|
Mesajı bırak tura bak
Tribünlerdeki bayanlar erkeklerden aşağı kalmıyor. Alex, twitlerle ince ince dokunduruyor. İster beğenin, ister beğenmeyin (benim hoşuma gitti) Başkan Aziz Yıldırım en kısa yoldan yanlış yapana haddini bildiriyor. Fenerbahçe bunları bırakıp özellikle bugünlerde taraftarı, teknik heyeti, futbolcusu ve yönetimiyle tek yürek, tek ses olmak zorunda

"Huzur batıyor" derler ya, işte aynen öyle. Durağanlık Fenerbahçe''yi rahatsız ediyor. Mutlaka bir olay çıkaracaklar. Başkanı, yöneticisi, teknik direktörü, futbolcusu ve taraftarı ile bu konuda artık uzmanlaştılar. Hep erkek taraftardan şikayetçiydik. Maşallah(!) kadınlarımız da onları hiç aratmıyor. Ne güzel bedavadan stada gelmişsiniz, tadını çıkarsanıza. Yok hayır, onlar da ortalığı karıştıracaklar.

Erkeklerden aşağı kalırlar mı hiç! Belli ki organize olmuşlar. Belli ki erkeklerin uyarılarını dikkate almışlar. Peki, maç oynanırken teknik direktörünüzü yaralamak Fenerbahçe''nize ne yarar getirecek? Erkekleşmek hoşunuza mı gidiyor? Kopya çekmeyin, kopya verin erkeklere. Vazgeçin bu mesaj sevdasından.

ALEX İNCE DOKUNUYOR

Şimdi moda twitleşmek... Alex de bayılıyor bu işlere! İnce ince dokunduruyor. Her dokunuşu derin yaralar açıyor, farkında değil. Bilemem belki de özellikle yapıyor. Oh ne güzel, banko oynarsan her şey güllük gülistanlık, kulübede oturursan batsın bu dünya... Ve de hoca kıskanç. Durmadan "örnek sporcu" dediğimiz Alex''e bu duruş hiç yakışmıyor. Dünyanın en iyi oyuncuları da zaman zaman yedek konumuna düşebiliyor. Hani Alex toparlayıcı unsurdu. Hani Alex mükemmel bir profesyoneldi. Umarım Aziz Yıldırım''ın uyarılarına kulak verir.

BAŞKANIN YOĞURT YİYİŞİ

Başkan maç oynanırken, sahanın içine girer ve de elinde mikrofonla seyirciye davranış dersi verir mi? Dünyada eşi benzeri yok. Burası Türkiye, burada her şey olabilir. Oldu da işte! Bu ilginç gelişme karşısında ister ağzını beş karış aç öyle kal, istersen çok renklilik adına kalk beş saat nutuk at.

Aziz Başkan, taraftara ve Alex''e mesaj atmanın yanı sıra, kendisi için de, "Ben işte böyle bir Başkanım. Ayağınızı denk alın. Kodum mu oturturum!" açıklamasını yaptı. Bir gün sonra da aldı Alex''i karşısına bire bir konuştu, destur çekti.

İsteyen beğenir, isteyen beğenmez. Her türlü kural dışılığa ve alaturkalığa karşın benim hoşuma gitti. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Yıldırım, kafasını kuma sokanlardan değil. Yanlış yapana en kısa yoldan "Haddinizi bilin" diyebiliyor. Önünü arkasını düşünmeden dobra dobra konuşuyor.

Taraftar taraftarlığını bilecek, futbolcu da futbolculuğunu. Alex''i oynatmak veya oynatmamak Aykut hocanın işi, taraftarın değil. Futbolcu da öyle zırt pırt twit atmayacak. Disiplin çemberi parçalanırsa takım olgusu anında işlerliliğini yitirir.

TEK KOMUTAN KOCAMAN

Moskova rövanşı başlamak üzere. Fenerbahçe bu sezonun en önemli maçını oynayacak. Takımın patronu tek başına Aykut hoca. Tüm yetkiler kendisinde. Oyuncularını en iyi O tanıyor. Futbolcularıyla her an beraber. Form durumlarını ezbere biliyor. Rakibini en ince detayına kadar inceliyor. Kararlarını, her şeyi değerlendirdikten sonra veriyor. 11 kişilik kadroyu, yedekleri ve oyun sistemini, şemanın tümüne bakarak oluşturuyor. Moskova maçının planlamasında ilk karşılaşmanın skoru da elbette büyük rol oynayacaktır.

