|
Aziz Yıldırım aynaya bakmalı

Bursaspor''u geçen haftaki yazımda irdelemiş, gelecek sezon için nelerin yapılması gerektiğini de kendimce gündeme taşımıştım. Şimdi Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor''a kuşbakışı da olsa şöyle bir göz atalım.

Lig ikincisi Fenerbahçe, önce Daum''un, sonra da yanlış transfer politikasının kurbanı oldu. Aziz Yıldırım''ın müdahaleleri de buna tuz biber ekti. “Başkan olaya el koydu… Tesisleri bastı… Soyunma odasına indi…” Komedilerine kulüp camiaları artık şiddetle tepki göstermeli.

Bir kesim medyanın, başkan şak şakçılığı kimseyi kandırmasın. Başkan, “Her şey, benim” dediği anda o takımın teknik direktörü ve idari menajeri hemen kukla konumuna düşer, saygınlıkları zedelenir. Futbolcu gözündeki güvenilirliği büyük yara alır. Takım içinde otorite boşluğu oluşur.

Nitekim Aykut Kocaman, “Sinek ikiliye döndük” değerlendirmesiyle sıkıntısını dile getirdi.

Başkan hegomanyası, kısa süreli bir kıpırdanışı bazen sağlar. Ancak daha sonra düşüş hızlı olur. Aziz Yıldırım artık bu gerçeği görmeli. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, soyunma odalarından, antrenman tesislerinden elini ayağını çekmeli. Transferde de arka saflara geçmeli. Tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, futbolu tamamen kulübün profesyonel adamlarına bırakmalı. Ne yazık ki Fenerbahçe''de böyle bir birim yok.

DAUM İLE 3 YIL!

Aziz Yıldırım Fenerbahçe''yi antipatik yapmak için özel uğraşlardan da vazgeçmeli. En son söylediği, “Tek büyük Fenerbahçe, diğer kulüpler bizi örnek alarak yanımıza gelmeye çalışsınlar” demeci gerçekten çok itici. Yıldırım, aynanın önüne geçip, kendisine çeki düzen vermeli.

İşte görüyoruz, sportif başarı yönünden durum hiç de iç açıcı değil. Aziz Yıldırım''ın 12 yıllık sürecinde 4 lig şampiyonluğu ve Avrupa''da da sadece bir kez Şampiyonlar Ligi''nde çeyrek final yaşanmış. Bu sonuçlar hangi Fenerbahçeliyi mutlu eder?

Daum yıprandı, yıpratıldı. Zaten benim hiç tutmadığım biri. Eyyamcı, yağcı… İşi gücü, başkana, medyaya, taraftara mavi boncuk dağıtmak. Yıldırım''ın her türlü müdahalesine ağzını açıp tek kelime edemedi. Taraftarın isteğine göre oyuncu değişiklikleri yaptı. ''Kelepçeli partiler'' ile ilgili Almanya''nın Bild Gazetesi''ne futbolcularını suçlayan demeçler verdi.

Daum, hemen gönderilmeli. Kendisiyle 3 yıllık mukavele yapmanın mantığını kimse bana anlatamaz. Umarım, büyük paralar ödenmeden postalanır.

Takım içinde de postalanacak isimler var. Guiza, “Yetti artık” dedirtti. David, “Misafir sanatçı” rolünü çok iyi oynadı! Bilica, Fenerbahçe''nin marka değerini düşürdü. Cristian, olsa ne fark eder olmasa ne far eder. Fenerbahçe eğer, “Ben büyük hamleler yapacağım” diyorsa bu dörtlü ile hemen ilişki kesilmeli. Yerlerine de kaliteli oyuncular transfer edilmeli. Yoksa önümüzdeki sezonda da Fenerbahçe taraftarı futbol keyfinden mahrum kalır.

Rijkaard''a Galatasaray anlatılmamış

Rijkaard''ın kariyerini elbette tartışmam. Ancak, yönetimle birlikte büyük yanlışlıklara imza attıkları da apaçık ortada. Bir komutan, futbolcularını kamuoyu önünde boy hedefi haline getirmez. Rijkaard bu kuralı hiçe saydı. Özellikle de Servet''i yedi bitirdi.

Rijkaard, taktik uygulamalarında da şaşırtıcı zikzaklar çizdi. Sezon başında ofansif bir 11 ile takımını oynattı. O Galatasaray hepimizin beğenisini kazandı. Daha sonra defansif kurguyu ön plana çıkardı. Takımın tamamında büyük çaplı değişikliklere gitti. Bir türlü iskeleti oluşturamadı. Futbolcuların görev alanlarıyla çok fazla oynadı.

