|
Geride kalanlar için şarkı

Kahkahayı ve gözyaşını, kuru soğanı ve jakuziyi, aile trajedileriyle “aile imparatorluklarını”, yani çaresizlikle imkânı bu kadar büyük bir alçak gönüllülükle bir arada tutabilecek güçteki memleketimiz, ekonomik çelişkileri, gelir dağılımındaki korkunç farkları elbette en ağır başlı, en zarif biçimde giderecek güce de sahip bulunmaktadır.

Peki, bu sadece dizi filmlerin narkozuyla ve birer saatlik seanslarla mı gerçekleştirilebilecektir ancak?

Soruyu derinleştirmek zorundayız: Kahkahanın altında bu denli üzgün ve asık duran bu yüzün asıl trajedisi nerede yatmaktadır?

Bize kalırsa Hayat ve Güzellik, kökleri yerin altında toprağı kucaklamış bir hafızanın canlılığıyla ve soylu gücüyle kaimdir. Güzellik bu gün pasif ve statik bir kavram değildir.

Yeryüzünün ekonomik güç odakları, güzellik ve cazibe üzerinde yeni biyolojik silahlar denemekte ve bu aşağılık silahların arkasındaki kendi değer yargılarını bütün dünyaya dayatmaktadırlar.

Bir takım merkezlerde pişirilip dünyaya sunulan “yeni” değer yargılarını, daha dumanı üzerindeyken kucaklayacak bir açlığımız bulunmamaktadır, bulunmamalıdır.

Köksüz bir toprağın insanları değiliz. Şunu artık biliyoruz ki; hafızasız bir soyluluk, geleneksiz bir güzellik, tarihsiz bir toprak, iddiasız bir kan, zamanımızın bize dayattığı belli başlı dünya görüşüdür. Bizim ise, dünyaya Medeniyet teklif etmiş bir milletin çocukları olarak, zamanımıza taviz vermek gibi bir zayıflığımız olamaz, olmamalıdır.

Bütün bunlardan, kafamızda her yeni ve “farklı” şey için bir miğfer taşıdığımız anlaşılmasın.

Biz dünyanın neresinde olursa olsun, insanla ilgili ve insanî olan her şeyin bize akraba olduğunu düşünüyoruz. Ancak mesele şu; günümüz dünyasının hemen her yerinde geçerli olan fikir ve sanat, insani olanla akrabalığını çoktan kesmiş, bizim kutsalımızdan uzak olduğu gibi öteki kutsallıklardan da uzak, insana yabancı ve onun KARŞISINDA duran bir tabiata bürünmüştür.

Bu gün bizim ülkemizde de büyük oranda yürürlükte olduğu haliyle, serum damarlarıyla yoksulların cüzdanlarına bağlanmış bir sinemaya şahit olmaktayız.

Şimdi biz, yaşadığımız şeyin bu denli kurumsallaştırılmasına, tek-tipleştirilmesine ve konserveleştirilmesine karşı durmak ihtiyacındayız. Hayatın canlı-kanlı durmasının, onun güzelliği ve zerafeti için kaçınılmaz olduğuna sanıyoruz.

Biliyoruz, havadaki elektrik, günlük sığ politikayla, nevri dönmüş ekonomiyle ve kas gücüyle geçinenlerin sıkıntılarıyla fazlaca yüklü durumda. Ancak, size bir sır vereyim; Ben her şeye rağmen havadan güzel bir elektrik de alıyorum.

Gözlerimizi bu elektrik kokusundan yana çevirdiğimizde göreceğiz ki bir grup güzel vahşi kısrak, bir rahmet fırtınası gibi bize doğru yaklaşmakta, fikrimizin sürgün vermiş uçları yerin altında toprakla çarpışmakta, yapraklarımız suyu doğurup hafifledikten sonra çiçeğe durmakta, hantal bir blöften başka bir şey olmayan bu dünyevi çetin gerçekler, damarlarımızdaki bu gizli ve yüksek zehirlenmenin dehşetiyle kenara çekilmektedir.

Biz böylece inanmaktayız ki ülkemizin çelik mavisi göklerinin altında Umut asla tükenmeyecek; hayat daima güzel kalacak, Sanat gerçekten bir gün mümkün olacaktır.



18 yıl önce
Geride kalanlar için şarkı
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak