|
Haydi gel Ricardinho

Tuhaf bir millet olduk. Duyduk duymadık demeyin; Ricardinho'yu bile tartışanlar var. En sevilmeyen oyuncuymuş, ispiyoncuymuş, Avrupa'da başarılı olamamış, sol kanat oyuncusu değilmiş, nerede oynayacakmış...

Beyler bu adam koskocaman bir firma. Daha dün Brezilya Milli Takımı'nın kadrosundaydı. Sol ayak raket. Teknik mükemmel. Gözünüzü seveyim, etmeyin, eylemeyin.

Elimde 11 Ricardinho olsa, birini kaleye geçirir, diğer 10'unu da banko oynatırım. Futbol dışı laflara da fazla itibar etmeyin. Ne kadarı doğrudur biliyor musunuz! Ayrıca adam futbolunu dört dörtlük oynuyorsa, diğer konular ayrıntıdır. Alex de İtalya'da Parma formasıyla başarılı olamadı. Fenerbahçe'de neler yaptığını hep beraber izliyoruz.

Sizleri bilemem, ben çok mutluyum. İçim şimdiden kıpır kıpır. Brezilyalı'yı izlemek için inanılmaz bir sabırsızlık içindeyim. Vitrin süsleniyor. Süslü vitrinlere bayılırım. Haydi yönetim getirin artık şu adamı.



Şark kurnazlığı...


Bir kesim diyorki, "Vay Aurelio ve Nobre nasıl Türk vatandaşı olur ve milli takımda oynar." Olur arkadaşlar, olur. Dünyanın her tarafında nasıl oluyorsa; Naim Süleymanoğlu, Elvan Abeylegesse, nasıl olduysa, Aurelio da, Nobre de öyle olur ve Milli Takım'da oynar. Günlerdir bu konuşuluyor. Yeter yahu, kafam şişti. Tamam kabul ediyorum, arkasında kulüplerin yabancı futbolcu kontenjanını boşaltma çabası, yani "Şart kurnazlığı" yatıyor. Ama yapılan, sonuç itibariyle doğru. Rakiplerinin kullandığı silahı sen kullanmazsan, yaya kalırsın. Aslında ben yabancı kontenjanının serbest olmasından yanayım. El oğlu 16 yabancıyla karşına çıkıyor, sen 6 ile karşılık veriyorsun. Bu şekilde nasıl rekabet edecek, nasıl başarılı olacaksın. Bu sınırlama nedeniyle, yaşanan bir başka büyük sıkıntı da, kulüplerin yabancı kontenjanını boşaltmak için yaşadığı problemler. İşte Ailton neredeyse, bedava bırakılacak. Galatasaray, Heinz'ı satamadığı için bir başka yabancı alamıyor, Trabzonspor'da da benzer sorunlar var. Hiç değilse, "Kontenjan serbest, takımda sadece 6 yabancı oynar" dense kulüplerimiz göndermek istedikleri oyuncuları bedava bırakmak zorunda kalmazlar.



Zico mu, Daum mu?


Yanıtı hemen vereyim, bin kere Zico. Daum'u, Beşiktaş'tayken de sevmezdim ve beğenmezdim. Oynattığı futbol bana ters geliyor. Kısır, yavan, göze hitap etmiyor. Ayrıca kafası hep karışık gibi, sürekli arayışta. Daldan dala konuyor. Fenerbahçe'de neler denemedi. Bir ara orta alanı tek kişiye emanet etti. Baktı olmadı, bu kez santraforunu yalnız bıraktı. Tuncay'ı sol kanada yapıştırdı. Nobre'yi zaman zaman sağ kanatta oynatışı ise müthiş buluştu! Zico daha ilk hamlesinde, Tuncay'ı ortaya aldı. Hep çift santrafor oynattı. Futbolun iki yönünü (defans-ofans) dengeli kullandı. "Tümer-Alex birlikte oynar mı!" diyenlere aldırış etmedi. Alex; 1 asist 4 gol, Tümer; 3 asist, 1 gol ile adeta şov yaptılar. Zico; Kerim, Can, Semih gibi gençlere de cesaretle formayı verdi. Evet, benim adamım Zico.


