Oturdum, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı''nı baştan sona okudum. Bu, üniversiteyi bitirdiğim 1997 yılından beri, ayağı yere basan ilk metindi, okuduğum. Bakalım, dedim, nasıl bir ülkede yaşıyormuşuz. Ekonomi mühendislerinin gözünden bu ülkenin fotoğrafı nasıl gözüküyor...

Metin sayfaları arasında ilerledikçe, Türkiye fotoğrafının derin, dramatik çelişkileri de yavaş yavaş belirginleşmeye başladı. Bir süre sonra fotoğraf, artık rötuş filan kaldıramayacak hale gelmişti. Aklıma, fotoğrafçılıktaki "montaj" ve "bindirme" teknikleri geldi. Hani şu Mona Lisa''nın yüzünün yarısını Yasemin Yalçın''ın yüzü yapan, ya da Tayyip Erdoğan''ın başının altına Maradona''nın vücudunu koyan teknikler var ya..

Arkadaşlar! Birkaç gün önce kabul edilip yürürlüğe konan Plan''ın geçmişe yönelik tespitleri aynen şöyle: Halkımızın en fakir % 20''lik kesiminin ekonomiden aldığı pay, 1987''den 1994''e kadar % 5.4''ten % 4.86''ya düşmüş. Buna karşılık; en zengin % 20''lik kesimin payı, aynı süre içinde % 49''dan % 54.9''a çıkmış. Geriye kalan 4 tane % 20''lik kesimin payı da, en zengin birinci dilim % 20''lik kesim lehine azalmış. Yani, ekonominin yarıdan fazlasının sahibi olan % 20''lik azınlık geçen süre içinde % 80''lik kesimin aleyhine sürekli büyümüş!..

Metinde dikkatimi çeken en önemli rakam ise, Türkiye''de mutlak yoksulluk sınırının altında bulunanların oranı: % 8. (Mutlak yoksul: BM''nin tanımına göre ''biyolojik varlığını sürdürebilmek için gerekli en az besini bulamayan'')

Hükümetin geleceğe ilişkin projeksiyonları arasında bu çıplak adaletsizliğin, bu köle düzeninin tasfiyesi de var. Umarız Sayın Ecevit''in -geçmişte başında daha çok gördüğümüz -kasketi, yalnızca bir aksesuardan ibaret değildir. Ve umarız morali bozuk "devlet" adamı da ona yardımcı olur.- Çünkü durum gerçekten çok acil...