|
İnsan yatırımı ve yurtdışı ufku

Bugün Türkiye, insanına gerektiği değeri verememenin ve ihtiyacı olan yatırımı sağlayamamanın derin sancılarını çekiyor. İnsan yatırımı, oldukça pahalı olan fakat, geleceğin ihtiyaçlarına cevap veren kaliteli ve verimli bir yatırımdır. Çünkü bilgi ve ilmi faaliyet, belirli bir seviye ve derinlik istemektedir. İnsanın kişilik ve zihin yönü itibariyle oldukça hassas bir nitelik taşıdığı ve bu hassas yönlerin gelişimi ve şekillenmesi için zengin bir eğitim politikasına ihtiyaç bulunduğu, uzmanlarca kabul edilmektedir. Bu yüzden, geleceğe mührünü vurmak, söz sahibi olmak isteyen bir toplum, istikbalin en önemli yatırımı olan insanı, çağın ihtiyaçlarını karşılayabilecek donanımlarla yüklü bir hale getirmek zorundadır.

Türkiye, geçmişi ve bugünü bakımından; dünya tarihi içerisinde önemli yeri olan bir ülkedir. Geçmişinde, büyük bir medeniyetin temsilcisi, hamisi ve dağıtıcısı; şimdilerde ise, medeniyet ve geleneğinden kopma konusunda, büyük değişimler geçiren ve halen de bu kopuşu son süratle devam ettiren bir ülke. Birilerine göre, bu değişim çağdaş uygarlık seviyesine ve Avrupa topluluğuna bizi ulaştırması bakımından son derece anlamlı olacaktır. Ama görünen o ki, toplumda birçok insan, ne geleceğe ve ne de götürüldüğü farklı dünyaya ait ciddi bir bilgi ve malumata sahip değil. Sürüklenen bir toplumun, canhıraş feryat ve tedirginliğini birçok kimsenin yüz hatlarından fark edebilmek mümkün.

Şimdiye kadar, toplumsal sorumluluk ve değer ölçülerinin önemine çeşitli yazılarımda fazlasıyla temas ettim. Bugün de, dışa açılmak ve batının gerçekçi ve bilim temelli dünyasında, birtakım çabaların olabileceğini sizlerle beraber düşünmek istiyorum.

Ülkemizde şöyle veya böyle, batıcı ve yabancılaşmış güç dengelerinin arasında, kendi değer ve geleneklerine bağlı olarak yaşayan insanların, uzun yıllardır süren ezilmişliği ve horlanmışlığı sözkonusudur. Bu insanların, bir an için demokratik ve çoğulcu batı toplumlarında kendi geleceklerini arama ve yer edinme çabaları içerisine girdiklerini düşünelim. Kolay bir şey olmamakla birlikte, kendi çocuklarını, batının farklı kültürlere saygılı ortamında yetiştirmeye çalıştıklarını ve değerlerine ciddi bir engel getirilmeden, kurdukları müesseselerle çocuklarını, kültürel kayba uğramaksızın ve horlanmadan; hür ve kendine güvenen kimseler olarak yetiştirebildiklerini varsayalım. Sonuçta, karşımıza doğu ve batı kültürü ile yüzleşen, kendine güvenmiş ve geleceğini belirleme gücüne sahip bir neslin "yetişebilme gerçeği" çıkacaktır.

Bu durum; şimdilerde batıda çocuk sahibi olan ve onları, hem kendi değerlerini, hem de batının bilgi ve teknolojisini almaya çalışan, işçi kesimimizden karşı karşıya kaldığı problemden biraz farklı olmaktadır. Bu insanlar, karşı karşıya kalacakları birçok problemden habersiz, yabancı bir kültüre karşı hazırlıksız ve korunmasız bir şekilde sayısız problemleri yaşadılar. Ve halen de yaşamaktadırlar.

Batıya ekmek parası elde etmek için giden işçiler; bugün çeşitli kültürel, siyasi ve ekonomik sebepler yüzünden, artık batıda yaşayan Türk ırkına sahip müslümanlar olarak yeni bir kimliğe sahip olmakta ve ülkelerine dönüş konusunda, fazla istekli bulunmamaktadırlar.

Bugünküler ise, sosyal ve kültürel bunalım, soyutlanma ve horlanma sebebiyle; daha insani, daha huzurlu ve daha verimli bir hayata erişmek için; yabancı ülkelerde, kendi ülkelerinde bulamadıkları hürriyet, teşebbüs ve fırsateşitliğini yakalamayı ümid eden insanlardır. Üstelik, kültürel yönden de kendilerine güven duyan bir yapıya sahiptirler. Bunlar; daha çok, yeni ve onurlu bir kimlik bulmak için, yabancı ülkelere yönelmektedirler. Bu eğilim, gün geçtikçe artmaktadır.

Olayın bugünkü siyasileri ilgilendiren tarafları mutlaka vardır. Ama ben, özellikle dünya insanı olmak ve uluslar arası ilim, sanat ve ticaret dünyasında kendilerini göstermek isteyen bu eğilime takdirle bakmak durumundayım. Ama bu insanlar, yabancı ülkelere bazı köprü ve rehber insanlarla ulaşmak; muhtemel problemlere böylece hazırlık yapmak ve o ülkelerin dillerini iyi öğrenebilmek mecburiyetindedirler. Burada, dikkat edilecek en önemli konu; o ülkelerde yabancı olmayan bir kültürel ortama dahil olabilmek ve çocuklarını yadırgamıyacakları bir eğitim programı içerisinde yetiştirebilmektir. Bir diğer ifadeyle, çocuklarını yabancı olmayan bir eğitim programı içerisinde tutabilmektir.

Görebildiğim kadarıyla, bu tür kurumlar vardır ve ülkenin bazı potansiyel güçleri, zor da olsa, yabancı toplumlara girebilmenin ve oralarda yaşamanın şartlarını hazırlayabilir. Fakat, dile getirdiğim gibi, bu ülkelere gidişler; belirli ekonomik ve sosyal şartların hazırlanmasından sonra gerçekleşmelidir. Kimbilir, belki bu akımlar; Avrupa''da yeni bir kültürel hareketin doğmasına yol açabilir.

٪d سنوات قبل
İnsan yatırımı ve yurtdışı ufku
günlerin getirdiği
Şirk ve karıncanın ayak sesleri
Yeni anayasa ifade özgürlüğünü nasıl ifade edecek?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?