En büyük cinayet devre arasında yönetim-Rijkaard iş birliği ile işlendi. Baros sakattı, Jo UEFA''da oynayamayacaktı ve takımın ilk yarıdaki en golcü (12) oyuncusu Nonda, eline bonservisi ve parası sıkıştırılarak gönderildi. Bu uygulama başlı başına skandaldı. Üstelik bir de Jo bekleneni veremeyince Cimbom, uzun süre gol sıkıntısı yaşadı. Havalimanında omuzlarda karşılanan Jo, renkli geceler için Galatasaray''ı bankamatik olarak kullandı.

Devre arası transferi Giovanni Santos için de aynı durum söz konusu. Ne oynadı, ne verdi, Galatasaray''ı nereden nereye getirdi? Çabuk, kıvrak, süratli… Peki başka? Devre arası tek olumlu iş Neill''in transferi oldu. Kırk yılık Galatasaraylıymış gibi oynadı. Müthiş bir performans gösterdi.

Rijkaard''ın, “Geçen sezon Galatasaray beşinciydi, bu sezon üçüncüyüz. Daha ne istiyorsunuz?” lafı, tarihe geçecek özellikler taşıyor. Demek ki Rijkaard''a, Türkiye''yi ve Galatasaray''ı kimse anlatmamış, tanıtmamış.

ARDA LOKOMOTİF OLUR

Adnan Polat, Galatasaray şampiyonluğu yitirdikten sonra çığlıklarla ortalığı bir birine kattı. Aziz Yıldırım da son maçtan sonra aynı taktiği (!) uyguladı. Herkes hem Galatasaray''a hem de Fenerbahçe''ye çok üzüldü! Bu mağdur edebiyatına inanmayan kalmadı!

Gelecek sezon bazı akortsuz seslere kulak verilmemeli ve Rijkaard mutlaka kalmalı. Servet''e hem yazık hem de ayıp ediliyor. Bu oyuncu kazanılmaya çalışılmalı. Gece hayatına düşkünlüğünden söz edilen Caner''in bu yönü törpülenebilse en azından kiralık olarak yine takımda tutulmalı. Evet, Elano bekleneni veremedi. Ancak uyum döneminin sancılarını yaşamış olabilir. Gelecek sezon başka bir çehreyle karşımıza çıkabilir. Bence kalmalı.

Arda, bu sezonu kötü geçirdi. Fakat satılmamalı. Taraftar dört elle sarılırsa Arda gelecek sezon takımının lokomotifi olur.

Jo ve Dos Santos ile ilişki kesilmeli. Galatasaray''ın da bu şekilde düşündüğünü biliyorum. Leo Franco''ya zaten nokta konuldu. Kewell çok sakatlanıyor. Hep soru işareti. Anlaşılıyor ki Kewell ile de yollar ayrılacak.

Takviye edilmesi gereken mevkileri şöyle sıralayabiliriz:

1-Baros''un yanına (veya alternatif olarak) bir nokta santrfor

1) Orta alana, oyunun iki yönünü de becerebilen biri

2) Bir orta sol oyuncusu

3) Savunmanın sağına ve soluna iki oyuncu.

Gördüğünüz gibi, Galatasaray''ın işi hiç kolay değil. Onlar da geçen sezon gerçekleştirilen transferlerin sıkıntıları içindeler.

Kartal transferde boğuldu

Beşiktaş, sezona kötü başladı, kötü bitirdi. Ortada biraz kıpırdadı fayda etmedi. Sondaki kötü gidişte hakem parmağı da işin içine girdi. Ancak, şu gerçek çok iyi bilinsin; geçtiğimiz sezon Beşiktaş futbol fakiriydi. Ne tadı, ne tuzu vardı. Sıktı, çok sıktı. Taraftarını fıtık etti.

Mustafa Denizli''nin sezon başındaki Çeşme sevdası ipin ucunu kaçıran önemli faktörlerden biri oldu. Transfer için geç kalındı. Hamle üstünlüğü yitirildi. Daha sonra pek çok transfer yapıldı ama hiç birinden beklenilen randıman alınamadı. Kartal transferde boğuldu.

Milyon euroların sokağa atılmasında aynen Fenerbahçe ve Galatasaray''da olduğu gibi yönetim büyük hatalar yaptı. Tabata''ya, İsmail''e, Nihat''a, Ferrari''ye korkunç paralar ödendi. Sadece Ferrari, sezonun ilk yarısında göz doldurdu. Nihat, Denizli''nin her türlü ısrarına karşılık veremedi. Tabata ve İsmail''den verim alamamanın kökeninde biraz da Denizli faktörü yatıyor. Bu iki oyuncuya çok az şans verdi. Şampiyon olunan sezonda Tello, Holosko, Ernst ve Yusuf, başrol oyuncularıydı. Geçtiğimiz sezon bu 4 oyuncunun takıma eli pek fazla değmedi.