Fenerbahçe özellikle bugün, taraftarı, teknik heyeti, futbolcusu ve yönetimiyle tek yürek, tek ses olmak zorunda. Şimdi mesaj değil, tur zamanı.

Galatasaray Beşiktaş FARKI

Bülent Yıldırım son dakikalarda Burak''ın kurbanı oldu. Sahte düşüşe kandı, penaltıyı verdi ve Beşiktaş''ın 2 puanına kan doğradı. Skor elbette çok önemli. Ancak bir de oyunun bizlere dikte ettirdiği gerçekler var. Galatasaray, Beşiktaş''tan daha güçlü, daha geniş bir kadroya sahip. Beşiktaş''ın ilk yarıdaki çaresizliği bunu bize bir kez daha açık ve net bir biçimde gösterdi.

Beşiktaşlı futbolcular tüm güçleriyle mücadele ettiler. İnanılmaz hırslı, inanılmaz istekliydiler. Ancak potansiyelleri sınırlı. Yeterli üretkenlikte değiller. Teknik kapasiteleri en büyük engel olarak karşılarına çıkıyor.

Holosko hepimizi şaşırtacak bir çıkış yaptı. Oyuna damga vuracak bir de Fernandes vardı. Diğerlerinin karşı kale ile ilgili doğrudan ilişkisi yoktu. Bu nedenle de bir noktadan sonra tıkanıp kaldılar.

Galatasaray''a baktığımızda durum farklı. Orta alan ve ileri uçta her türlü silaha sahipler. Gole odaklanan pek çok oyuncuları var. Burak, Umut, Necati, Baroş, Hamit, Emre, Melo, Selçuk, Amrabat, Riera, Engin, Aydın ve hatta Eboue... Say sayabildiğin kadar. Tam anlamıyla "Seç seç al" durumu. Acı ama gerçek, Beşiktaş ile Galatasaray arasında ölçüye sığmayan bir güç farkı oluştu. Yetmiyormuş gibi bir de Mustafa Pektemek 6 ay yok. Bu durumda rekabet etmek gerçekten çok zor. Bir kez daha vurguluyorum, 6 Eylül''e epeyce zaman var. Beşiktaş orta alanına ve ileri ucuna mutlaka kaliteli 2 oyuncu transfer etmek zorunda. Yoksa zirve yarışının gerilerinde kalır.

Kimi kime şikayet ediyoruz?

Şenol Güneş''i anlamakta zaman zaman zorluk çekiyorum. Durmadan şikayet ediyor. Bakın şimdi şu söylediklerine: ''Yabancılarımız fazla, yerlilerimiz az. Kaliteli oyuncularımızı elimizde tutamıyor, aldıklarımızı satamıyoruz''

Hocam siz o takımın tek sorumlusu değil misiniz? Değerli oyuncularınıza, transfer ettiğiniz gün 10-15 milyon euroluk ağır ayrılma koşulları koysaydınız şimdi hiçbirini kaybetmemiş veya büyük paralar kazanmış olurdunuz. Yetersiz ve fazla sayıda yabancı oyuncuyu kafanıza silah doğrultarak sizlere zorla mı aldırdılar? Atık mal ithal ederseniz, elbette bunları kolay kolay elden çıkartamazsınız. Şenol hocamızın bir derdi de şöyle: ''Bilgim dışında transferler yapıldı. Yönetimle görüş farklılıklarımız oldu. Harcamalar kontrolsüzdü. Ya kalıp çözmek, ya da gitmek durumundaydım'' Pes gerçekten pes. Hocam, yönetiminiz size hiç kulak asmamış ve tüm koşulları peşinen kabul etmişsiniz. Şimdi kimi kime şikayet ediyorsunuz? Bunun hesabını siz verecek, bu faturayı yönetiminizle birlikte siz ödeyeceksiniz. Keşke sezon başında ''Benden bu kadar'' diyebilseydiniz.

12 yıl önce
Mesajı bırak tura bak
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset