İlk yarının skoru 1-1. Hiç pozisyona girmeden, rakibe 4 pozisyon vererek 45 dakikayı eşitlikle kapatmak Beşiktaş için milli piyongodan büyük ikramiyeyi kazanmak gibi bir şeydi. Hakan''ın müthiş kurtarışları olmasaydı Kartal çok erken havlu atardı. Rakip ahım şahım olsa söyleyecek lafımız olmaz. Sıradan, hem de çok sıradan bir takım olan Plzen tam 45 dakika Beşiktaş''ın tozunu attı.

Bu bölümde Quaresma''yı penaltıyı yaptırırken gördüm. Ne o erken mi havalandı. Yoksa deplasman oyuncusu değil mi? Hilbert oynadı mı, oynamadı mı fark eden oldu mu? İki kanat adamı bu denli kötü oynayınca oyun ister istemez ortada kilitlendi. Buna bir de atağa kalkayım derken kaptırılan toplar eklenince Beşiktaş sefilleri oynadı. Orta alanda kayboldu, hücuma kalkamadı, bol bol atak yedi ve pozisyon verdi.

Schuster''in ikinci yarıya Nihat''ı çıkarıp oyuna Necip ile başlaması doğru karardı. Bu uygulamayla Beşiktaş orta alanda dengeyi sağladı. Hatta oyunun kontrolünü eline aldı. Necip, Ernst''e yardımcı oldu. Delgado da Nihat''tan daha çok geriye geldi. Böylece defans rahat nefes aldı. Kısacası Beşiktaş ilk yarıda serbest bıraktığı rakibine ikinci yarıda "hey dur bakalım" dedi. Kelepçeyi taktı. Ancak kendisi de skoru yeterli görerek işi idare etti.

Nobre kendisini gösteremedi. Elde ettiği bu şansı iyi kullanamadı. Gerçi ona orta alandan da destek gelmedi. Ernst hep bildiğimiz gibi. Koşuyor, boğuşuyor, her yere ayağını sokuyor. İkinci yarıda oyuna giren Necip, "Beni göz ardı etme" mesajını Schuster''e çok net olarak verdi. Erhan ile ilgili görüşüm yine aynı. Beşiktaş''ta sadece alternatif oyuncu olur. Bir kez daha vurguluyorum, Ferrari dışlanmamalı. Sezon başı görüntüsüne bakıp Schuster yanılgıyı düşmemeli. Formda bir Ferrari, Beşiktaş defansını çekip çevirir.

Beşiktaş, mutlak galibiyeti düşünen ve zaman zaman defansında az adamla kalan rakibinin üzerine biraz daha inanarak gitseydi, İstanbul''daki rövanş tamamen formaliteye dönüşürdü. Gerçi şimdi de tur çantada. Bu Çek takımı, Beşiktaş''a diş geçiremez.