Ne isteniyor, Gerets'ten


Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde M. Boleslav'ı 5-2 yendi, Ankaraspor ile 1-1 berabere kaldı. Bu maçta Cimbomun değerlendiremediği 2 penaltı ve pek çok pozisyon var. Kayserispor'a karşı ise, 4 gollü bir zafer. Sonuçlar tersi olsaydı, Gerets şimdi çoktan idam edilmişti. Gerçekten olacak iş değil. Şampiyon takımın teknik direktörüne karşı yapılan şu saldırılara lütfen bir bakın. Yöneticiler istemiyor, futbolcular sevmiyormuş. Takım içinde disiplin yokmuş, futbolcular kavga ediyormuş, daha neler neler.

Galatasaray iki yıldır doğru dürüst transfer yapmıyor, futbolcu ödemeleri hep gecikmeli, Parasal sorunlar bitmek bilmiyor ancak Cimbom zirvede. Bu arada Gerets, pek çok genci de cesaretle çatır çatır oynatıyor. Takımdaki ustaların göz yaşına bakmıyor. Benim kafam karıştı. Bu kadar başarılı bir adamdan ne istiyorlar. Bana lütfen biri anlatabilir mi?


Bırak Burak


Beşiktaş'a geldiği günden bu yana Burak için hep güzel şeyler yazdım. Gaziantep maçından sonraki yazımda ise, "Burak kartaldı" başlığını kullandım. Gerçekten çok çok iyi oynadı. Fazla meziyeti var. Güçlü, kuvvetli, süratli, hava toplarında etkili, top tekniği iyi. Kısacası futbolcu olarak aradıklarımızın pek çoğu kendisinde mevcut. Böyle gençleri görünce keyiften dört köşe oluyorum. Buraya kadar herşey tamam. Şimdi Burak'a soruyorum: Arkadaş durmadan yerlerdesin. Öyle bir kıvranıyor, tepeleniyorsunki, yüreğimiz ağzımıza geliyor. Ancak hemen 30 saniye sonra bir de bakıyoruz, çakı gibi ayaktasın. Hayır Burak, bırak bu işleri. Yoksa, kulaklarını önce sevgili baban çeker.


Ah! Bobo Ah!


Bobo attı mı iki gol, haydi bakalım şimdi kurtul milletin dilinden. İlk tokatı, Beşiktaş TV'de beraber program yaptığımız sevgili İlker Ateş'ten yedim. Bobo her gol attığında, basın tribününde, kağıda koca koca Bobo yazıp, gülerek bana göstermez mi... Eh haklı, o Bobo'cu, ben değil.

Aslında ben biraz Bobo'ya daha çok da yabancı kontenjanının kendisiyle doldurulduğu için karşı gelen bir militanım. Ne yazık ki, derdimizden anlayan yok. Ah Bobo ah!


Böyle alkış olmaz...


Gaziantep maçında tribünler doluydu, coşku ve destek en üst düzeydeydi. Taraftar özellikle işte böyle zor günlerde takımının yanında olmalı, alkışlamalı. İyi, güzel, bravo... Ancak alkış iki kez yanlış kullanıldı. Runje üç çalım, bir geri pas attı, İnönü şak şaktan çınladı. Nobre kırmızı gördü, sahayı terkederken, alkışlar onu da sardı sarmaladı. Yetmedi maçtan sonra stat çıkışında Nobre omuzlara alındı.

Durun beyler ne yapıyorsunuz. Neyin nesi bu alkışlar. İster misiniz Runje, bundan sonra her maçta çalım üzerine çalım atsın. Bir bakmışsınız kaleciniz gizli santrafor gibi sık sık ileri çıkıyor. Kırmızı kartın ödüllendirildiğini de ben hiç görmedim. Bu takımın üç sezon önce kırmızı kartlardan dolayı tepeden uçuruma son hızla yuvarlandığını ne çabuk unuttunuz. Maçın hemen bitiminde Koray'ın ve bazı futbolcuların dayılanmalarını da hayretle izledim. Profesyonellikte böyle aptalca davranışlar yok. Tigana ve yönetim hemen önlemini almazsa, ipin ucu kaçar.

18 yıl önce
Haydi gel Ricardinho
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset