek istiyordu.
Referandumda “
” çıkması için Türkçe spotlar yayımlamaktan
ve
'yı himaye etmeye, Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarını engellemekten Avrupa'nın göbeğinde Türklere atla itle saldırmaya kadar her yolu deniyorlar…
de her yolu deniyor.
O kadar ki, “
” dilinden düşmüyordu, şimdilerde “
” diyor da başka bir şey demiyor. (Ne kadar uzlaşmacı olduklarını da kürsü yıkmak, bacak ısırmaktan evvel istikşafi görüşmelerde kanıtlamışlardı.)
Müdür bu büyük dönüşümünü / değişimini neye borçlu olduğunu bir cümleyle de olsa açıklamaya tenezzül etmiyor.
Fakat, referandumda “
” çıkarsa siyasi hayatının biteceğini herkes biliyor. Öyle ya, kim 14 seçim kaybeden adamı CHP'nin başında tutmaya devem eder?
Onun için de her yolu deniyor.
Geçenlerde gündüz gözüyle şöyle demişti: “
Burdan “hayır” yürüse, hiç tornistan edecek değildi. (Zira “gerçeklik” diye bir derdi yok müdürün. İşine yarasın da isterse kuyruklu yalan olsun, fark etmez; tarzı bu!)
Lakin yürümediği gibi rezil rüsva oldu.
O da naçar tevil yoluna gitti.
Bakınız dün ne söyledi: “
”
Bu nedir hey erenler, bu nasıl bir kafadır?
Bu köşecikte (aynanın duvardaki yerini saygıdeğer eşi değiştirip biraz aşağıya alınca) müdürün aynada göremediği kafasını aramaya koyulduğunu yazmıştım.
Hey kurban olduğum Allah, şaka yapmıştım, gerçek mi oldu?
Müdür kafayı mı buldu, bu hali nedir?
