|
Mahsun Kırmızıgül kimdir?

Taşralı birisiyim ben" diyor Mahsun Kırmızıgül, bir şarkısında. Şüphesiz! Ama kastettiği anlamda değil... Hangi anlamda olduğunu, yazı bittiğinde sanırım bir parça söylemiş olacağım.

Mahsun Kırmızıgül, yani DJ ve VJ''lerin söyleyişiyle "Fantezi müziğinin kralı" yüzbinlerce kasetten ve binlerce televizyon hoparlöründen, o bademcikli-kısılmış sesiyle haykırıyor ve; "Yıkılmadım, ayaktayım!.." diyordu. Arabalar, boğuk boğuk, ama patlamaya hazır bir şiddeti dışa vurur biçimde acı frenlerle, "zengin kalkışlarıyla" ve lastik çığırtılarıyla büyükşehirlerin arka sokaklarında cirit atıyor ve geçtikleri yerlere işitsel birer afiş olarak serpiştiriyorlardı: "Yıkılmadıııı - mayaktayıımm!.."

Patronunun kararlı ve doğal üstünlüğüyle başı dertte olan duyarlı çıraklar, şehire şurasından burasından sokulmaya çalışan tedirgin öğrenciler, kaygılı, basık ve yassı odalardan İstiklâl Caddesi''ne çıkan mahrum ve mahzun delikanlılar, onura ve paraya her zaman, acilen ihtiyacı olmuş gençler... Hepsi bu seste bir "sağılma" rahatlığı, bir tükürme, bir ter atma sarhoşluğu, bir karşı çıkma ve "Buradayım!" deme cesareti buluyorlardı. Hepsi de Mahsun Kırmızıgül''ün sesine, tabii afet bölgesine helikopterden sarkıtılan ipe sarılır gibi sarılıyorlardı. Çünkü onlar için yaşam, gerçekten ve tam anlamıyla bir tabii afetti. Mahsun onların içindeydi, onlara benziyor ve şu anda çok yüksek bir yerde oturuyordu...

Sosyal bilimciler, kahramanların (idollerin) halkın gözünde "değerli" olmasını, onların, üç önemli özelliği üzerlerinde taşımalarına bağlıyorlar. James Dean''den Eva Peron''a, Nelson Mandela''dan Pele''ye kadar bütün kahramanlar, hayranlarına; "Biz de sizin aranızdaydık, ama şimdi buradayız. Sizin durumunuzda olmak aslında o kadarda aşağılayıcı değil; görüyorsunuz ya kapıyı benim gibi açıp yukarıya çıkmak mümkün..." mesajı verirler. Bu mesaj, ille de sözlü bir mesaj değildir. Bir jest, bir mimik, şarkının satır aralarına yazılmış özel vurgular, bunun için yeterlidir... Mahsun Kırmızıgül, Kültür Bakanlığı''ndan bilmem kaç milyon dolar teşvik alıp İstanbul''da büyük bir stüdyo kurmayı planladığı günlerde, kendisine "Yıkılmadım" albümüyle ilgili soru soran bir TV muhabirine -gözlerini iyice kısıp yarı melankolik bir edayla uzaklara bakarak- "Siz biliyor musunuz Çukurova''da pamuk tarlalarında günde ... liraya akşama kadar şöyle şöyle şartlar altında çalışanları?.." diyordu, "Siz biliyor musunuz şöyle şöyle ezilenleri?.." Ötesine geçemiyordu ama! TV muhabiri "Hayır, bilmiyorum. Sizin onlarla ne ilginiz var?" diye sorsaydı ne diyecekti acaba? Şunu diyecekti zahir: "Ben onların sesiyim. Onların duygularını anlatıyorum..." Ne demezsin? Şimdilerde ise "yıkılmayan" Mahsun, kendisini "ayakta tutan" imparatorluğu Prestij''le "Kardeşlik Türküsü" ihalesine girdi ve manyak kazandı! Artık Mahsun, "Sanatçının genç bir tüccar olarak portresidir." Mahsun "işini" yapıyor. Ona söyleyecek birşeyimiz yok. O, cin ifrit zekâsı(!) "taşralı" kurnazlığıyla yaptığı "yatırımların" semeresini alıyor. İktisadî bir akılla yürütüyor işini. Sesinin ekonomisine hakim. İşletme uzmanlarının "pazar çeşitlendirmesi" dedikleri şeyi bile kapmış: Ezilmişlerden, Devletin adaletsiz barışa verdiği yalınkat yüzeysel -ama güçlü - destekten ve ülkemizin genel "yıkılmışlığından" rahatça beslenebilecek bir proje şu "Kardeşlik Türküsü."

Şimdi yeniden soralım soruyu: Kimdir Mahsun Kırmızıgül gerçekten? Neyin "kralıdır", fantezi müziğinin mi?


24 yıl önce
Mahsun Kırmızıgül kimdir?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Üç şehir, üç plan, belki de son üç gün
SGK’nın faaliyet raporu acı gerçekleri ortaya çıkardı
Demokrasi, darbeler ve seçimlere dair gerekli hatırlatmalar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…