|
"Benimle dalgaların altında kal"

Bu yüzyılda ABD''nin müziği ve edebiyatı, dikkat çekici biçimde "çöküş"ü işledi. Oysa ABD, kurulmaya daha bir yüzyıl önce başlamıştı. Kızılderililer insafsız bir polemikte, ateşli silahlarla eleştirilip yenilgiye uğratıldıktan sonra, her bakımdan mümbit Yeni Kıta toprakları alabildiğine açılmış, dinibütün ''Püritenler''in yaşam felsefesi için bekliyordu. Onlarsa, o toprakların içine bir ancak genel bir melankoli titreşimi, yalnızca bir çöküş estetiği koyabildiler. Amerikan Rüyası eksik doğmuştu, yaşayamazdı. Antonin Artaud, bir zamanlar tıkıldığı tımarhaneden şöyle sesleniyordu: "Onun kendi yolunu kazması ve bulması için gerekli ışığın, içinden sonsuza dek çekilip alınmış olduğu acı izlenimi, beni hiç bırakmadı."

Işık yoktu. Sanatçının yüreğinden çekilip alınmıştı. Sanatçının, içindeki bu onulmaz aşınmışlıkla yaşayabilmesi için, onu estetize edip yüceltmekten başka bir çaresi de yoktu. Ya da tabii, yaşamaktan vazgeçecekti.

Batı''da ve özellikle ABD''de sanatçıların intiharı öteden beri, neredeyse bir yaşam biçimi haline getirmeleri anlamlıdır.

"Hızlı yaşa, genç öl" ve "Kahramanlar asla yaşlanmaz" klişelerini sinema tarihine hediye eden kahramanlar, öle öle gençliğin bilinçaltındaki intiharı kültleştirdiler. Derinin altında sürüp giden yaşam, eksikliğini, onulmaz doymamışlığını çığırarak göstermek için derinin üstüne sızıverdi ve James Dean Öldü, Neal Cassady öldü, Jimy Morrison öldü...vs.

İki yıldır Jeff Buckley''in ölümü üzerine yazılıp çizilenleri izlemeye çalışıyorum. Jeff 29 yaşında, kendi isteğiyle Mississippi''nin dalgaları arasına karışıp gitmiş Amerikalı bir rock şarkıcısıydı. Müzik adına pek öyle görkemli şeyler yapmamıştı henüz. Yalnız bir plağı vardı ve ünlü Müslüman müzisyen Nusret Fatih Han için şiir-söz yazarlığı yapıyordu, o kadar.

Peki onu bu denli ünlü yapan neydi? Ölüm yıldönümünde sanatçıları ve yazarları harekete geçiren, resimlerini sanat sayfalarının manşetlerine çıkaran, adına onlarca internet sayfası açtıran asıl sebep neydi? Galiba sebep, onun ölümünü sıradan bir ölüm olmaktan çıkaran şeydi, yani ölümü istemişliğiydi.

"Hayatım sona erdiğinde, beni sevenlere hiçbir şüphe bırakmayacağım/Bu dünyadan rahat ayrılacağım" diyordu bir yazısında Jeff Buckley ve kimbilir kime, trajik bir davette bulunuyordu: "Benimle dalgaların altında kal!.."

Onun için, intihar eder etmez "alternatif müziğin son idolü" diyenler, müziğinin niteliğinden kalkarak konuşmuyorlardı elbette; idolün kişisel tarihini, intiharından geriye doğru çizerek varıyorlardı bu sonuca. Çünkü sıradan bir idol, genellikle ölerek var olur ve yaşar...


24 yıl önce
"Benimle dalgaların altında kal"
Sol yanağını mı çevireceksin?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…