Ricardinho ve Delgado... İki büyük usta yan yana... Yeme de yanında yat. Şimdi bana, "İsim olarak iyiler. Bakalım icraatları ne olacak?" sorusunu sakın yöneltmeyin. "Ricardinho ile Delgado'nun birlikte oynaması fazla lükstür" işgüzarlığına da ne olur soyunmayın. Oynarlar beyler oynarlar. Hem de öyle bir oynarlar ki, hepinizin ağzı açık kalır. Döktüre döktüre oynarlar. Sergen-Şifo, Sergen-Tümer pek çok kişinin itirazına karşın bizlere nasıl göz ziyafeti çektiyse, şu anda Alex-Tümer nasıl tribünleri dalgalandırıyorsa hiç merak etmeyin Ricardinho-Delgado ikilisi de aynı işlevi yerine getirecektir. Onlarda bu yetenek fazlasıyla var. Beşiktaş camiası bayram ediyor. Umutlar en üst düzeyde. Böyle bir ortamda insanların keyiflerine limon sıkmaya hakkımız var mı? Beşiktaş'ta artık Tümer-Sergen sayfası kapandı. Şimdi Ricardinho-Delgado şarkıları söyleniyor. Aralarındaki fark mı? Kısa süre sonra bunu da hep beraber göreceğiz.
Yakın zamana kadar şöyle diyordum. "Elinde Gökhan Zan, İbrahim Toroman, Koray, Mustafa Doğan, Baki gibi stoperler varken ve başka boş bölgelerin bulunurken, yabancı kontenjanını stoper ile doldurmak saçmalıktır" Evet önceki düşüncem böyleydi. Ancak geçen sürede işler değişti. Nobre'den boşalan koltuğa şimdi ben de "Stoper" diyorum. Neden? Birincisi kontenjan boşaldı. İkincisi Toroman mecburen sağbek oynamaya başladı. Yani Gökhan Zan-Toroman ikilisi bozuldu. Ve üçüncüsü de göbek özellikle ilk iki lig maçında ciddi açıklar verdi.
Elbette bu bölgedeki S.O.S'in çeşitli nedenleri var. Öncelikle iki bek o yerin gerçek aktörleri değiller. Stoperlerine yeterli katkıyı sağlayamıyorlar. Orta alan görevlileri de rakip ataklarda ilk müdahaleyi yapamıyorlar. Tüm bunların yanı sıra iki stoper (Gökhan Zan-Koray) milli takım düzeyinde oyuncular olmalarına karşın, birlikte uyum sağlayamıyor ve pozisyon hatası yapıyorlar. Stoperleri zor duruma sürükleyen yan faktörler kuşkusuz düzeltilmeli. Ancak yol yakınken buraya da bir takviye şart.
Ricardinho geldi. Önce Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim. Beşiktaş yönetimi bu kez turnayı gözünden vurdu. Ze Roberto'yu elinden kaçırdı ama aynı kalitedeki Ricardinho'nun işini şip-şak bitirdi. Dört dörtlük atış yaptı. Bravo, tam isabet. Orta üçlünün bir ayağı boştu şimdi doldu. Hem de bir virtiöz ile. Sade bir Beşiktaş taraftarı olsaydım hemen kombinemi alırdım. İddia ediyorum, bu Brezilyalı Beşiktaş'ın oyununu süsleyecek, renklendirecek ve ciddi bir şekilde biçimlendirecektir. Şimdi benim endişem, Tigana'nın Konya maçında "Daha yeni geldi" gerekçesiyle Ricardinho'yu oynatmaması. Aman hocam lüften böyle bir saçmalığa kalkışma. Ricardinho'yu bir an önce izlemek istiyoruz.
40 derecede futbol. PAF takımları ve ikinci lig daha da yüksek ısılarda oynuyorlar. "Bana ne ölürsen öl. Ayrıca futbolun kalitesi de beni ilgilendirmez" Evet, Futbol Federasyonumuz aynen işte böyle diyor. Ağustos'un başında haydi sahaya. Buna cinayet denmez mi? Ağır mı oldu, biraz hafifletelim; İşkenceden zevk mi alıyorsunuz? Futbol oynamayanlar o ızdırabı bilemezler. Ne kolay dışarıdan ahkam kesmek. Yok efendim milli takım nasıl hazırlanacakmış, UEFA ve Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynayan takımlarımız resmi maçlar yapmalıymış... Ve daha pek çok boş laf.
Kayserispor, İntertoto'ya özel maçlarla hazırlanmadı mı? Aslanlar gibi oynamadı mı? Takımlarımız uygun iklimlerde antrenmanlar ve özel maçlarla bu tür şampiyonalara hazırlanamazlar mı? Milli takımımızda aynı şekilde futbolcuları sık sık bir araya getirerek yine uygun iklimlerde özel maçlar yapamaz mı? Bu uygulama milli takım için daha da iyi olmaz mı? Mazeret bulmak, suçu omuzlardan atmak dünyanın en kolay işidir. Doğruya şaşı bakmayalım. Sonra adamı kör ederler.
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören demiş ki, "İstersek Roberto Carlos'u iki saatte getiririz" Buyurun buradan yakın. Başkan öyle bir çomak sokmuş ki, Fenerbahçe'nin sessiz kalması olanaksız. İlhan Ekşioğlu hemen yapıştırmış yanıtı. Bununla da kalmamış pek çok suçlamayı da peşine eklemiş. "Carlos'un fiyatı 16-17 milyon euro. Demirören bu oyuncuyu iki saatte getirsin, parasını biz ödeyelim ve Beşiktaş'a hediye edelim. Ze Roberto'yu bir ayda alamayan Beşiktaş, Carlos'u iki saatte nasıl alacak? Beşiktaş sahte menajerlere kaptırdığı paraları düşünsün"
Eh, etme bulma dünyası. Saldırırsan, karşılığını da görürsün. Ne gerek var bu tür polemiklere. Huzur bizi rahatsız mı ediyor? Toz duman ortamdan keyif mi alıyoruz? İyi güzel ateşe devam. Ancak üst düzeyde laf düellosu olursa, aşağıdakı kazanda neler kaynar lütfen bir de bunu düşünelim.
İşler ters gitmeye görsün. Arkası çorap söküğü gibi gelir. Trabzonspor işte bu durumda. Darbe üstüne darbe. Antep ile oynadıkları maçın özet görüntülerini izledim. Topu boş kaleye bin kez yuvarlayamadılar. Sonra da bir rakip kontratağında golü yediler. Futbol işte böyle nankör bir oyun. Affı yok. Lazaroni her maçtan sonra birşeyler söylüyor, kem küm ediyor. Garibim ne yapsın 3 maçta tek puan. Gerçekten çok çok kötü.
Bugün Apoel rövanşı var. Burada da ters sonuç olursa felaket. Peki şimdi bu ortamda taraftar ne yapmalı. Bakın size söyleyeyim; küfürle, kafirle, yuhalamayla bu kervan yol almaz. Takımın başarısını herkesten çok teknik direktör ve futbolcular ister. Onların ekmek parası bu. Siz onlara yüklenirseniz çökertirsiniz. Teknik direktörü ve futbolcuyu saha içinde en çok kahreden kendi taraftarının protestosudur.
Herşeyden önce Fatih Tekke'nin transferi pişirilip pişirilip durmadan gündeme getirilmemeli. Kendisi de iyi para kazandı, kulübü de. Bana kimse masal anlatmasın. Bir sene sonra serbest kalacak olan Fatih'i 7.4 milyon euroya satmayacak bir kulüp yöneticisi var mı yer yüzünde? Var mı böyle bir baba yiğit? Varsa, kusura bakmasın ben de onu kulübünü satmakla suçlarım. Evet ilk iş, bu konu artık kapanmalı. Ve sonra taraftar takımını kucaklamalı. Trabzonspor kadrosunun bu skorları alacak kadar yetersiz olduğuna ben kesinlikle inanmıyorum. Apoel maçını da dönüm noktası olarak görüyorum. Haydi Trabzonlu doğru Avni Aker'e. Takımınızın sizin desteğinize ihtiyacı var.