DENİZLİ ÇEŞMEDE DEĞİL

Mustafa hoca değişik kadrolar, değişik uygulamalarla belirli bir çizginin yakalanmasında engelleyici oldu. 11 yabancı oyuncu, transferdeki isabetsizliği tüm netliğiyle ortaya koydu.

Şimdi, temizlik zamanı. Aylardır belirttiğim gibi Gordon, Zapotocny, Fink ve Tello banko gitmeli. Tabata, kiralık olarak gönderilmeli. Fazla oynatılmayan bu oyuncuyu pek anlayamadık. Holosko ile Ferrari''ye müşteri çıkarsa onlara da izin verilmeli. Yerli kontenjandan oynayan Nobre''yi elde tutmanın anlamı yok. Denizli onu da beğenmiyor ve oynatmıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Herkesi gönderdin. Peki, bunların yerleri nasıl ve hangi parayla doldurulacak.” O araştırmayı yapmak, o kaynağı bulmak yönetimin, profesyonel bir ekibin ve Denizli''nin işi. Neyse ki Denizli Çeşme''de değil ve takımı ezbere biliyor. Bence Mustafa Hoca şu bölgelere transfer isteyecektir:

1) Bir nokta santrfor,

2) Oyunun iki yönünde oynayan bir orta saha,

3) Defansın sağı,

4) Ferrari satılırsa defansın göbeği,

5) Holosko satılırsa orta sağ.

6) Orta alanın solu

Beşiktaş''taki durum da parlak değil. Saha içinde lider yok. Ve de yukarıda belirttiğim gibi, bazı bölgeler yetersiz. Kaliteli futbolculara gereksinim var. Bu kez yine hata yapılırsa, yönetim büyük, çok büyük sıkıntılar yaşar. Sezon sonunu zor getirir.

Güneş farkı

Trabzonspor''u bu sezon Güneş öncesi ve Güneş sonrası olarak ikiye ayırıyorum. İlk bölümdeki Trabzonspor ile ikinci bölümdeki Trabzonspor arasında dağlar kadar fark var. Bir teknik direktörün bir takımın çehresini bu denli değiştirebileceğini doğrusu hiç düşünmemiştim. Her şeyden önce oyun mantalitesi ''sil baştan'' oldu.

Hugo Broos döneminde rakip kaleye zor gidebilen takım, Şenol Hoca ile bu görüntüsünün tamamen dışına çıktı. Pozisyon üretkenliği tavan yaptı. Organize atak sayısı ikiye katlandı. Özellikle de Beşiktaş ve Fenerbahçe kupa maçlarında bunu net bir biçimde gördük. Hücum insiyatifini genellikle ellerinde tuttular. Rakibi hataya zorlayan, önde bastıran bir takım olarak alkış topladılar.

Fenerbahçe ile oynadıkları son lig maçı onların elbette gerçek kimliğini gösteremezdi. Kupayı kazandıktan sonra haliyle motivasyonları azalmıştı… Ve de haliyle sadece skoru düşünerek oynadılar. İddia ediyorum, gelecek sezon Trabzonspor''u bir daha öyle mahkûm oynarken göremeyiz. Mahkûm oynadılar ancak o pis ağızları da kapamasını bildiler. Trabzonspor''un her maçta mertçe oynayacağını, aslanlar gibi mücadele edeceğini dosta düşmana gösterdiler.

ÖLÜ YATIRIM

Şenol Hoca, Hugo Broos döneminde hiç oynama şansı bulamayan Onur''u bir anda kalenin asıl adamı yaptı. Çoğu kez oynatılmayan Alanzinho''yu takımın maestrosu haline getirdi.

Trabzonspor''da da yabancı futbolcu skandalları en üst düzeyde. Gönderilmesi gerekenleri hemen sıralayayım: Sylva, Song, Cale, Gabric, Teofilo. Bu oyunculardan hiç verim alınamadı. Bundan sonra alınması da çok zor. Geriye kim kalıyor; Colman, Alanzinho ve müzmin sakat Yattara. Demek ki Trabzonspor''un tam 6 yabancısı ölü yatırım. Batan paraların, yükselen borcun nedenini kimse başka yerlerde aramasın. Ciddi araştırma yapılmadan gerçekleştirilen transferler Trabzonspor''u işte bu duruma getirdi.

Şimdi bir de düşünün, işe yaramayan bu 6 yabancı yerine doğru dürüst adamlar olsaydı, acaba Trabzonspor bu gün ligde nasıl bir konumda bulunurdu?

Onların da işi zor. Bu kadar yabancı nasıl gönderilecek ve bunların yerleri nasıl doldurulacak? Hataların faturası işte böyle ağır oluyor.

14 yıl önce
Aziz Yıldırım aynaya bakmalı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset